Ülkemizdeki orman yangınlarına hiç kuşkusuz yüreğimiz yanıyor. Her orman yangınında ağaçlarla konuşan babamın gözleri dolardı. Yok olan sadece ağaçlar değil ne çok doğa paydaşımız da yok olmakta. İşte bu hüzünlü günlerin hemen öncesinde orman botaniği hocası Sayın Prof. Dr. Ünal Akkemik ile “Türkiye’deki Fosil Ağaçlar Üzerine” konusunda sohbet ettik.
10.10.2014 günü, Prof. Dr. Ünal Akkemik, değerli bölüm ekibi ile babamı ziyârete gelmişlerdi Levent’teki eve. Editörlüğünü Prof. Dr. Ünal Akkemik’in yaptığı İ.Ü. Orman Fakültesi Botanik Bilim Dalı, iki cilt olarak, 41 bilim insanı tarafından yazılan “Türkiye’nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları” kitabını babama takdim etmişlerdi. “Bu eser; Orman Botaniği’ne yapmış oldukları büyük katkılardan dolayı saygıdeğer hocalarımız Prof. Dr. Hayrettin Kayacık ve Prof. Dr. Faik Yaltırık’a ithaf olunur.” ifadeleri ile gelecek nesillere örnek bir kadirşinaslık göstermişti Ünal Hoca. Şimdi de yine örnek bir kadirşinaslık göstererek yeni keşfettiği fosillere hocalarının adını vermiş. Bitki kardeşlerimden sonra bir fosil kardeşimin olmasına tabii ki pek sevindim. “yaltirikii” bitki kardeşlerime fosil ağaç kardeşim katıldı: “Quercoxylon yaltirikii Akkemik (Prof. Dr. Faik Yaltırık’a anısına)”. Güncel Kadın köşe yazımda Prof. Dr. Ünal Akkemik’in fosil ağaçlar üzerine aydınlatıcı bilgilerini, fosillerin önemini aktarmak istiyorum:
Türkiye’deki Fosil Ağaçlar Üzerine
“Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Türkiye, insanlık tarihinin her evresine ev sahipliği yaparken eşsiz doğal zenginlikleriyle de milyonlarca yılın birikimini günümüze ulaştırıyor. Milyonlarca yıl önce büyük bir bölümü, bugünkü Akdeniz’in atası olan “Tetis Denizi” ile kaplıyken yükselmesiyle birlikte karaları daha da genişlerken ve Anadolu olarak adlandırdığımız tek bir kara parçası oluşurken o dönemlerin izlerini, fosilleşmiş canlı kalıntılarını günümüze ulaştırmak için topraklarında saklıyordu.
Bu fosillerin incelenmesi, yaşadığımız toprakların tarihinin ortaya çıkarılması için çok önemliydi. Orman Botaniği konularındaki araştırmalarıyla bilim dünyasına çok önemli katkılar sağlayan çok değerli hocalarım, bizzat tanıma onuruna ulaştığım Prof. Dr. Hayrettin Kayacık, ders aldığım ve birlikte çalışma fırsatı bulduğum Prof. Dr. Burhan Aytuğ, Prof. Dr. Faik Yaltırık ve Prof. Dr. Asuman Efe’nin Orman Botaniği Anabilim Dalı’ndaki çalışmaları, fosillerle ilgili bilgi ve bulguları beni en çok teşvik eden olaylardan biriydi.
İlk akademik yaşantıma adım attığım 1992 yılından birkaç yıl sonrasında Trakya’daki kömür ocaklarından getirilen milyonlarca yıl boyunca bozulmadan günümüze ulaşmış Sekoya ağacı gövdelerini çalışmaya başladıktan sonra fosillere olan ilgim de başlamış oldu. Ancak ara ara fırsat buldukça çalıştığım fosil ağaçlar ile ilgili çalışmalarım 2015’lerden sonra yoğunlaştı ve çok sayıda fosil ağaç üzerinde çalışarak hem orman tarihi hem de genel iklim özellikleri hakkında önemli bilgiler ortaya çıkmaya başladı.
Fosil ağaçlar, yaşadıkları dönemdeki orman ve iklim özellikleri hakkında bilgi veren son derece önemli doğa tarihi kalıntılarıdır. Bunlar çok özel koşullarda fosilleştiğinden yer yer bazı alanlarda yoğunlaşırken çoğu yerde de tek bir tane dahi bulunmamaktadır. Ağaç gövde ve dallarının fosilleşebilmesi (taşlaşabilmesi, petrifiye olabilmesi) için genellikle bir volkanik dağ, yamaçlarında ya da çevresinde ağaçlar ve aşağısında da su (gölsel ortamlar) olması gerekiyor. Volkanik patlama ile lahar (sıvı) akıntısı ya da lavların altında kalan ağaç gövdeleri hava alamayan ve binlerce ton ağırlığındaki sıcak sulu volkanik malzeme içerisinde fosilleşmeye başlamaktadır. Ağaç gövdesini oluşturan organik madde ile suda erimiş halde bulunan silis maddesi yer değiştirerek gövde taşlaşmaktadır. Bazen bu taşlaşma olayı termal su içerisine düşen ağaçlar da olmaktadır.
