Hepimiz hayatımızın bir noktasında kronik hastalık veya engellilik riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Kimi zaman yaşlılık nedeniyle, kimi zamansa beklenmedik bir hastalık ya da kaza sonucu, gündelik yaşamda yardıma ihtiyaç duyar hâle gelebiliriz. Çok çeşitli nedenlerle özellikle ileri yaşlarda, kronik rahatsızlıklarda ya da engellik halinde sağlık ve bakım hizmetlerine zamanında, yerinde ve kesintisiz ulaşmak zor olabilmekte, aileler uzun süreli bir psikolojik ve ekonomik yüke maruz kalabilmektedirler.
Devlet, toplum, aileler ve bireyler hazırlıksız
Türkiye çok hızlı yaşlanıyor. 65+ nüfus oranımız 2024 itibariyle %10.8 e çıktı. Çeşitli nedenlerle evde bakım görmesi gereken hasta sayısı artıyor ve sağlık giderlerini devlet karşılasa da bakım giderleri büyük yük teşkil edebiliyor. Maalesef bu yeni duruma devlet, toplum, aileler ve bireyler hazırlıksız. Sorun büyük ve karmaşık, çözümü de kolay değil. Kamu elinden gelenin belki de fazlasını yapmakta ancak bir yere kadar başarılı olabilmektedir. Hal böyleyken, yerel yönetimlerin desteğinin yanı sıra bu alanda geniş birikime sahip özel sektörün gücünden de yararlanmak gerekmektedir. Ayrıca, sağlık profesyonelleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler bu ekosisteme mutlaka dahil edilmeli ve konuyla ilgili tüm sorunlar bütünsel bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
Neden bir araya geldik?
Bizler, bu sorunun çözümüne gönül vermiş insanlar olarak evde sağlık ve bakım hizmetlerinin yaygınlaşması ve kurumsallaşmasının toplum, ekonomi, sağlık ekosistemi açısından büyük kazanımlar sağlayacağına inanarak bir araya geldik. Konuyla ilgili yenilikçi modeller geliştirmek, sektörde işbirliklerinin derinleşmesini sağlamak, insan gücü alanındaki eksikliklere katkıda bulunmak, halen çok yüksek bakım maliyetlerinin düşürülmesini temin etmek, alanda inovatif yaklaşımların önünü açmak gibi amaçlar taşıyoruz. Elbette bu süreçte standartları belirleyip denetimi sağlayan kamu otoritesinin rolü son derece önemli. Ancak, yapılacak yasal düzenlemeler, uzun dönem bakım finansmanına yönelik bakım sigortası gibi modeller ve özel sektöre teşvik sayesinde kalıcı çözümler üretilmesine artık çok daha yakın olabilir, her gelir düzeyinden kişinin hak temelli bir yaklaşımla ödenebilir, ulaşılabilir, sürdürülebilir koşullarda hizmet almasını sağlamak aslında mümkün olabilir.
ÇAĞRIMIZ
İnanıyoruz ki devlet, yerel yönetimler, akademi, ilgili sivil toplum kuruluşları, gönüllülerin birbirleriyle dayanışma ve iş birliği ruhu içinde çalışıp üretebildiği bir evde sağlık ve bakım ekosistemi oluşturabilir. SGK anlaşmalı özel sağlık merkezleri, tamamlayıcı sağlık sigortası, palyatif bakım, diyaliz, rehabilitasyon, özel eğitim vb. hizmetlerinde ve bireysel emeklilik sistemi vb. modellerde olduğu gibi devletin de içinde olduğu evde sağlık ve bakım hizmeti modelleriyle bu hizmetler erişilebilir ve ödenebilir olabilir. Kurumsal bakımın da bir çözüm ortağı olarak, yaklaşımları bakım alan ve veren taraflarının en yüksek yararını sağlayacak hizmet modellerine dönüştürebiliriz. Böylece uluslararası örnekler ışığında, hak temelli bir bakış açısıyla demografik dönüşüm sürecimizin dinamiklerine uygun politikaları hızla uygulamaya geçirebiliriz.
Gelin hep birlikte çözüm üretelim. Ülkemizde evde sağlık ve bakım hizmetlerini insan onuruna yakışır, dayanışmacı, erişilebilir ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürelim.