Melisa ve Aydın…
Zengin kadın ve emekçi erkek…
Melisa keşke diyor…
Keşke evlenmeseydim.
İki çocuğum var onlar benim her şeyim.
Çok sevdim ailem istemedi, onları mecbur ettim, zorladım ve annemin babamın asla kabul etmediği bir evlilik yaptım.
Aslında daha evlenmeden farklılıklar, yalanlar çoktu.
Ama 19 yaşında her şeyi olan; hayatı gezip alışveriş yaparak kitap okumaktan ibaret bir genç kızdım. Aydın ‘ın beni çok sevdiğini düşünüyordum. Ama Aydın’ ın maddi yönden güçlü olmadığı için annemin babamın idealindeki damat değildi.
Ama evleneceğim erkek öğretmen sonuçta, çok ta iyi anlaşıyorduk. Annem babam istemeyerek de olsa kabullendiler evlenmemizi.
Düşünüyorum da flört bile etmemiştik. Bir şekilde benimle aynı ortama girmişti Aydın. Bana ilgisi kulağıma gelmişti
Ben de bir kaç kez gördüğüm selamlaştığım bu insanı sevdiğimi düşünmüştüm.
Ve Aydın la geç te olsa nişanlandık. Aydın’ın babasıyla annesi beni babamdan istemeye cesaret bile edemediler. Babam zaten evet demezdi. ; benim için hayır da demese de. Nişan günü kararlaştıralım dedi Aydın. O gün bize geldiler. Babam çok ağlamıştı.
Nişanlılık süresince mutluydum ama aramızdaki farklılıkları fazlasıyla görüyordum. Nişanlım ailesine bakması gereken; hayatı hep mücadeleyle geçmiş bir öğretmendi bense babasının prensesi.
Ne yaptığımı çok bilmiyordum aslında; biri bizi ayırsa ayrılırdım da ama ilk kez hissettiğim o duygulara yenik düşerek evlendim. Mutlu değildim düğünümde bile. Cenaze çıkmış gibiydi evimizden. Babamın öyle üzgün duruma düşmesi daha sonra en büyük pişmanlığım olacaktı.
Balayına gittiğimiz yerleri ben seçtim. Aydın beni çok kıskanıyordu normal değildi bu hareketleri. Kuzenlerimin sahiplenici hareketleri bile onun için kıskanılacak durumlardan biriydi. Onun akrabalık ilişkileri pek güçlü değildi deyip geçiyordum.
Zaman içinde eşimin benden önceki özel hayatı Br şekilde önüme seriliyordu. Çok sağlıklı ilişkiler kurmamıştı benimle tanışana kadar. Ve maalesef ordan burdan ister istemez dinliyordum bunları.
Canımı çok sıkıyordu bu durum.
Aydın ‘ın kıskançlıkları devam ederken babama karşı da içten içe tavırlı hareketlerinden rahatsız oluyordum. Maddi olarak o da babamın imkânlarını reddetmiyordu ama babamı sevmediğini de biliyordum. Babam zaten hiç onaylamadığı bu evlilikteki sıkıntıları görüyor ve kızım yanındayım ve ben hep diyordu.
Alıştığım konforlu hayattan vazgeçmek zor olsa da vazgeçtim. Eşimin atandığı şehre gittim ben de. İlk kızınız doğdu. Anne olmak eşsiz bir histi. Ama eşimden beklediğim babalık hareketlerini göremiyordum. Evliliğimiz Aydın ‘ın ezik yüzünü göstermişti bana.
Kendisinden üstün maddi koşulları olan bir kadınla evli olmak Aydın’ a ağır gelmişti.
Sorunumuz buydu. Kızımızı dedesine götürmem hoşuna gitmediği gibi kendisi de gerekli ilgiyi göstermiyordu.
Tekrar ikimizin de ailesinin yaşadığı şehre döndük. Bana karşı hep imalı konuşuyordu artık. Babam beni sevdiği için, varlıklı bir aileden geldiğim için, kendisini hayat yorduğu için, hep mücadele etmek zorunda kaldığı için suçluydum.
“Sen nereden bileceksin Melisa?
Baban özlemiştir Melisa?
Senin o geniş aile çevren Melisa?” dayanamıyordum artık. Kızımı annesiz bırakma pahasına yaşamak istemiyordum artık. Anneme bıraktım kızımı bir sabah ve evdeki antidepresanların hepsini içtim.
Yakın bir arkadaşım telefonumu saatlerce açmadığım için annemi aramış; eve hep birlikte girip beni hastaneye kaldırmışlardı. Yaşadığım için değil ama kızımı annesiz bırakmadığım için mutluydum.
Annemle babam perişandılar.
Onları nasıl bu duruma getirmiştim? Babam Aydın ‘ı sorumlu tutuyordu yaşadığım duygusal inişte dolayı.
Artık ben de Aydın’ a soğuktum. Çok yanlış hareketler yapmıştı evlendiğimizden beri mutlu olmuyordu napsam. Babamın arkasından konuşup durması da hiç bitmemişti. Görüştüğümüz çiftler de Aydın ‘ı suçlamıştı.
Gerçekten fedakar ve verici davranmıştım artık kendimden vazgeçene kadar. Karşımda napsam hoşnutsuz eleştirip duran bir eş vardı.
Kızım için devam kararı aldım gene.
Çok küçüktü…
Ama olması gerekli yakınlık yoktu aramızda. Babam Aydın’a kızımı rahat bırak git diyordu; Aydın evde beni aşağılıyordu. Bir çocuk doğurdun bakamadın intihar ettin.
Senin yüzünden herkes beni suçluyor. Ben de çevreme eşimi kötülüyordum, susmuyordum. Böyle devam eden bir evlilikte bir kızımız daha oldu. Belki bu evlilikten de daha büyük bir hataydı. Babam çok mutluydu ikinci torunun doğmasına. Bizde kalsın istersen diyordu; ikisine bakmak zordur.
Zaten çocuklarım da dede ve anneanneyi çok seviyordu.
Sonunda 19 yaşında hayatımı adadığım, babama karşı çıkıp imkânlarımdan vazgeçtiğim erkeğin beni başkasıyla aldatıp, duygusal bir ilişki kurduğunu öğrendim. Hiç bilmiyormuş gibi davranıyordum. Ama diğer taraftan hazırlığımı da yapıyordum. Eşim mutsuz olmasın diye aile çevremden olan arkadaşlarıma bile mesafe koymuştum, kuzenlerimden çekmiştim kendimi. Babamı da kabullenmek zorunda bırakmıştım olan biteni.
Sonuç olarak; annem ve babam 2 torunla mutsuzluğu yenmiş görünüyorlardı. Ben 2 çocuk verdiğim erkek tarafından aldatılıyor ve doğum sonrası aldığım kilolar yüzünden aşağılanıyordum.
Bilmiyormuş gibi davransam da, dostlarım artık ima ediyorlardı eşimin bir sevgilisi olduğunu.
Kabullenmem gerekiyordu.
Hayallerim suya düşmüştü; çevremi de üzmüştüm.
Eşim de mutlu değildi benimle
Çocuklarımızı mutsuzluğa mahkûm etmeye hakkım yoktu sonuçta. Aydın zaten ayrılacağımız günü bekliyordu ” benle ve babamla olan evliliğini sona erdirmek için” . Çocuklara dedeleri daha iyi bakar dedi.
Hakimin önünde de aynı cümleyi tekrarladı.
Sonuç: 10 yıllık evlilik sona erdi.
Çocuklar annede kaldı.
Melisa gene babasının prensesi bu sefer 2 çocukla birlikte…