Ülkemizde bugüne kadar 160 milyon yıl öncesinden 2 milyon yıl öncesine kadar farklı zaman dilimlerinde fosilleşmiş ağaç gövdelerine dayanarak çok sayıda çalışma yaptık ve çoğu yeni fosil tür olan onlarca ağaç türünü tespit ederek orman ve iklim tarihi açısından önemli bilgilere ulaştık. Örneğin Anadolu’nun en eski taşlaşmış ağaç fosilleri, aynı zamanda “Erzurum Oltu Taşı” da olan Arokarya fosilleri olup 160 milyon yıl öncesine aitti. Dünya’da 40-41 milyon yıl önce yaşanan iklimin en iyi olduğu yıllara ait yağmur ormanı ağaçlarından “Actinodaphne” cinsinin ilk fosil örneğini Tokat-Zile’de idi ve bunu bulunduğu yere atfen Actinodapnoxylon zileensis olarak adlandırdık. “zileensis” Zile’ye ait, orada bulunan anlamına gelmektedir. Günümüzden 15-20 milyon öncesine ait çok değişik bölgelerden çok sayıda fosil topladık ve bunları tanımladığımızda çoğunun yeni tür olduğunu tespit ettik. Günümüzde biyolojik çeşitliliğin çok zengin olduğu ülkemizde geçmişte de benzer bir zenginliğin olduğunu fosil ağaçlar bize göstermiştir. Bu çalışmalarla tespit ettiğimiz bazı yeni türler ve bunlara verdiğim adların anlamları şöyle;
Ulmoxylon kasapligilii: Prof. Dr. Baki Kasaplıgil (Ülkemizde fosil yaprak örneklerini toplayarak Miyosen dönemi (23-7 milyon yıl öncesi) orman ağaçlarının tespiti konusunda “Mills Colleage”de profesör olarak çalışmış ve büyük bir koleksiyon oluşturmuştur. Bir karaağaç türü olan bu örneğe Prof. Dr. Baki Kasaplıgil anısına “kasapligilii” adını vermiştim.
Eucarpinoxylon kayacikii: Prof. Dr. Hayrettin Kayacık ülkemizde ilklere imza atan saygıdeğer bir bilim insanı idi. Atatürk Arboretumu ve ISTO Herbaryumunun kuruluşunu gerçekleştirmiş, Orman Botaniği Anabilim Dalı’nın yapılanmasına çok önemli katkılar sağlamıştır. Bir fosil gürgen türü olan bu fosil ağaca Prof. Dr. Hayrettin Kayacık anısına “kayacikii” adını vermiştim.
Prunoidoxylon aytugii: Erikgillerden bir fosil örnek olup odun anatomisi ve tanımı konusunu öğrendiğim rahmetli hocam Prof. Dr. Burhan Aytuğ anısına bu adı vermiştim. Prof. Dr. Burhan Aytuğ, odun anatomisi konusunu ülkemizde ilk çalışan bilim insanı olup hem önemli çalışmalar yapmış hem de çok sayıda bilim insanı yetiştirmişti.
Quercoxylon yaltirikii: Bir herdem yeşil meşe grubuna ait fosil örnek olup ülkemizde meşelerin sistematik revizyonunu yapan, Türkiye’deki flora araştırmalarında öncü olan hocam Prof. Dr. Faik Yaltırık’ın anısına bu adı vermiştim.
Liquidambaroxylon efeae: Anadolu sığla ağacının tüm botanik özelliklerini doktora tezi olarak çalışan ve Anabilim Dalı Başkanımız iken elim bir trafik kazasında aramızdan ayrılan rahmetli hocam Prof. Dr. Asuman Efe anısına bu adı vermiştim.
Bilim hayatı ve bilgiye ulaşma heyecanı öyle farklıdır ki, mesai dinlemez ve günün saatlerinin çoğunun araştırmayla geçmesine neden olur. Böyle olunca da aileye ve sosyal aktivitelere ayrılan zamanın da bir bölümünü alır. O nedenle, bilimsel çalışmalarda büyük desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen eşimin adına bir erguvan fosil odununu Cercioxylon zeynepae, zamanlarından aldığım çocuklarım adına da bir zelkova fosilini Zelkovoxylon yesimae ve bir sakız ağacı fosilini de Pistacioxylon ufuki olarak adlandırdım.
Türkiye’de fosil ağaçlar üzerine yapılan çalışmalar, milyonlarca yıllık süreçte orman yapıları ve iklimin zaman zaman değişiklikler geçirdiğini ortaya koymuştur. Örneğin bugünkü Bolu’nun olduğu topraklarda 20 milyon yıl önce sığla, palmiye, sedir, çam gibi farklı ağaçlar yaşamıştır. Bugün biri Kuzey Amerika, diğeri subtropikal Çin sahillerinde küçük bir yayılışı olan iki bataklık servisi cinsinin Anadolu’da 35 milyon yıl öncesinden 3-4 milyon öncesine kadar yaygın olarak orman oluşturduğunu fosillerden anlıyoruz.
