Türkiye ralli şampiyonası Simin Bıçakçıoğlu, çocukken sevdalısı olduğu ralli üzerine yurt içi ve yurtdışında eğitimler alarak kendisini geliştirdi. Hazır olduğunda yarışmalara katıldı ve şampiyonluğu yakaladı.
Simin Bıçakçıoğlu ile yarışmalar, kadın sorunları olmak üzere bir çok konuda söyleşi yaptık. Beğenerek okuyacağınızı umuyoruz. İyi okumalar.
Geleneksel sorudan başlarsak Simin Bıçakçıoğlu kimdir?
21 Kasım 1989 yılında İstanbul’da doğdum. Koç Üniversitesi, İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünden 2012 yılında mezun oldum. 2008 yılında Safari Motorsports’tan eğitim aldım. Türkiye’deki aldığım eğitimler dışında, İtalya’daki Vittorio Caneva Rally School ve Norveç’teki John Haugland Winter Rally School’da eğitimlerimi sürdürdüm.
Aynı zamanda, kurmuş olduğum lojistik firmasında üst düzey yönetici olarak görevime devam ediyorum. Kadın girişimcileri desteklemek ve katılımlarını artırmak amacıyla Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’de de üyeliğim bulunuyor.
Ralliye ne zaman ilgi duymaya başladınız?
Aslında sporun her türlüsüne karşı ilgim vardı. Otomobil sporları dışında; okçuluk, binicilik , voleybol , snowboard ve wakeboard gibi spor dallarıyla ilgilendim. Küçüklüğümden beri arabalara karşı hep bir merakım vardı. Ailem de bendeki araba tutkusunu görünce, bu alanda eğitim almam için beni teşvik etti. Ehliyetimi aldıktan sonra ailemin yönlendirmesiyle eğitim almaya başladım. 18 yaşında Safari Motorsports’tan aldığım eğitim ile birlikte otomobil sporları kariyerim de başlamış oldu ve 2008-2009 sezonlarında pist yarışlarına katıldım. 2010 sezonunda gerçekleştirilen rallikros ve tırmanma yarışlarında yer almam tecrübemi daha da artırdı. Bunun akabinde, 2011 sezonunda Neo Motorspor adına Türkiye Ralli Şampiyonası’na katıldım. 2012-
2015 yılları arasında 4 kez Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar Birinciliğini kazandım. Yani, bir çocukluk tutkusu beni bulunduğum noktaya getirdi.
Sizdeki başarının sırrı nedir desem?
Olmazsa olmazlardan birisi çalışmak.. Yarışlara hazırlanırken günde 6 saatimi çalışmaya ayırıyorum. Yarışırken kol ve boyun kaslarımın güçlü olması gerekiyor. Bu
sebeple boyun ve kol kaslarımı geliştirmeye yönelik çalışıyorum. Haftanın 3 günü fitness, 2 günü de pilates yapıyorum. Aynı zamanda, beslenmeme de çok dikkat ediyorum. Kahvaltımı 9’da akşam yemeğimi de 18.30 gibi yiyorum. 19.00’dan sonra ise hiçbir şey yememeye özen gösteriyorum. Fiziksel çalışmaların yanı sıra mental açıdan da kişinin kendisini motive etmesi de başarmak için oldukça önemli. Emeklerimin karşılığında birincilik kazanmam beni mutlu ediyor ve motivasyonumu artıyor. Ayrıca erkek eğemen bir spor dalında kendinizi daha da güçlü hissetmeniz başarmanıza yardımcı oluyor. Başarı da sizi daha güçlü kılıyor ve bir sonraki yarışlarda daha da güçlü ve dişli bir rakip olmanızı sağlıyor. Tabiki bir işin olmazsa olmazı tutku da eklenince başarmamanız imkansız oluyor.
Ralli çok zor bir spor yarışlara çıkarken kaygılarınız oluyor mu?
