Sibel Buğdaycı Yazar, Danışman, Kişisel Gelişim Eğitmeni, Mentör… Benim gazetecilik yıllarımdan çok eski arkadaşım. Gazetecilik yaparken ani bir kararla istifa edip, gezgin ruhunun çağrısına uyarak yollara düştü. Ekvator, Peru, Bolivya, Mısır derken kitapları geldi. Orada şamanlarla karşılaşmaların ardından; yirmi yıllık bir araştırma, inceleme, okuma, yazma, deneyimleme ve iyileşme halleri bugünlere uzandı. Sıfırlanmak adını verdiği çalışmasını deneyimleyen biri olarak benim hissettiğim ise öncelikle “Derin Bir Rahatlama” oldu. Çok basit gibi görünen insanın var oluşsal süreçlerindeki cesaret, kendine değer vermek, toplumla uyum içinde olmak, arınmak, yenilenmek, yeniden doğmak, hayat amacını bulmak konularında çalışmalar yapan Sibel Buğdaycı ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportaj/Aylin Saraçoğlu
Gazetecilikten kişisel gelişim eğitmenliğine ve danışmanlığa, mentörlüğe uzanan yolculuğun nasıl ilerledi?
Meslek hayatıma gazetecilikle başladım. Sonra radikal bir karar alarak istifa ettim; hayallerini kurduğum Latin Amerika’ya giderek, orada bir yıl geçirdim. Bu bilinçli bir seyahatti; o zamanlar dünyanın en sakin ve orijinal kalmış ülkelerinden Ekvator, Peru ve Bolivya’yı seçmiştim. Milenyuma denk gelen otuzuncu yaş günüme, bu ülkelerde girme kararını almıştım. Böylece topuklu ayakkabılarımı ve şık kıyafetlerimi bir dolaba kaldırdım. Minimum bir kıyafet seçimi yaptım. Öyle ki, kalemimden iç çamaşırlarıma kadar her şey sayılıydı. Morlu kırmızılı, küçük bir sırt çantasıyla yollara düştüm.
Yolculuğumun çıkış noktası, içimdeki yaratıcılığı aktif etmek ve ilk kitabımı yazmaktı. Bir yandan farklı bir kültür ve coğrafyada gezerken; bir yandan da kendime doğru bir keşif, içsel bir yolculuk yapmaya başladım.
İşte beni kişisel gelişim eğitmenliği ve mentörlüğe getiren; yani bugüne bağlayan süreç böyle başlamış oldu. Orada şamanlarla karşılaşmaların ardından; yirmi yıllık bir araştırma, inceleme, okuma, yazma, deneyimleme ve iyileşme hallerim bugüne kadar devam etti.
Bugün manevi yolda edindiğim bilgi ve deneyimlerimi aktarmakta; en başta kendime uyguladığım düşüncelerle iyileşme yöntemlerini kullanmaktayım. Geldiğim noktada yolun bitmediğine tanık oluyor; büyümeyi güzelliği, hep beraber yaşayabildiğimiz için şükürler olsun diyorum her zaman.
Hayat bir yolculuk
Hayatın bir yolculuk olduğunu ve varılacak bir nokta değil de; cesaret etmek, yapmak, kendine değer vermek, kendini keşfetmek, özle bağlantı kurmak yani yeni bir ben oluşturmak olduğunu görüyorum. Günümüzde popüler ama bir o kadar da zaruri olan, hayata pozitif bakmayı öğrenmenin, hepimiz için ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Bence Covid19 dönemiyle birlikte, bunu hep beraber çok daha iyi anlamaya başladık.
Açıkçası, şimdi yolculuklarımın şekli değişti diyebilirim. Bence iç ve dış yolculuk içiçe olduğu zaman; ilerlemek ve hayatı yenilemek mümkün olabiliyor.
Bir sanatçı ve kişisel gelişim eğitmeni birlikteliği
Kendini ne olarak tanımlıyorsun? Neden?
