Yıl 1809, Paris’e yakın Copvrayisimli küçük bir kasabada Louis Braille adında şahane bir çocuk geliyor dünyaya. Bu çocuk Öyle bir çocuk ki hem içine doğduğu dünyayı değiştiriyor hem de kendisinden önce ya da sonra doğmuş tanımadığı insanların hayatını dönüştürüyor zamanla. Louis Epeyce de meraklı bir çocuk üstelik. Bir gün oyun oynarken at koşumları yapan, başka bir rivayete göre de ayakkabı tamircisi babasının atölyesinde, sivri bir cisim fırlayıp saplanıyor bu meraklı çocuk Louis’in sol gözüne. İşte tam 3 yaşındayken, Kaybediyor görme yetisini yılın 1812’sinde. Nerden bilebilirdi ki bu harika çocuk, bundan 10 yıl sonra yine benzer bir sivri cismin kendisine ilk noktacıkların anahtarını vereceğini ve bu noktacıkların dünyadaki tüm körlerin hayatının bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde değiştireceğini.
Dedim ya çok meraklı bir çocuk. Okuma yazma hayali kuruyor ve okula gitmek istiyor tüm akranlarıyla aynı anda. 1819 yılında, O dönemde yetenekli Çok az çocuğa verilen bir Fransız gençlik kraliyet bursuyla başlıyor okuluna. Ancak çok büyük bir heyecanla başladığı okul, tam bir hayal kırıklığı olarak geliyor bu coşkulu çocuğa. Yeni başladığı macerada, üzülerek fark ediyor ki yalnızca Latin harflerinin kabartılmasıyla yazılmış 14 kitap var okulunda. Bir kitap düşün; küçücük ama bir çocuğun taşıyamayacağı kadar ağır bir kitap. Sayfalarına yalnızca birkaç kelime sığdırılmış bir kitap. Tek tek harfleri okumaya çalışan kör çocuklar, okudukları cümlenin sonuna geldiklerinde tamamen unutuyorlardı cümlenin kendisini. Öğretmenlerine bunun Gerçek bir okuma olmadığını söylüyor ve isyan ediyor bu cesur çocuk; kabul etmiyordu bu yalancı okuma gösterişini.
1821’de, Fransız ordusunda görevli bir Yüzbaşı olan Chars Barbier isimli bir asker ziyaret ediyor okulu. Karanlıkta askerlerinin haberleşmesi için geliştirdiği nokta ve çizgilerden oluşan alfabeyi tanıtıyor birazcık kuşkulu. Yüzbaşının ürettiği bu alfabe, Napolyon tarafından zamanında reddedilmiş bir sistem aslında. Kullanışsız bulunan bu mesajlaşma sisteminde, her nokta ya da çizginin bir sese karşılık geldiği, çok kısa mesajlar için tasarlanmış bir sistem. Çocuk bu beklenmedik tanışmanın ardından; kafasında çakan şimşeklerle, başlıyor günlerini geçirmeye sistem üzerine. Çözmeye başlıyor çizgilerden ve noktalardan oluşan bu büyülü işaretlerin gizemini. Yıllar önce gözlerini kaybetmesine yol açan benzer bir aletle, kâğıda delikler açıp noktalar oluşturup yazıyor belki de hayatının ilk cümlesini.
Yıl artık 1824 idi; Çocuk ise artık çocukluğundan soyunup 15 yaşında üzerine gençliği giyindi. Uzun uğraşılarının Sonunda, yalnızca noktalardan oluşan ve her noktanın sesleri değil, ama alfabedeki harfleri temsil etmesi gerektiğine inandığı yepyeni bir sistem geliştirdi. Böylece Günümüzde körlerin kullandığı Braille alfabesinin ilk şeklini hazırlayarak bizlere armağan etti.
