Sen bir çocuksun arkadaşım. Biliyorum ailen için çok değerlisin. Biriciksin yeğenesin. Onların tekisin ve özelisin. Sana asla bir zarar gelmesini istemezler bilirsin. Ağlayıp üzüldüğünde, hayal kırıklığına uğradığında boynunu bükersin. Her zaman bir gurur nedenisin. Vakti ve yaşın geldiğinde okula gidersin. Sevgiyle karşılanıp, alkışlanınca gülersin. Bir de benim öykümü dinler misin?
Arkadaşlarımın sevgili anneleri ve babaları, biliyor musunuz? Ben de bir çocuğum. Ailem için çok değerliyim. Biriciğim, yeganeyim. Onların tekiyim ve özeliyim. Bana asla bir zarar gelmesini istemezler bilirim. Ağlayıp üzüldüğümde, hayal kırıklığına uğradığımda, ailemin herkesiyim. Onların Sessiz gururlarının en tepesinde, suskun sözlerinin en derinindeyim. Vakti ve yaşım geldiğinde, okula gidebilecek miyim? Bilemezdim. Sevgiyle karşılanıp, alkışlanmak ise paha biçilmezdi. Bir de senin öykülerine ortak olma ve paylaşma duygusu, söze dökülemezdi.
Arkadaşım! Ben de bir çocuğum bilmelisin. Neden seninle hep çok geç karşılaşıyoruz? Neden geç kaynaştırılıyoruz? Yıllar sonra büyüdüğümüzde, Neden sen beni ilk kez görünce, sanki uzaydan gelmişim gibi bir his duyuyorum? Hiç merak ettin mi? Kaynaştırma da neymiş diyorsun şimdi. Kaynaştırma, bir farklılığı olan, ya da annenin veya babanın değimiyle bir engeli bulunan benim gibi bir çocuğun seninle aynı sınıf ortamında eğitim alabilmesi hakkıdır. Aslında benim de bir potansiyelim ve sınıfımızda seninle iş birliği yapacak çeşitli yeteneklerim var. Bunu gösterebilmem için sadece seninle çok erken yaşlarda karşılaşmamız ve tanışmamız gerekiyor. Birlikte dans edebiliriz, oyunlar oynayabiliriz, şiirler okuyabiliriz, şarkılar söyleyebiliriz, enstrüman çalabiliriz, robotlar yapabiliriz, hatta istersek birlikte dünyayı değiştirebiliriz.
Evet evet biz tüm bunları birlikte yapabiliriz. Ama biliyor musun? Annen ve baban seninle aynı sınıfta olmamızı sakıncalı bulmuşlar. Okul yönetimiyle konuşup, sınıfımızı ayırmışlar. Ben seni kötü etkiliyormuşum. Psikolojini bozuyormuşum. Sen ne düşünüyorsun arkadaşım? Ayrı sınıflardayken de birlikte hayal kurmanın bir yolunu bulabilir miyiz? Yoksa birlikte hayal kurabilmek için büyümeyi mi beklemeliyiz? Ya büyüdükçe hayaller onları zamanında kurmadığımız için bize kızmaz mı? Ne yapalım dersin arkadaşım? Varsayalım 4 yaşındayım ve okula başladım. Bir mucize oldu ve seninle aynı sınıftayım. Haydi dinle öykümü artık anlatayım tıpkı bir öğretmenin öğrencisine anlattığı gibi Tek tek sayayım. Düşünki seninle aynı sınıftayım.
Öğretmenim! Benim gibi kör bir öğrencin okul öncesi sınıfına geldiğinde, ne olur afallama. Zira senin ilk tepkin çok önemli ve diğer öğrencilerin zihnindeki ilk şemaları oluşturuyor. Lütfen öncelikle beni tüm sınıf arkadaşlarıma tanıt ve beni de onlarla tanıştır olur mu? Eğer bana izin verirsen, elimde taşıdığım küçük beyaz bastonumu da onlarla tanıştırmak isterim. Çünkü tüm okul döneminde o da benimle olacak. Sınıfta duyabileceğim bazı farklı ihtiyaçlarımı önce sen anlayıp, arkadaşlarıma bir yolunu bulup, sen anlatabilirsin öğretmenim. Mesela, bu evrendeki tüm varlıkların ve bu dünyadaki herkesin birbirinden farklı olduğunu söylemekle işe başlayabilirsin bence. Kiminiz uzun, kiminiz kısa boylu, kiminiz kumral, kiminiz sarışın, kiminiz mavi, kiminiz siyah gözlü gibi, bazı alışıldık örneklerle başlayabilirsin anlatmaya birbirimizden farkımızı. Bazen yürürken, konuşurken, düşünürken, gülerken, yemek yerken, bir şey içerken, bazen de uyurken her birimiz farklıyız diyebilirsin.
