Sevgili güncel kadın okurları, Şimdi sizlere ilginç bir soru sorarak başlamak istiyorum bugünkü yazıma. Size göre engelli bir birey kadın mıdır? Erkek midir? Yoksa başka bir cinsel yönelime de sahip olabilir mi?Ne saçma bir soru bu Sevda dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız ama bu soruyu sormam için o kadar çok gerekçe var ki etrafımızda. Hayatlarımızın çeşitli kesitlerinde engelli bireyler olarak yaşanılan çarpıcı ve ilginç deneyimler, karşılaşılan tutum ve davranışlar bana bu soruyu sizlere sordurdu. Hep birlikte biraz düşünüp, biraz gülüp ve birazcık da üzülüp, beyin süzgecimizden geçirelim istedim tavır ve davranışlarımızı. Belki de bu konuya ilk defa bu kadar yakından bakıp, satır arası küççük mesajlara birazcık odaklanıp, düşüneceksiniz. Umarım ki bu kısacık düşünme hali, zihninizde yıllar içinde oluşmuş kronik bazı engelli şablon ve kodlarını sorgulamanız, yeni bir bakış kazanmanızla sonuçlanır.
Gözlem ve deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, Engelli bireyler, Pratik hayatlarında çoğunlukla cinsiyetsizlermiş gibi tutum ve davranışlarla karşı karşıya gelmektedir. Hatta zaman zaman insan yerine bile konmadıklarını hissediyorum sözlerden ve ifade şekillerinden. Lütfen politikacıların genel söylemlerine bir bakın, gazete ve TV’lerdeki söylemleri bir aklınıza getirin lütfen. “Engellilerimiz, engelli kardeşlerimiz, engelli dostlarımız” vb. İfadelerinde çok himaye edici ama bir o kadar da hiç sayan bir üstten bakan bir tavır yok mu? Medyada yer alan engellilik ve ona bağlı tüm bileşenlere ilişkin leş gibi içeriklerden söz etmiyorum bile. Taktire şayan, ilham verici, azimli olma, engeline rağmen çıkarım ve tanımları ise engelli bireyleri ya çok ilahileştiren ya da tamamen yok sayan çok tanıdık tavırlar kanımca. Her neyse konumuzdan çok da sapmadan, diyeceğim o ki, engelli bireyler ne çok başarılıdır ne çok başarısız ne çok küçüktür ne çok büyük ne çok güçlüdür ne çok zayıf, aslında biraz senin gibi, biraz onun gibi, herkes gibi, hepimiz gibi bir insanın tüm özelliklerini bedeninde ve ruhunda taşıyan varlıklardır.
Bilindiği gibi, cinsiyet dediğimiz kavram biyolojik kökeni olan bir kavramdır. Cinsiyeti kazandıran özelik ise insanın sahip olduğu X veya Y kromozomudur. Cinsel kimlik olarak adlandırılan kavram ise bireylerin kendilerine yönelik kadınlık veya erkeklik algısıdır. Bazen bu algılama hali, biyolojik cinsiyetle farklılık gösterebilir. Dolayısıyla merak etmeyin Kör bir birey olmak, sağır veya topal bir birey olmak X veya Y kromozomlarını ortadan kaldırmayacağı gibi yenilerini de eklemez birine. Cinsiyet ve cinsel kimlik kavramları engelli olma halinden bağımsızdır. Peki o halde engelliler nasıl oluyor da cinsiyetsiz bir kimliğe sahip olabiliyor ya da öyle algılanabiliyor.
Esasında bu sorunun cevabı, bizi toplumsal cinsiyet kavramına doğru sürüklüyor. Son yıllarda sıkça literatürlerde gördüğümüz ve hayat pratiklerimizde çokça ismine rastladığımız Toplumsal cinsiyet rolü, toplumların erkek ve kadın için tanımladığı, uygun gördüğü ve bana göre dayattığı roller bütünüdür. Bir yanıyla cinsel kimliğimiz, tanımlanan bu rollerin toplumsal temsilidir. Örneğin, sıradan bir kadından evinin derli toplu olması rolü beklenir. Engelli bir kadının bu tür işleri çoğu zaman yapması bile başta ailesi olmak üzere beklenmezken, evi derleme toplama meselesinde toplumsal beklenti minimalde tutulur. Engelli bir kadından Beklentiyi bu denli küçültme durumu, ortaya çıkan sıradan basit bir işin dahi yapılması, o işin yüceleştirilmesini ve taktir toplamasını sağlar.
