Giderek derinleşen ve insan türünün varlığını tehdit eden iklim krizi; iki yılı aşkın süredir büyük acılarla, endişelerle ve sıkıntılarla yaşadığımız küresel salgın; iki ayı aşan süredir sınırlarımız yakınında devam etmekte olan ve 21. Yüzyıla hiç yakışmayan acımasız savaş… İnsanlık ailesi, çok zor ve dar zamanlardan geçiyor, Çinlilerin özgün bir deyişiyle “tuhaf zamanlar”da yaşıyor. Bu krizler, bir taraftan bizi korkulara ve kaygılara boğarken, diğer taraftan bazı gerçekleri ortaya çıkarıyor, unuttuğumuz ya da görmezden geldiğimiz bazı değerleri yeniden hatırlatıyor.
Bu bağlamda, tarımın ve gıdanın bizim için yaşamsal önemine ve değerine ışık tutuyor. Son on yıllarda yeterince sahiplenmediğimiz tarımın sadece insanın dar ve zor günlerinin değil, yeryüzündeki varlığının ve geleceğinin de anahtarı olduğunu gösteriyor.
Bu krizler, ulusal düzeyde gıda güvencesine sahip olmanın ancak gıda egemenliği ve kendine yetebilmekle mümkün olduğu konusunda bizi uyarıyor. Tarımın, toprağın, suyun, tohumun ve tabii ki onları emanet ettiğimiz çiftçilerin korunması gerektiğinin altını çiziyor.
Yaşadığımız günler büyük önder Atatürk’ün daha Cumhuriyet kurulmadan önce söylediği, “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür” sözünün yalnız o gün için değil, tüm zamanlar için ne kadar doğru, geçerli ve öngörülü olduğunu gösteriyor.
Buna karşın güngörmüş Anadolu çiftçisi uzun bir süredir zor günler yaşıyor. Çiftçiler hızla artan maliyetler altında ezilmeye ve borç sarmalı içinde bunalmaya terk edildiler; yalnız ve çaresiz bırakıldılar. Köyler ıssızlaşmaya, toprak kimsesizleşmeye başladı. Tarım ve dolayısıyla çiftçi son yıllarda itibarsızlaşmaya devam ediyor. Tarımdan ve üretimden kopuşlar yoğun biçimde sürüyor. Kırsal kalkınma bir ülke/gelecek meselesi olarak yeterince ve değerince ele alınmıyor.
Küresel salgının en zor döneminde bile üretimden çekilmeyerek ulusumuzu doyurmaya çalışan çiftçilerimize karşı duyarsız kalamayız. Tarımın yalnızca çiftçilerin sorunu değil, hepimizin sorumluluğu olduğunu artık anlamalıyız.
Tarım ve Gıda Etiği Derneği TARGET olarak 14 Mayıs 2022 Dünya Çiftçiler Günü’nde; kamucu tarım ve kırsal kalkınma politikalarının çiftçilerin esenliği doğrultusunda yeniden yapılandırılması gereğini vurguluyor, herkesi çiftçilerimizi sahiplenmek ve desteklemek için payına düşen görevleri eksiksiz yerine getirmeye davet ediyoruz.
Çiftçilerimizin hak ettikleri saygınlığa, yaşam koşullarına ve geçim düzeyine eriştikleri, çiftçileri mutlu, insanları tok bir Türkiye’de yaşayacağımız aydınlık günlerin en kısa zamanda gelmesi dileğiyle DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ’nü kutluyor, tüm çiftçilerimize içten saygı ve sevgilerle şükranlarımızı sunuyoruz.