Ben yıllarca kendimi bir tanımlama içerisine alamadım. Çok yönlü biri olmam dolayısıyla, şuyum ya da buyum diyemedim. Bir dönem hem yazar kişiliğim, hem de kişisel gelişim alanında eğitimci olmam, beni zorladı. Toplumdaki tek tipliliğin içerisinde olmaya, kendimi zorladığım anları yakaladım zaman zaman. Oysa kadim kültürlere baktığımızda; işini iyi bilen bir kişinin, diğer konularda da yetkin olabildiğini görebiliriz. Çünkü her şey iç içe ve birliktedir aynı zamanda.
Bu yüzden kendimi, bir sanatçı ve kişisel gelişim eğitmeni birlikteliğinde tanımlayabilirim. Çünkü üniversiteden mezun olduğum yıllardan bu yana fotoğraf, performans sanatı, şiir, sinema ile hep içi çe oldum ve bu konulara eğildim. Ancak yazı sanatı diğerlerinin önüne geçti. Yaratıcılığımı yazı alanında kullanırken, diğer sanatlardan da beslendim.
Gazetecilik, ardından yolculuklarım ve onları yazma dönemlerimi yaşarken; esas hedefim kendimi keşfetmekti. Yazmaya cesaret ederek, sanat alanına adım atmamla birlikte; şu an gerçekleştirdiğim çalışmalarımın sağlam zemininin oluşmaya başladığını kolaylıkla söyleyebilirim. Çünkü temel araştırmam hep kendimi keşfetmek ve onunla el ele giden ifade etme sanatı oldu.
Şu an gerçekleştirdiğim çalışmalarıma bir kavram olarak, Sıfırlanmak adını vermekteyim. Çünkü kendi hayatımın dönüşümüne tanık oldum diyebilirim. Çok basit gibi görünen insanın var oluşsal süreçlerindeki cesaret, kendine değer vermek, toplumla uyum içinde olmak, arınmak, yenilenmek, yeniden doğmak, hayat amacını bulmak konularında çalışmalar yapmaktayım.
Bunları bütünsel dediğimiz bir yaklaşımla ele alıyorum. Basitçe şöyle söyleyebilirim; içsel yolculuğa başlayıp da kendinizi tanımaya başladığınızda; her şeyin birbirine bağlı olduğunu görebiliyorsunuz.
Yazar, Danışman, Kişisel Gelişim Eğitmeni, Mentör… 10 parmağında 10 marifet var. Tüm bunların sana kattıkları ve bugünlere getirip, danışanlarına aktarma sürecine yansıyan yanları nelerdir?
Teşekkür ederim. Bunun hayatın olağan akışının, beni buraya getirmesi ve çeşitliliğimi geliştirmemle ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Az önce bahsettiğim gibi, bir kez her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark ettiğinizde, bir çok şeyle birden ilgilenerek beslenmeye başlıyorsunuz.
Bunda mesleğimin gazetecilik olmasının da büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Elbette bir konuya odaklanmak çok iyi ve olması gereken bir durum. Ancak bir gazeteci olarak, aynı zamanda bir çok şeyle de ilgilenilebileceğini, hayatın bir çok renkten oluştuğunu biliyoruz.
Eski kültürlerdeki bilgelere, devlet adamlarına, seyyahlara, sanatçılara baktığımızda; görünürdeki işlerinin ardında birçok konuda, neredeyse uzmanlıkları oranında bilgi sahibi olduklarını görürüz. Kendi deneyimlerimden, birçok alanın birbirini desteklediğini ve asıl yaptığınız işi iyi bir noktaya getirdiğine tanık oluyorum.
Belki de bu yüzden bütünsel bir yaklaşımla, bilgi ve deneyimlerin biriktiği bir havuzdan hareket edebiliyorum. Kişisel gelişim alanında çalıştığımız temel konu kişilerin farkındalığa sahip olması ve bunun yükselmesi. Kişilerin kalpleriyle temasa geçebilmelerine, kendi öz güzelliklerini hatırlamalarına ve iç özgürlüklerine ulaşmaları için adımlar atmalarına elimden geldiğince yardımcı oluyorum.
