Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel
Boğaziçi Üniversitesi’nden okuldaşım, Koç Grubu’ndan arkadaşım, arşivin sahibi Oya Banu Yurdabak ile yoğun işlerimiz ve vazifelerimiz arasında fırsat yaratarak kitabımızı Alantar Hoca’nın 22 Ekim’deki doğum günü haftasında, Cumhuriyetimizin 100. yılında, 29 Ekim 2023 tarihinde yayınlayabilmenin sevincini paylaşıyoruz.
194 sayfa olan Ord. Prof. Dr. İhsan Hilmi Alantar kitabımızda; ailesini, okullarını, mesleğini ve bir bütün olarak çağını, çağdaşlarını imkânlarımız elverdiğince aktarmaya çalıştık. Umarım kadirşinas, ulvî duygularımız kıymetli genç meslektaşlarına, değerli okurlara da geçer. Ersin Ural’ın reprodüksiyonunu ve yorumunu yaptığı Alanatar arşivdeki tüm fotoğraf ve belgeler tıp, savaş, üniversite ve fotoğraf tarihi açısından çok kıymetli.
22 Ekim 1888 yılında doğan Ord. Prof. Dr. İhsan Hilmi Alantar’ın 135. doğum yılı. Cumhuriyetimizin 100. yılında kıymetli Alantar Hoca’dan yansıyanları gelecek kuşaklara aktarmaya gayret ettik. İki mutluluğu birden yaşıyoruz.
“Kadri Raşit Paşa Türkiye’de çocuk hastalıklarının müjdecisi, Alantar ise kurucusudur…” diyen Prof. Dr. Cihat Tahsin Gürson Hoca, tam metni ve belgesi kitabımızda olan 1962 yılındaki Cumhuriyet Gazetesi’nde doçent iken hocasından şöyle bahsetmiş:
“Batının yeniliklerini, tıp sahasında, yurdumuza getirmiş ve bu yolda çığır açmış üstatlar grubunun son halkalarından biri de İhsan Hilmi Alantar idi. İhsan Hilmi Alantar, hekim olarak yüksek bir değer, hoca olarak bir şahika ve bütün bu vasıflarının üzerinde, ismini Türk ilim hayatında ebediyete kadar devam ettirecek bir devrimci idi. Yurdumuzda çocuk hekimliği, onun şahsında hüviyet almış ve vücut bulmuştur. 1888’de mütevazı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen İhsan Hilmi, daha mektep hayatında kazandığı başarılarla temayüz etmiş ve 1911’de Tıp Fakültesini birincilikle bitirmişti. O yıl Balkan Harbi çıktı; genç hekim bu savaşa katılan gönüllü Türk doktorları arasındadır. Bu harpten sonra İhsan Hilmi’yi Feyzi Paşa’nın iç hastalıkları kliniğinde kariyer hayatına başlamış görüyoruz.
İnsan hayatında bekanın sembolü olan çocuk nedense yüzyıllar boyunca tıp bakımından ihmal edilmiş ve diğer tıp ihtisas şubeleri arasında “çocuk hastalıkları” ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında bugün andığımız modern mânâsında kurulmaya başlamıştı. Yine o devirde çocuk hekimliğinin en kuvvetli mümessilleri Fransa’da bulunuyordu. Memleketimizde bu şubenin tesisi için açılan bir müsabaka imtihanını İhsan Hilmi kazanıyor ve Türk çocuklarının mesut istikbali âdeta bu müsabaka imtihanı ile çiziliyordu.
1913’de başlayan Birinci Dünya Savaşı yüzünden yurda döndü. Yine yüzbaşı üniforması altında Tekirdağ, Gelibolu ve Sinâ cephelerinde vatan hizmeti… Yaratılıştan müstesna bir şahsiyete sahip olan kimseler her yer ve şartta temayüz ederler. Gerçekten İhsan Hilmi de parlak zekâsı ve yılmak bilmeyen azim ve çalışkanlığı ile büyüklerin dikkatini çekiyor ve tahsilini tamamlamak üzere 1916 senesinde Almanya’ya gönderiliyor. Bu devrede çocuk hekimliği Almanya’da dünya ölçüsünde şöhretlerin elindedir ve Hocamız bu şöhretlerin en yükseği bulunan A. Czerny’nin yanında çalışmak fırsatını buluyor.
Razi, Sinâ, Şaban Şifahi gibi Türk tıp üstatları, zamanların ölçüsü içinde çocuk hastalıklarına yer vermişlerdir. Nafiz ve Besim Ömer paşalar, çocuk hastalıklarının önemini takdir etmiş ve kendi sahaları olmadığı halde, büyük bir verimlilikle, halka ve hekimlere hitap etmişlerdir. Kadri Raşit Paşa ilk çocuk hastalıkları hocası olarak ders okutmuştur. Fakat bütün bu şükranla anılacak çalışmalar, modern çocuk hekimliğinin yurdumuzda kurulmasında ancak hazırlayıcı bir değer taşımaktadır. Türkiye’de çocuk hekimliği ve sağlığı, şubesinin banisi, hiç şüphesiz, İhsan Hilmi Alantar’dır.
İhsan Hilmi Alantar’ı değişik yönlerden ele almak uygun olur. Hekim olarak Hocamız, bugün Avrupa’da bile ancak birkaç kudretli örneği hayatta kalmış büyük “Klinisyenler” grubundan idi. Biz talebeleri, onun sanki altıncı bir his ile hastayı görüşüne ve hastalığı sezişine hayrandık. Hazakatının en açık delili bugün yaşı kırka yaklaşmış bir neslin kendilerinin ve çocuklarının, onun şifa verici elinden faydalanmış olmaları ve şahsına duyulan minnet hisleridir.
Hoca olarak, üniversite hayatı iftihar verici olaylarla doludur. Başına getirildiği kliniği yoktan var etmiş ve onun en hurda teferruatı ile meşgul olarak bilgisinin ve zekâsının rehberliği ile bir şekil vermiştir. Başında bulunduğu müessesede sadece tedris ile yetinmemiş kurduğu müessesenin ilmî kudretini ve itibarını yabancı ülkelere de, çalışması ile kabul ettirmişti. Mübalâğasız olarak, yabancı dillerde yayınları ile ön plânda yer alan hocaların başında bulunduğunu söyleyebiliriz. Bugün Türkiye’de mevcut çocuk hekimlerinin yüzde 80’i onun ve talebelerinin yetiştirdiği doktorlardır. Her iyi hekim ve hocanın vasıflarını teşkil etmesi gereken bu hasletler, İhsan Hilmi Alantar’ın asıl büyüklüğünü veren unsurlar değildir. İhsan Hilmi Alantar, Türk çocuk hekimliğinde yaptığı inkılâp daha doğru bir tabirle onun bânisi olmakla tıp tarihimizin ölmez kişileri arasında yer almıştır.”
Tüm çocukların güzel bir dünyada sağlıkla, mutluluk ve bollukla yaşamalarını dileriz. Ord. Prof. Dr. İhsan Hilmi Alantar’ın şahsında kendisine, öncesi ve sonrasındaki tüm değerli meslektaşlarına saygı ile…
“ORD. PROF. DR. İHSAN HİLMİ ALANTAR” pdf kitabımızı RE Books Arts’taki linkten okuyabilirsiniz.
https://www.rebooksandarts.com/uploads/inceleme/alantar20231.pdf