Mesela toplumsal olarak bir kadının mutlaka çocuk doğurması beklenir. Bu kutsal eylemi beklendiği sürede yerine getirmeyen bir kadın, sessiz bir şekilde dışlanır ve toplumun pastoral saygısına maruz kalır almış olduğu bu kişisel kararından ötürü. Yasalar karşısında, tanımlanmış ve Kabul edilmiş kadın olma kimliğiyle bazı hakları bile vardır. Çocuk doğurduğunda annelik izni alır. Çünkü annelik kavramı öylesine güçlü bir kavramdır ki, bir başına kadının içinde bulunduğu rol seviyesinde basamak atlatır. Toplumun gözüyle, Hiçbir rol yoktur ki bu rolün önüne geçsin. Fakat engelli bir kadın için böyle midir?
Hamilelik haberi verildiğinde çoğunlukla tebrik ve mutlulukla karşılaşan kadınlar, bu haberi bir engelli kadından aldıklarında, ortamı tatsız bir sessizlik kaplar ve bir süre sonra kutlamalar gelir. Neden? Özellikle bu duyguyu yaşayan engelli kadın arkadaşlarımın paylaşımlarından bu deneyimden haberdarım. Örneğin 2 çocuğu olan kör bir arkadaşım, çalışma arkadaşlarından birinin ofise getirdiği bebeğini tutmak istediğinde, arkadaşının bebekle temasını kesmeden tutmasına izin verdiğini ve 30 saniye içinde de almaya çalıştığını anlattı bana ağlayarak. Sizce engelli bir anne, diğer anneye göre daha mı az hassasiyet gösterir bebeğe?
Bir kadından Her zaman şık ve bakımlı olması beklenir. Ancak bakışları üzerine çekecek kadar değil. Oysa engelli bir kadının zaten çok bakımlı olması beklenmediği için, ortalamanın üzerinde bir giyinme, makyaj yapma, çanta ve ayakkabı uyumu, kıyafet seçimi gibi somut olarak görünen hassasiyetlerinde, pek çok kadın arkadaşımızın ben bile senin kadar kendime bakamıyorum söylemiyle karşılaşması sizce ne anlama gelebilir? Bir kadın Kocasının gözünü dışarıya çevirmesine izin vermemelidir ve gerek bırakmamalıdır da. Oysa, engelli bir eşi olan adamın dışarıda gözü olması gayet normaldir ve toplum tarafından sessizce Kabul görür. Yıllar önce izlediğim bir TV programında; ünlü bir güzelin annesinin bir kaza sonucu gözlerini kaybettiğini, o dönemde 3 yaşında olan ünlü güzel kızın kutsal babasının nasıl iyi bir melek olup da kör eşini ve küçük kızını terk etmediğine dair methiyeler diziliyordu. Yani aslında beklenen şey terk etmesi ve yeni hatunlara yelken açmasıyken, bu harika adam bir zoru başarıp, eşine ve kızına sadık olmaya devam etmiş. İnanılmaz bir durummuş gibi dakikalarca kutlamalar, gelen onurlandırıcı mesajları okumalar okumalar.
Şimdi aşağıda sayacağım ve kadına dayatılmış toplumsal rollerin her biri için ise engelli kadınların çok yüksek düzeyde bir tolerasyonu vardır. Bu toplumsal rollere örnek yazıp, sizi sıkmayacağım. Bu rollerin söz gelimlerini de siz bulun isterim. Bir engelli kadını göz önüne getirerek düşünün bakalım neler bulacaksınız? Bir kadın, Bacaklarını öyle geniş geniş açıp oturmamalı. Geç vakitlerde kesinlikle sokaklarda olmamalı. Yoksa başına geleceklerden hiç kimse sorumlu olmaz. Eğer mümkünse çalışmamalı tabii ve ezkaza çalışıyorsa, kocasından yüksek para almamalı. Amaçlarına ulaşma konusunda çok ısrarcı davranıp, dik kafalılık yapmamalı ve inat etmemelidir.
Toplum nazarında Erkekler ise evlerinin direğidir. Hayatları boyunca çalışıp, Çoluk çocuklarına bakarlar. Onca yorgunluk ve zorunluluk arasında taktir edersiniz ki çapkınlık elinin kiridir onların. Eşinin, kız kardeşinin ve hatta annesinin namusundan erkek sorumludur. Korkusuzdur, yiğittir, kahramandır. Ağlamaksa ne mümkün. Her zaman çok ama çok güçlüdür. Zaman zaman sinirlidir ve yüksek anlayış beklerler. Amacına ulaşmak için koyduğu çabalar, tuttuğunu koparan olarak etiketlenir kadının tersine.