Alfabe yavaş yavaş 1830’lu yıllarda Kör öğrenciler arasında yaygınlaşıp onların yoğun beğenisini kazanmasına rağmen, kör olmayanlar tarafından şiddetle reddedildi. Bu alfabenin körler tarafından kullanılmasının ayrımcı bir sonuç doğuracağını ifade ediyorlardı yazıyı onaylamayanlar. Okul arkadaşlarının Braille adını verdikleri bu mucize alfabe, maalesef çocuğun kendi okulunda uzun bir süre yasaklandı. Yazıyı Kullanmaya çalışan kör öğrenciler çeşitli cezalara maruz kalıyor ve Ellerine sert cisimlerle vuruluyordu. Esasında bu anlamsız yasaklamayla, körlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesinin bir şekilde önüne geçilmiş oluyordu.
Sene oldu 1844; Braille alfabesini yasaklama çabası hiçbir işe yaramadı. Gerçek anlamda bir okuma keyfine varan kör öğrenciler, Braille alfabesinden asla vazgeçemediler. Dönemin okul yöneticisi Dr. Dufau pes etmek zorunda kaldı. Farklı bir yere taşınan körler okulunun açılış töreninde Braille alfabesini davetlilere resmi olarak ilk kez tanıttı. Katılanlardan birini sahneye çağırıp, rastgele bir kitabı seçmesini istedi. Yüksek sesle bir bölümünü okumasını söyledi. Aynı anda sahneye çağrılan bir kör öğrenciden konuğun okuduklarını Braille alfabesini kullanarak kâğıda yazmasını istedi. Sonrasında, okuma anında salonda bulunmayan bir başka kör öğrenci sahneye davet edildi; arkadaşının duyarak yazdıklarını Braille alfabesinden tek tek okuyarak salondaki misafirlere seslendirdi. Salondakiler okunanları şaşkınlık ve sessizlikle dinledi. Oysa Braille alfabesinin cesaretli ve direnen sesi, tarihin tozlu sayfaları arasından çıkarak oldu tüm körlerin nefesi.
Sevgili Louis Braille, uzun yıllar boyunca mücadele ettiği verem hastalığından hayatını kaybettiğinde, bir avuç kör dostundan başka kimsenin haberi olmadı ölümünden soğuk bir Ocak gününün 1852’sinde. Gazeteler vermediler bu değerli mucidin sonsuzluğa uzanan yolculuğunu manşetlerden. 2 yıl geçtikten sonra ölümünün üzerinden, 1854’te Braille adıyla kabul edildi bu mucize alfabe körlerin tarihinde. Dünyanın İngilizce konuşulan her yerinde Braille Alfabesinin kullanılması resmi olarak kabul edildi 1932’de.
Braille alfabesinin doğuşuyla, körler alışılmış ve geleneksel rollerinden yavaş yavaş kurtulmaya başladı. Toplumun her kademesinde bulunma ve çok çeşitli meslekleri yapma şansı yakaladı. Braille alfabesinin kullanılmaya başlanmasıyla; okul, kütüphane, gazete, kitap gibi kavramlar körler için daha işlevsel olmaya başladı. Braille alfabesi sadece basit bir yazı sistemi değil, körlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesinin yolunu açan bir özgürlük nişanı ve bir yaşam tarzıdır. Amerika’nın dünyaca tanınan Körler Federasyonu Başkanı Jernigan derki: Braille yazıyı okuyan kör bireyler, kendisini bir konser salonundaymış gibi hisseder. Kâğıt üzerinde parmaklarına dokunan harfler ve sözcükler sanki bir orkestranın enstrümanları gibidir. Tarihin cilvesi ya, 4 Ocak 1809’da dünyaya bir kış güneşi gibi doğan Louis Braille, 6 Ocak 1852’de dünyayı güneşinden mahrum bırakarak, bizlerden ayrılıyor. Fakat güneşinden dağılan ve altı noktanın farklı kombinasyonlarından kurduğu bu mucize sistemle, geçmişten geleceğe bir selam çakıyor ve aydınlatmaya devam ediyor hayatlarımızı. Saygı değer Louis Braille, körler olarak sana ne çok şey borçluyuz. Yarattığın bu evrensel yazı sistemi Bir gün Teknoloji karşısında yenilir, yok olup kaybolursa, en az herkes kadar suçluyuz. Çok büyük minnet ve saygıyla, hep güneşinle aydınlanmak umuduyla.
Sevgimle, sevdamla.