Günümüzden 160 milyon yıl öncesinde arokarya ağaçları, 40-41 milyon yıl önce yağmur ormanlarının ağaçları, 20 milyon öncesinden de çam, sedir, ardıç, servi, meşe, kayın, çınar, akçaağaç, kızılağaç, karaağaç, zelkova gibi günümüzdeki cinslerin o dönemdeki türlerinin yaşadığını fosillerden anlıyoruz. O nedenle çok değerli hocalarımızla başlayan fosil ağaçlar üzerindeki çalışmalarımız, ülkemizin doğa tarihinin anlaşılmasında önemli katkılar sağlamıştır.
Bilimsel çalışmalar süreklilik ve özveri gerektirir; bizler de çok değerli hocalarımızla başlayan konuları daha da ileri aşamaya taşımak ve bu alanda yeni öğrenciler yetiştirmek için büyük çabalar harcamaktayız.”
Prof. Dr. Ünal Akkemik’e dünya ve ülkemiz orman botaniğine katılarından ve örnek kadirşinaslığından dolayı tekrar teşekkür ederim.
Gerek babam Prof. Dr. Faik Yaltırık’ın gerekse de beni kızı olarak seven, nikah şahidim, babamın hocası Prof. Dr. Hayrettin Kayacık Amca’mın, nice güzel anılarımla Prof. Dr. Burhan Aytuğ Amca’mın ve aramızdan çok genç yaşta elim bir kaza sonucu ayrılan, babamın kızı gibi sevdiği (bu bölümdeki ilk kadın akademisyen) Prof. Dr. Asuman Efe’nin ve evimizde ağırladığımız Prof. Dr. Baki Kasaplıgil Amca’mın ruhu şad olmuştur. Amerika’da yaşamasına rağmen Baki Hoca ile de babam pek severlerdi birbirlerini, görüşürlerdi. Sayın Kasaplıgil, babama pek güvenirdi ve bunu yaşamının sonunda da belli etmişti. Yadigâr tüm bilgi ve belgeleri RE Books Arts Rengigül Ural Kitaplığı’nda kayıtlı, gelecek kuşaklara armağan olacak umuduyla. Bilim hep var olsun.
Prof. Dr. Ünal Akkemik’in kısa özgeçmişi:
Prof. Akkemik, İ.Ü. Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden 1991 yılında mezun olmuştur. 1992 yılında yüksek lisans öğrenimine başladığı İ.Ü. Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı’na aynı yıl Araştırma Görevlisi olarak atanmıştır. 1998 yılında Yardımcı Doçent, 2003 yılında Doçent, 2009 yılında da aynı Anabilim Dalı’nda Profesörlük kadrosuna atanmıştır. Prof. Akkemik; odun anatomisi, bitki morfolojisi, paleobotanik, yıllık halka analizleri (dendroklimatoloji, dendrokronoloji), ağaç fizyolojisi (odun oluşumu) konularında çalışmaktadır. Çalışmalarıyla Türkiye florası için yeni bir bitki türü tanımlamış ve yeni bir kayıt eklemiştir. Palaeobotanik çalışmaları ile de 24 yeni fosil örnek türü tanımlamıştır.
Yenikapı kazılarında bulunan gemilerin tüm ahşap tespitleri, çeşitli yapı ve kazıların tarihlendirilmesi gibi çalışmalar yapmıştır. En az yarısı Uluslararası olmak üzere 100’den fazla makalesi olan Prof. Akkemik, 4 yüksek lisans ve 6 doktora tezi yönetmiştir. Bu yayınlarından toplamda 1800’den fazla atıf almıştır. 8 projede yürütücü, 9 projede de araştırıcı olarak görev yapmıştır. Çok sayıda ulusal ve uluslararası dergide hakemlik ve editörler kurulu üyeliği yapmaktadır. Çalışmalarını yurt içi ve yurt dışındaki birçok üniversite ve fakülte ile ortaklaşa yürütmektedir. Bilimsel makaleleri yanında biri Almanya’da biri Türkiye’de yayımlanan 2’si Uluslararası olmak üzere dört bilimsel, bir tane de “Ağaçların Dilinden” adlı topluma dönük kitap yazmıştır. Diğer yandan Türkiye’nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları kitabının hem editörlüğü yapmış hem de 4 ana yazardan biri olarak bölümlerin önemli bir kısmını yazmıştır. Son olarak da ÇEKÜL tarafından 2017 yılında İstanbul’un Doğal Bitkileri adlı bir kitabı yayımlamıştır. Çeşitli bilimsel ve sivil toplum kuruluşlarında da aktif olarak faaliyette bulunan Prof. Akkemik, İ.Ü. Orman Fakültesi’nde Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği, İ. Ü. Orman Fakültesi Ormancılık Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü, Orman Mühendisliği Bölüm Başkanlığı ve Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanlığı ile Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. Halen ÇEKÜL Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürmekte ve bilimsel çalışmalarına devam etmektedir.