Engelli bir erkek olmak sıradan bir erkek olmaktan çok başkadır. Bu durumu eminim engelli erkekler daha güzel anlatabilir. Ama başlamışken, birazcık da yine yaşanan deneyimlerden aklımda kalanları paylaşayım isterim. Bu senaryoda engelli bir erkek evinin direği filan değildir. Hatta, kimileri için bir yolla evlendirilmiş sağlıklı eşine minnet duyan ve aralarında zorunlu olarak değiştirilmiş kadın erkek rolleri bile sevimlilikle Kabul edilir ve espri konusu bile olur. Engelli bir erkekten her zaman çok güçlü olması, ille de evini çok iyi geçindirmesi, eşini ve ailesini koruması beklenmez toplumca. Genellikle varsa etraflarında bir komşuya, bir abiye veya ablaya, bir erkek kardeşe ya da kız kardeşe emanet edilir engelli erkeğin ailesi. Yani bir şekilde çaktırmadan da olsa, belirlenmiş bir gizli el hep o evin erkeğinin üzerindedir. Bir erkek arkadaşımla sohbet ederken, âşık olduğu kızın ailesinin kendisini Kabul etmediğini, gerekçe olarak ise sen kızımızı bu halinle nasıl korursun dediklerini epeyce hayıflanarak paylaşmıştı. Yine yakın bir geçmişte ailesi kendisini Kabul etmediği için kız arkadaşıyla kaçan engelli bir erkek arkadaşım, üzerinden 10 15 gün süre geçmesine rağmen, gülerek bana kızın babasının abilerine: gidin kardeşinizi alın getirin dediğini ve. Ne de olsa engellidir henüz bir şey yapmamışlardır demesini nasıl açıklayabiliriz?
Cinsiyet rolleri zamandan zamana, toplumdan topluma farklılık gösterse de değişir. Oysa engelli bireylere bakış kadın ve erkek bağlamında tarih boyunca minicik yollar almış olsa da aşağı yukarı hep aynı kalmıştır. Engelli bireyler pek çok konudan toplum tarafından muaf tutulmuştur. Sözgelimi sınavda Şekilli sorulardan, lisedeki sportif aktivitelerden, matematikteki geometri konularından, askerlikten, evlilinkten, cinsellikten, cinsiyet vb. Topluma göre engelli bir kadın ya da erkek, kendi tanımladığı bu kutsal rollerin hiçbirini hakkıyla oynayamaz. Bir kadından beklenen detayların hiçbirini engelli bir kadın yerine getiremez ve böyle bir şey de beklenmez ondan. Ev temizliği, çocuk bakımı, yemek, ev ahalisinin tüm kıyafetlerinin düzenlenmesi, misafirlerin ağırlanması gibi pek çok önemli detaylar toplumun sağlam olarak tanımladığı kadının görevidir. Ancak engelli bir kadın bu görevleri ifa edemez.
Yukarıda saydığım durumlar, engelli bir erkek için de aynen geçerlidir. Engelli bir erkek de evini geçindiremez, eşini ve çocuklarını koruyamaz. İyi bir baba, iyi bir koca, iyi bir dayı veya amca olamaz. Buraya kadar üzerine çizdiğim kutsal kadın ve erkek rollerinin tamamına mesafeli duran kör bir kadın olarak soruyorum: bizler kadın veya erkek olarak bizlere biçilen bu rolleri her zaman ve her yerde Kabul edip, oynamak zorunda mıyız? Varsayalım ki tüm bu rolleri Kabul ediyorum. Nerden biliyorlar engelli bireyler olarak bu rolleri oynayamayacağımızı? Bütün dünyayı yalnızca sağlıklı, heteroseksüel, ideal boy, kilo, güç ve şekilde olanlara göre tasarlayan ve modelleyen sen doyumsuz insan, bizlerin ne kadar kadın ne kadar erkek, hatta ne kadar cinsiyetsiz olduğuna sen karar veremezsin. En azından ben ne olduğumun, Nasıl olduğumun, neye benzediğimin nasıl olmam gerektiğinin kararını sana bırakmayı reddediyorum.
Sevgimle, Sevdamla.