Seyahatlerin kattıkları
Seyahatler sana neler kattı? Oralarda yaşadığın anılar, seni çok etkileyen anekdotları paylaşabilir misin?
Yirmili yaşlarımda interrail ile bir aylık Avrupa seyahatim, daha sonra gerçekleştirdiğim minik ölçekli bir kaç seyahatim bulunmakta. Gezdiğim yerleri fotoğraflayarak, dergilere yazmaya başlamıştım. O sıralarda yani 1999 yılının son ayında Ekvator Peru ve Bolivya’ya gittim ve Latin Amerika’da bir yıl boyunca seyahat ettim. Bir de Atlas dergisi için, Mısır ‘da gerçekleştirdiğim bisiklet yolculuğum var. Bu bir iş gezisiydi; bir makale yazmak için iki kişi gittiğim bir bisikletle keşif gezisiydi. Ancak sonrasında üzerinde uzun bir süre çalıştım ve “Kahire Kızıldeniz Bir Bisiklet Yolculuğu” adlı kitabımı yazdım.
Aslında kendimi çok gezmiş biri olarak saymam. Çünkü benden çok daha fazla ülke gezmiş kişiler var. Belki benimkileri derin ve farklı seyahatler olarak tanımlayabilirim. Seyahatlerimde bir yere odaklanmam, bir turist olarak değil de, gittiğim yere, kültürüne zaman ayırmam seyahatlerimi farklı kılmıştır diyebilirim.
“Sakin Ol Her Şey Mümkün”
Anektod;
Ekvator’a gittiğim ilk ay içerisinde bir halk ayaklanmasına tanık olmuştum. Gözlemlemek istemiştim ve bir anda onların arasında yürürken bulmuştum kendimi. Kalabalığın çoğunluğu Kızılderililerden oluşuyordu. Rengârenk balon etekleri ve sırtlarında çocuklarıyla Kızılderili köylü kadınlar da vardı.
Yaklaşık yarım saat bir sokakta sürüklendik. Hepimiz parlamento binasına doğru ilerlerken gençler taşkınlık yapmaya çalışıyordu. Yaşlılarsa onları, “Tranquilo… Sakin olun” diyerek uyarıyorlardı.
En sonunda Parlemento binasına vardık ve orada devlet başkanıyla Kızılderili şefinin barışına tanıklık ettik. Kalabalığın içerisinde uzun zaman kalmış olmak beni bunaltmıştı. Yanımdaki arkadaşıma,
Hadi çıkalım diye seslendim. Ancak buradan çıkmam pek mümkün görünmüyordu. Umutsuz bir yüz ifadesiyle arkadaşıma, “buradan çıkmak imkânsız” diye seslendim.
O sırada yaşlı, uzun örgülü saçlı bir Kızılderili bana dönerek
“Hayatta her şey mümkün” dedi. Demesiyle de
Eliyle, beni hızlı bir şekilde kalabalığın dışına doğru itti.
Onun sayesinde bir metre dışarıdaki boşluğa adım attım ve nefes alabildim yeniden. İşte ilk kitabım “Sakin Ol Her Şey Mümkün ”ün ismi buradan gelir.
Sibel Buğdaycı’dan yeni kitap geliyor
Sakin ol, her şey mümkün!
Yazar, Danışman, Kişisel Gelişim Eğitmeni, Mentör Sibel Buğdaycı ile röportajımızın bu ikinci bölümünde onun yazarlık tarafına ve iyi gelen dokunuşlarına değindik. Buğdaycı, Sakin Ol Her Şey Mümkün ve Kahire Kızıldeniz bir Bisiklet Yolculuğu kitaplarını daha önce okuyucuyla buluşturmuştu. Şimdilerde ise yeni kitabını çıkartacak olmanın tatlı heyecanı içinde.
Kitaplarından ve üzerinde son hazırlıkları yaptığın yeni kitabından bahsedebilir misin?
Biraz evvel bahsettiğim iki kitabım da
Sakin Ol Her Şey Mümkün ve Kahire Kızıldeniz bir Bisiklet Yolculuğunun baskıları şu anda piyasada yok.