Yarışlara çıkarken kaygılanırsanız hata yapmaya hazırsınız demektir. Bu sebeple yarışırken hiçbir kaygı hissetmiyorum. Zaten bu spora başladığınız zaman kaza riskini de göze almış
oluyorsunuz. Teknik olarak araca yapılan güvenlik önlemleri dışında; aldığımız eğitimler ve edindiğimiz tecrübelerle de bu riski en aza indirmeye çalışıyoruz.
Başarırım dediğinizde ama başaramadıklarınız da ne gibi eksiklikler görüyorsunuz?
Yarışlarda başarılı olmak için hazırlık, motivasyon ve strateji gibi faktörlerin tamamlanmış olması gerekiyor. Bunlardan biri eksik ise başarısız olmanız kaçınılmaz. Bu nedenle saydığım 3 özellikten birinin eksik olduğunu düşünürüm. Ancak bu benim pes etmeme ya da yılmama sebep olmaz. Başarı gibi başarısızlık da insan hayatında var olan bir durum. Bu da bizim çalışma ve başarma konusundaki isteğimizi perçinlemeli diye düşünüyorum.
Ralli sporcusu nelere dikkat etmelidir?
Ralli sporcusu düzenli antreman yapmalı ve sağlıklı beslenmeli. En az, haftada 3 gün spor yapmalı; fitness, pilates gibi sporlar tercih edilmeli. Beslenme konusunda karbonhidrat ve protein ağırlıklı olarak dengeli beslenilmelidir. Sebze ve meyve yenilmesi gerektiği gibi; et, balık, tavuk gibi besinler de ihmal edilmemeli. Aynı zamanda, yarış esnasında herhangi bir aksilik yaşamamak, yaşanırsa da bunun üstesinden soğukkanlılıkla gelebilmek adına tecrübe ve bilgi birikimine sahip olunmalıdır.
Ralli sporcusu hedefine konsantre olmalı ve bu hedefi gerçekleştirebilmek üzere çalışmalıdır. Çünkü konsatre ve motivasyon sporcu açısından önemli bir unsurdur. Ralli sporcusu co-pilotuyla çok iyi anlaşmalı ve birbirini iyi tanımalıdır. Çünkü yarışlarda bu iki kişinin birbirini anlayabilmesi belki de birçok şeyden daha önemlidir.
Sizi örnek alanlara ne gibi önerileriniz olabilir?
Otomobil sporlarına ilgi duyan arkadaşlarda mutlaka tutku olması gerekiyor. Tabii, bunu fedakarlık ve disiplin gibi faktörler de takip etmeli. Çünkü bu spor hayatınızın neredeyse tamamını kapsıyor. Düzenli olarak antreman yapmayı ve disiplinli bir yaşamı gerekli kılıyor. Elimden
geldiği ölçüde sosyal medyadan bana ulaşan arkadaşlara yardımcı olmaya ve onları doğru yönlendirmeye çalışıyorum. Umarım birgün, yönlendirdiğim arkadaşlarla yarışlarda karşılaşabiliriz. Bu beni gerçekten mutlu eder. Detaylı bilgi edinmek isteyen arkadaşlar da; Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden bana ulaşabilirler.
Bir günlük yaşamınız nasıl seyreder?
Hafta içi üst düzey yöneticisi olduğum lojistik firmasında iş hayatımı sürdürürken, hafta sonu da pistlerde yarışıyorum. Yarışların olacağı zaman antremanlara birkaç hafta öncesinden başlıyoruz.
Bu dönemlerde günlerim oldukça yoğun geçiyor. İş ve spor hayatını bir arada yürütmeye çalışıyorum. İkisini de dengede tutmayı başardığınız zaman hiçbir problem yaşanmıyor.
Sporun dışında neler yaparsınız?
Oldukça yoğun bir iş yaşantım var. Seyahat etmeyi çok severim. Yeni yerler görmek beni her zaman heyecanlandırmıştır. Zaman zaman yeni çıkan otomobillerin lansmanları için de yurt dışı seyahatleri gerçekleştiriyorum. Arkadaş ortamımda ise, motorsporlarından oluşan bir sohbet ortamımız var. Hayatımın her noktasında spor var denilebilir. Spora olan tutkum hiçbir zaman bitmeyecek..
