Geçiyor mu sizin de aklinizden an; su an olsun her şey değişir…
Ne varsa uzak olan gelsin…
Ne varsa eksik olanın yerini bulsun.
Duymak melodilerinin tinisi eksik olmasın.
Gözümüzü kapatalım hayal edelim…
Hayal kurarken özgürüz.
Sınırlar yok…
Bizim dışımızda gelişen durumlar yok.
Olmazlar, gereklilikler, ihtiyaçlar, parlaklıklar sorumluluklar geride kalıyor.
En güzel melodiler, en sevdiğimiz mozaik makarna tadında, en coşkulu duyguyu hissederek, her şeyi o sevdiğimiz denizin yanında…
Tatilin güzelliğinde onun anımız…
Bitmeyecek düşünmeden yapacağınız saatler.
Bizi bekleyen işler bile yok.
Pişmanlıklar, Hayal kırıklıkları, Hatalar, kuşluklar, yarım kalmalar fersah fersah ötede.
En güzel onun hangisini düşünüyordunuz?
Özgürlük mü?
Mutluluk mu yoksa coşku mu?
Katıla katılmaya güldüğüm anlara bağışlamak isterim. O anlarımız da yanımızda olsunlar.
Manzara ne olsun peki?
Masmavi bir deniz mi?
Pencereden görünen yayla manzarası mı?
Yoksa dağların uzaklığı mı?
Hangi sesi duymak isterdiniz?
Çocuk kahkahaları derdim.
Masum ve en güzel…
Kapatalım gözlerimizi hayal kuralım…
Hayal kurarken özgürüz…
Ne istersek o…
Ne istersek onu düşlüyoruz. Sonunda üzülmek yok, perde de kapanmıyor bir zaman…
En çok neyi seviyorsak onu yiyoruz hayal boyunca.
Mozaik makarnanın kakaosu harika. Bisküvisi kakao tadında minik minik…
En üzüldüğümüz şeyin bizdeki izi yok bu hayalde.
İçimizdeki duygu kırıntıları.
Geri dönmezliğinin çaresizliğini bilmez bu resimdeki portre.
Renkler ne olsun peki bu hayalde mi?
Beyaz mı? Yeşil mi?
Pembe olsun pespembe…
En çok ta Lila Olsun…
En şımarık şekli…