Bunun birçok sebebi var elbette. Ama asıl sebepler benim bu kitapların çıkışlarının ardından, özel hayatımda yaşadığım karmaşaları ve yaşadıklarımı dönüştürme deneyimlerim oldu. Bir dönem yazamadığım, yazı anlamında yaratıcılığımın bittiğini sandığım dönemlerim oldu.
Sonra kendimi kabullenmeler, kendimi yeniden ele almalar, affetmeler başladı. Bir dönem sonra, aslında tüm olan bitenin, tasavvuf öğretisinde yer aldığı gibi, öğrenmemiz gereken dersler olduğunun ayırdına varınca, hayata yeniden merhaba dediğim dönemler yaşadım. Buradan da dönüşebildiğimiz, öğrenebildiğimiz sürece Var’ız diyebilirim.
Geçtiğimiz sene, kitaplarıma yeni düzenlemeler yaptım ve onlar da zamanlarını bekliyorlar.
Yeni kitap çok yakında
Şu anda üzerinde çalışmakta olduğum yeni bir kitabım var. Uzun dönemler yazamamanın sonucunda gelen deneyimlerimle, farkındalık eğitimlerine geçişimi kabullendim ve bunun muhteşemliğini yaşamaya başladım.
Bir gün, editor bir arkadaşımla konuşurken bana tatlı sert şöyle bir çıkıştı; kitaplarımı okumuştu ve çok beğenmişti. Yeniden yazmam gerektiğini, ortaya çıkmam gerektiğini söyledi ve beni yeniden yazmaya ikna etti.
Kısa bir süre içerisinde, kendi yaşamımdaki hikâyeleri; farklı bir perspektiften anlattığım yeni kitabımı yazmaya başladım. 2019’dan bu yana üzerinde çalışıyorum. Ancak bitirmeye çok az kaldığının müjdesini verebilirim.
Kendi hayat hikâyemden aktardığım, bazen günlük bazen geçmişteki yaşanmış olayları anlattığım bu yeni kitabımda, hayatın dönüştürülebileceğine, sevgi dolu, ışık dolu olduğuna, her günün kıymetinin bilinmesine dair öyküler var. Hayata pozitif yaşam çerçevesinden bakmak üzerine denemelerden oluşuyor kitabım. Günümüzün pandemi dünyasında; en çok ihtiyaç duyduğumuz günlere gelmesinin de bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. Ve şu anda yayın eviyle buluşmayı bekliyor.
İyi hissetme hali
Seninle yaptığımız çalışmadan sonra hissettiğim “Derin Bir Rahatlama” hissini ve “İyi Hissetme Halini” nasıl aktarıyorsun? Nasıl bir yol ve süreç izliyorsun?
Temelde negatif düşünce bloklarını yıkarak, kendimize pozitif alanlar yaratmak üzerine çalışıyorum. Bunu konuşarak gerçekleştiriyoruz. Bu konuşma esnasında, senin de deneyimlediğin gibi; kişinin kendiyle yüzleşmesi gerçekleşiyor. Affetme ve geçmişi bırakma, geleceğe yönelik kaygılar ya da korkular, yas süreciyle baş edememek, vesvese vb. konular ile ilgili çalışıyoruz. Günümüzde bir çok hastalığın, olumsuz dediğimiz düşüncelerden kaynaklandığı artık kabul ediliyor.
Birlikte yaptığımız çalışmada seni rahatlatan şey; kendinle, kalbinle şefkat alanından kurduğun gerçek bir temas diyebilirim. Çünkü bu türden derin bir temas günlük hayatta yaklaşamadığımız, ya da çoğunlukla hatırlamadığımız bir duygu. Hassas bir noktadan, kendimize karşı sevgi kodları üzerinden hareket etmemiz; hayatımızda olumlu anlamda birçok dönüşüme sebep oluyor. Bu derin rahatlama duygusu, kişinin eski Ben’ini bırakarak yeniye adım atabilmesinin işareti. Kişi yüklerini bırakabildiği ölçüde, bir özgürlük alanına geçebiliyor ve bu da bir rahatlama ve ferahlık alanı sunuyor.