Ülkemizde kadın sorunları nasıl çözülür?
Ülkemizde kadın sorunlarının çözülmesi amacıyla kurulan bazı dernek ve kurumlar mevcut. Ancak, yerel yönetim ve STK’ların yanı sıra kadınların da bireysel olarak kadının toplumdaki yerini güçlendirmek için çalışmalar yapması gerektiğine inanıyorum.
Bazı şeylerin değişmesi için öncelikle ülkemizdeki düşünce sisteminin değişmesi gerekiyor. Kadına değer vermeyi, dinlemeyi, yargılamamayı öğrendiğimiz zaman bu sorunun çözüleceği inancındayım. Kadına bakış açımız değişmeli; iş hayatında, sporda, evde, sokakta aklınıza gelebilecek her yerde. Kadınların en çok sıkıntı çektiği konulardan biri; bir birey olduklarını ispat
etme mecburiyetinde bırakılmalarıdır. Ben de şu anda ralli sporuyla birlikte bir nebze olsa kadınların sesini duyurmak için elimden geleni yapıyorum. Erkek sporu olarak bilinen bir spor dalında, 4’üncü kez üst üste Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar Birinciliği’ni kazanmam, kadınların istediği zaman neler yapabildiğini kanıtlamış durumda. Umarım her başarım kadınlara örnek olur ve daha nice başarılı kadın Türkiye’mizin geleceğine yön verir. Kadınların ayakları yere sağlambasmalı ki, erkek egemen bir toplumda varlığını ortaya koyabilmeli, sesini duyurabilmeli.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olsanız neler yapardınız?
İlk olarak eğitim alanında faaliyet gösterirdim, yaptığım çalışmalar bu yönde olurdu. İlkokul ve ortaokullarda empati, psikoloji, kadına saygı gibi konulara değinen derslerin verilmesi için girişimlerde bulunurdum. Okullarda verilen eğitimlerin aile ortamı ile de desteklenmesini sağlardım. Çünkü; eğitimin ilk başladığı yer aile ortamıdır. Çocuk; anne, baba ve yakın çevresinden ne görürse
o şekilde gelişimini sürdürür. Çocuğun, rol model alabileceği yakınlıkta ailesi vardır ve öğrenme süreci de bu yönde devam eder. Sevgi ve saygının hakim olduğu bir ailede yetişen çocuk, ileride eşine ve çocuklarına da sevgi ve saygı çerçevesinde davranır. Böylece zincirleme olarak değişim kendiliğinden gelir. Okul süreci başladığı zaman da eğitimin kademeli olarak devam etmesi gerekir. Bunun dışında; cezaların caydırıcı olması gerektiği kanaatindeyim. Yargı sisteminin insanları bu şekilde yönlendirmesi gerekiyor. Kadına şiddeti, sadece fiziksel olarak değerlendirilmemeli; psikolojik, cinsel, sözel, ekonomik gibi birçok şiddet unsuru sayabiliriz. Şiddet eğilimli insanların tedavi edilmeleri hususunda da çalışmalar yürütebiliriz.
Kitap, müzik, tiyatro ve sinema ya ilginizi sorsam?
Angela’nın Külleri, en çok sevdiğim kitaptır. Pulitzer ödüllü, otobiyografik özellikler taşıyan bu kitabı, küçükken okumuştum ve oldukça etkilenmiştim. En sevdiğim tiyatro oyunu, Kleopatra’dır. Bu oyunda rol alan Zerrin Tekindor ve Haluk Bilginer’in oyunculuklarına da oldukça hayranım. Oscar adayı olan The Hateful Eight ve The Revenant filmlerini çok beğendim. Quentin Tarantino’nun filmlerini hep çok sevmişimdir. Müziğe gelince ruh halime göre değişir tabii ama Tarkan ve Sezen Aksu favorilerimdendir.