İşte bazı insanlar da sesleri, renkleri ve şekilleri algılarken, kavramaya çalışırken, farklı desteklere ihtiyaç duyarlar ve farklı biçimlerde algılar diyebilirsin. Öğretmenim, istersen artık yavaş yavaş benim kör olduğumu veya görmediğimi, arkadaşlarımın anlayabileceği en uygun dille paylaşabilirsin. Ama seçeceğin bu dil sokaktan sıkça duyabileceğimiz, herhangi bir amca veya teyzenin dilinden farklı, sana yakışır bilgece bir dil olmalı. Örneğin: arkadaşınız anne ve babasını üzdüğü için böyle olmuş gibi, içinde en ufak bir zekâ pırıltısının bile olmadığı bir cümleyi içermemeli bu dil. Benim Kör olma halimi veya göremiyor olma durumumu bir ceza materyali olarak anlatmaktan kesinlikle kaçınmalısın öğretmenim. Ancak çevremdeki her şeyi çok rahatlıkla algıladığımı, tüm sesleri, kokuları, dokuları ve tatları ayrımsadığımı, farklı yöntemler kullanarak aynı sonuçlara varabileceğimizi söyle onlara. Yürürken her zaman küçük bir beyaz baston kullanacağımı, bastonumu sağa sola doğru sürüklediğimde çıkardığı sesle bana ipucu verdiğini ve önümdeki engelleri haber verdiğini anlat. Arkadaşlarımla birlikte bastonu bahçeye çıktığımızda birlikte deneyimlememize izin ver.
Öğretmenim, sınıfta arkadaşlarımla oynayacağımız bütün oyunlara benim de eşit olarak katılmam için, erişilebilir yöntemleri birazcık araştırman gerekebilir. Fakat istersen içinde bulunduğumuz şartlarda da oyunları arkadaşlarımla birlikte oynayacağımız hale dönüştürebiliriz. Yeter ki sen de bu oyunlara benim istediğim kadar katılmamı iste. Benim sürekli aynı arkadaşımla oynamamda ısrarcı olma. Farklı arkadaşlarımla da beni eşleştir ki, sınıftaki her bir arkadaşımla temas edip, iletişim kurma şansı bulayım. Sürekli aynı oyuncakla oynamama izin verme. Bana dokundurarak, farklı oyuncakları tanıma şansı ver.
Oyunların çoğunun görsel oyunlar olduğunu biliyorum. Ama beni de tüm oyunlara katmak için göstereceğin çabayı görmek, beni özgüvenli ve öğretmeni tarafından değer gören, desteklenen bir çocuk olarak hissettirecek emin ol. Sınıfa Yeni bir oyun anlatıyorsan, önce bana elimi tutarak, dokunarak anlatmalısın ve oyunu benim üzerimde göstererek arkadaşlarımı odaklamalısın. Eğer bir oyunu kural olarak sırayla oynamak gerekiyorsa, bana sıramın geldiğini işaretle değil, seslenerek veya dokunarak hatırlatmanda bir sakınca yok.
Arkadaşlarım, öğretmenlerim, esasında kaynaştırma, herkesi aynı anda kapsamak demektir. Ancak kapsayıcılık tek taraflı bir durum değildir. Yalnızca kör bir öğrencinin aynı eğitim ortamında eğitim alması değil, gören ve görmeyen çocukların birbirlerinin farklılıklarını veya aynılıklarını kavraması ve anlaması demektir. Yani temelde iki boyutlu bir öğrenme ve öğretme süreci sağlar her iki tarafa. Biliyorum ve yürekten inanıyorum öğretmenim, Eğer arkadaşlarımla şimdiden birbirimizi tanıyıp anlarsak, yetişkin olduğumuzda birbirimizin dünyalarına ve rüyalarına ortak olup, hayatlarımızı çok daha fazla paylaşacağız. Etrafımıza önyargı duvarlarını örmeden, aynı yaşamın içinde, ayrı dümenleri tutup, ama birlikte büyüyerek uzun yolculuklara yelken açacağız. Dünyanın birbirinden farklı ve uzak diyarlarındaki tüm çocuklarının, tüm farklı seslerinin ve renklerinin bir arada olması umudu, inancıyla; Anneler, babalar, öğretmenler ve yöneticiler, lütfen bırakın bu çocuklar kendi küçük öykülerini büyük gelecekleri için, her zaman kendi hayalleriyle süsleyerek ve o hayallerle ıslanarak birlikte yazsın. Sizlere de bu ahengi izlemek kalsın.
Sevgimle, sevdamla.