Elbette kişinin, geçmişinde affedemedikleri varsa, onları bırakması adına olumlamalarla çalışıyoruz. Bunlar kişiyi özgürleştiriyor. Aynı zamanda bir iletişimci olarak, kişinin temelde kendisi ve çevresiyle kalp yoluyla iletişimi diyebileceğim bir çalışma bu.
Batıda kuantum alanına geçmek olarak adlandırılan bu tür çalışmalarda; kişinin kendi özünü insan olmanın güzelliğini, o ilahi saf enerjisini hatırlaması anlamlarına geliyor. Doğuda ve bizim kadim geleneklerimizde de Mevlana, Yunus Emre gibi hazineler var. Ve burada da kişinin özde iyi bir insan olması ve Sevgi’nin dönüştürücü gücü tasavvuf öğretisiyle anlatılır.
Ben onlarca teknik öğrenip kendimde uyguladığım yıllardan sonra, aslında en derinde iyileşme getiren şeyin düşünceleri temizlemek olduğunu anladım. Tasavvufun yoğun olarak hayatıma girmesiyle de dua etmenin gücünü hissettim, yaşadım.
Şunu söyleyebilirim ki, kendimize dair farkındalığa sahip olmak niyetiyle başladığımızda, hayatımızdaki birçok şeyi düzeltebiliyoruz. Uyguladığım çalışmamıza, “Anda Dönüşüm” de diyebilirim. Bir an içerisinde kişi kendini görerek, aslında ne yapması gerektiğini bulabiliyor. Ben bir şey yapmıyorum, kişi farkındalığı ile yapması gerekeni buluyor. Elbette farkındalıkla ilerlerken, inançlı olarak dua etmenin, muazzam bir şey olduğunu söyleyebilirim.
Enerji Yenileme ve İç Bakım Kampların hakkında bilgi verebilir misin?
Sıfırlanmak adı altında topladığım çalışmalarımda, enerjinin yenilenebilir olması üzerinde çalışıyorum. İş yaşamından, eğitim hayatınızdan, ilişkilerinizden yorgunluk ya da bıkkınlık yaşıyorsanız, hayatınızda tekrarlar yaşıyorsanız, mutsuzsanız bu çalışmalara katılabilirsiniz.
Sıfırlanma çalışmalarıma, iç bakım diyorum; çünkü her şeyin bir bakıma ihtiyacı vardır. Ve beden zihin ruhun da bakıma ihtiyacı vardır. Derin nefesler alarak hayata yeniden bağlandığımız bu kamplarda, gerçek dinlenmeyi, kendimizi yenilemeyi öğreniyoruz. Dolayısıyla iç bakım yani ruhsal anlamda yenilenerek, görünüşümüzde de güzellik, canlılık ve yenilenme etkilerini görüyoruz. Geçmiş koşullanmaların dışında, bizi engelleyen düşüncelerimizin dışında yepyeni bir kendimizle buluşuyoruz. Tamamen bir yeniden doğum diyebiliriz buna.
Pandemi sebebiyle, kamplarımıza ara vermiş durumdayız. Dört günlük yenilenme iç bakım kampımızı, 2022 yılında gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Tarihlerini daha sonra sitemizden açıklayacağız.
Pandeminin getirdiği yeni yaşam
Pandemi sürecinin getirdiği olumsuz ruh halini nasıl değiştirebilir ve dönüştürebiliriz?
Covid 19 ve pandemi bizlere yeni bir yaşam getirdi. Tüm dünya olarak yeni normal dediğimiz bir yaşama başladık. Hepimiz bunu günlük yaşamımızda net olarak görüyoruz.
Ve elbette ruhsal anlamda sıkışmalar, kendini kötü hissetmeler arttı. Ben bir psikolog ya da doktor değilim, ya da bir guru değilim, bunu da söylüyorum zaten. Pozitif düşünceyi öğrenmek isteyen, hayata bardağın dolu tarafından bakmak isteyen insanlarla çalışıyorum.
Kişilerin yaşamlarında olumsuzluklar yaşadıklarında, temelde kendilerine bakmalarını; kimseyi suçlamadan sorumluluğu üzerimize alarak, ilerlemeyi öğretiyorum.
Böylece sevginin, umudun, inancın olduğu bir noktadan, hayata yeniden bağlanıyoruz. Elbette bu da birçok hastalığın kökeninde iyileşmesine yol açıyor.
Üniversitede iletişim okuduğum için aslında, kendimizle ve çevremizle, hayatla yeni iletişim yöntemleri buluyoruz bir anlamda diyorum ben buna. Farklı bir iletişim danışmanlığı da diyebiliriz yaptığım işe.
Kısacası geçen yıl gerçekleştirdiğim canlı yayınlar ile halen sürdürdüğüm Sıfırlanmak adı altındaki, Canlı Workshop’larımızda, her şeye rağmen pozitifte kalabilmenin yollarını, tekniklerini paylaşıyorum. Pandemi sürecinde yaşadığımız olumsuz ruh halini dönüştürebilmek için belirli yöntemler öneriyorum.
Örneğin öncelikle
– Çözüme odaklanmak gerekiyor. Bunun detaylarını ve belli tekniklerin gösteriyorum.
– Eğer öfkeliysek, hayattan şikâyet ettiğimiz ve mutsuz bir yerdeysek, bunların, sebeplerine eğiliyoruz. Ama her şeyin olumsuz gibi göründüğü böyle bir dönemde bile, hayatta kalmanın kıymetli olduğunu deneyimliyoruz.
– Yaşamımızı mutlu kılacak insanların bizler olduğunu idrak etmeye çalışıyoruz.
Ben herkese eğer şikâyet ettikleri noktalar varsa, bunları bırakmalarını ve pozitife odaklanmayı tavsiye ediyorum. Nefes almak, şükretmek, inancı korumak, en dipte olduğumuz anda bile aydınlığa geçisin mümkün olduğunu bilmek bizlerin ruh hallerini değiştirmek için anahtar kelimeler.
Motivasyonu korumak ve yükseltmek için önerilerin nelerdir? Ruhsal ve bedensel şifa için neler yapmalı, nelere önem vermeliyiz?
Bu yaşadığımız pandemi döneminde sağlıklı kalabilmek için; elimizden gelenin çok daha fazlasını yapmayı hedeflememiz gerektiğini düşünüyorum. Beden ver ruh sağlığımızı koruyabilmek için şunları önerebilirim.
Pandemi döneminde Genel olarak morali yüksek tutmak önemli.
- Kısıtlama günlerinde, ihmal ettiğimiz işlere odaklanabiliriz. Ya da izlemek istediğimiz bir film, bir kitap varsa bunu okumak iyi gelecektir.
– Günlük yürüyüşlerimizi yaparak, doğayla bağlantımızı mutlaka sürdürmeliyiz. Bunu yapamadığımız kısıtlama günlerinde, evde hareket edebilir, spor yapabiliriz. Dans etmek de harika bir fikir olabilir.
- Ruhsal ve bedensel şifanın yediklerimiz ve içtiklerimizle birebir bağlantısı olduğunun farkına varmak. Dolayısıyla mümkün olduğunca sağlıklı beslenmeye önem vermek. Çünkü ruh sağlığı, sağlıklı bir bedenden ve yediğimiz yiyeceklerden büyük oranda etkileniyor. Bu yüzden, sağlıklı yemek pişirmeyi az bile olsa öğrenmeye başlamak, da önerilerim arasında.
Maneviyat da ruh sağlığını korumak açısından son derece önemlidir.
Negatif enerjileri önlemek mümkün mü? Nasıl?
Dünyada her zaman her türden enerji bulunmakta.
Yaşamda her şeyi kontrol edebilmenin mümkün olmadığını bilmek çok önemli. Covid19 adlı bu küçücük virüsü hiç birimiz istemezdik; ama hayatımıza geldi. Bu aslında hepimiz ve dünya için büyük bir negatif enerji durumu. Ancak bizler belki de sıkıntılarla çalkalanarak, tıpkı bir elek gibi kendimize daha çok bakma, kendimizi yenileme fırsatı bulduk. Elbiselerimiz günlerce dolaplarda kaldı, birbirimizi göremediğimiz günleri halen yaşıyoruz. Dolayısıyla zaruri bir içe bakış, bir tür zorunlu inziva dediğimiz şeyi de yaşıyoruz insanlık olarak. İşte bu gibi negatif durumları bizler önleyemeyiz. Ancak pozitif bakış açılarını öğrenebildiğimizde, negatif dediğimiz durumlarla başa çıkabilme yöntemlerini öğrenebiliriz.
Mesela burada Mevlana’nın nohut hikâyesine bakabiliriz.
Nohut pişiren bir kadın varmış. Ve nohutları tencerede kaynatmaya başlamış. Nohutlar kaynadıkça, yukarıya sıçrayarak dile gelmiş, isyan etmeye başlamışlar; “Niçin beni ateşlere salıyorsun; mademki satın aldın, ne diye beni bu hallere uğratıyor, baş aşağı ediyorsun?” diyorlarmış.
Kadın kepçeyi vurarak, nohutları kazana geri yollamış ve şöyle demiş; “Ateşten sıçrayıp kaçmaya kalkışma; bir güzelce kayna. Seni istemediğimden, sevmediğimden kaynatmıyorum. Bir tat tuz elde edesin de gıda haline gelesin, cana karışasın diye kaynatıyorum”.
İşte bizlerin negatif diye gördüğümüz şeyler bizim biz olmamız için gereken şeyler olabiliyor. Bunları zaman ilerledikçe anlamaya başlıyoruz. Ve idrak edebildiğimizde, ders alabildiğimizde dönüşüm başlıyor diye düşünüyorum.
Paylaştıkça büyüyoruz
Yakın planda gerçekleştireceğin projeler nelerdir? Hedefin nedir?
Ben Şubat ayında başladığımız ve devam ettireceğimiz Sıfırlanmak adlı seminerlerimi vermekteyim. Zoom üzerinden Canlı olarak gerçekleştirdiğimiz bu seminerlerimizde, her Cumartesi farklı bir konuyu ele alıyoruz. Bu seminerli atölye çalışmalarımızın daha çok kişiye ulaşmasını canı gönülden isterim. Çünkü kendi deneyimimden biliyorum ki hayat sadece bize ait değil. Paylaştıkça büyüyoruz.
Çok eski yıllarda kendimi hep kapatırdım, şu anda kitaplarımın baskısının olmamasının bir sebebi de bu. Hayata küstüğüm dönemler oldu ve kitaplarımın da sadece bana ait olduğunu sanıyordum. Bir gün öyle bir an geldi ki, gerçekten paylaşmam gerektiğini idrak ettim diyebilirim.
Hayatın bittiğini sandığınız anda, hayatın yeniden başladığını deneyimlemiş biriyim. Sıfırlanmak benim öylece düşünüp bulduğum bir isim değil. Kendi yaşamımda bunu yaşamış biriyim. Bu yüzden bu bilgilerin bir çok insana ulaşması için her gün çalışıyorum.
Son olarak Güncel Kadın okuyucularına mesajın nedir?
Kadın olmak günümüzde hiç de kolay bir iş değil. O yüzden kendimize güvenimizi tam olarak ele alıp, değerimizi bilmenin ve topluma nasıl faydalı olabilirim diye düşünmenin zamanı. Kadınlara hayat amaçlarını bulabilmeleri ve gönüllerinden gelen konuya eğilmelerini tavsiye ederim. Ben de bu konularda eğitimler veriyorum.
Hayat sadece gezmek ve bir eğlenceden ibaret değil. Ben bunu kendi hayatımda deneyimledim. Geldiğim noktada, herkesin çok değerli olduğunu hatırlatmak çin burada olduğumu düşünüyorum. Sevgiyi paylaşarak, dünyayı daha yaşanabilir kılmaya çalışıyorum. Teşekkürlerimle…