Belediyeler
Yerel seçimlerde iktidarın belediyeleri kaybettiği, muhalefetin kazanmasıyla birçok dengelerin değiştiği görülüyor.
Muhalefetin belediyeleri kazanmasıyla belediyelerde inanılmaz borçlar ortaya çıktı.
Belediyeleri kazanan muhalefet yöneticileri iktidar döneminde edinilen akıl almaz devasa borçları büyük afişlerle halk görsün diye belediye binasına asıyorlar.
Belediye binalarına asılan afişler sosyal medyada yer alması sonucu öğreniyoruz ki; 22 Yıldan beri halka hizmet etmekle yükümlü olan belediyelerde ne paralar dönmüş.
Yazık!!!
Belediyelerin bu kadar borç batağında olmasından kimler sorumlu?
Kaybedilen belediyeler arasında bir tane borçsuz belediye olmaz mı?
Merkezi hükümetten bu konuda çıt yok!
Neden?
Merkezi hükümet 22 yıldan beri belediyeleri neden denetlemedi?
Biliyordu da sesini bilerek mi çıkarmadı?
Seçimlerin üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen iktidar temsilcilerinden bu konuda hala açıklama yapan yok!
Belediyelerde bu kadar borç varsa, merkezi hükümet ne kadar borçlu?
Merkezi hükümette neler olduğuna erken veya zamanında yapılacak genel seçimler sonucu öğreneceğiz.
Kayyumlar
Kürt illerinde Dem Parti daha önceki seçimlerde olduğu gibi kayyumları sildi, süpürdü.
Kürt seçmen iktidara istediğin kadar ‘Kayyum atama yap, sana oy vermiyoruz, seni tanımıyoruz’ mesajı verdi. Seçimden hemen sonra iktidar Van belediyesine yargı oyunuyla yine kayyum atamaya çalıştı. Seçimlerde Dem Parti Van’da yüzde 55 oy almasına rağmen YSK, mazbatayı yüzde 27 oy alan AKP adayına vermek istedi.
Dem Parti seçmeni sokaklara döküldü. ‘Bizim oyumuza, bizim tercihimize kayyum atayamazsın’ dedi.. Seçmen Van merkezi olmak üzere 14 ilçede tercihlerine sahip çıktı. Seçmen iktidarın girişimlerini boşa çıkardı. YSK Başkanı Van ve ilçelerde Dem Parti’nin seçimleri kazandığını ilan etmek zorunda kaldı.
İktidar bu kez Mardin ve Diyarbakır belediyelerine göz dikti, seçmen yine iktidarın hamlelerini boşa çıkardı.
İktidarın kayyum politikası çökerken, kayyumlar inanılmaz borçlarla çekip gitti.
Sadece borçlar mı?
Kayyumlar seçimleri kaybedeceklerini bildikleri için belediyelerin taşınmazlarını sattı, iş makinelerini devletin çeşitli kurumlarına, çöp kamyonları dahil hibe ettiği ortaya çıktı.
Kayyumlar giderken yüksek düzeyde borç ve içi boş belediyeler bıraktı.
Hangi iktidar olursa olsun seçmenin tercihlerini tanımıyorsa seçmende gereken yanıtı veriyor.
Medya
Öncelikle şunu belirtelim. Gazetecilikte iktidar medyası veya muhalefet medyası diye bir şey olmaz. Gazetecilik kamu yararına yani halkın çıkarları doğrultusunda mesleğini icra eder.
Gazeteci mesleğini yaparken, iktidara veya muhalefete zarar verir miyim diye düşünmez.
Örneğin, iktidarda ya da muhalefette yolsuzluk, usulsüzlük varsa bunu haber yapar. Ucu kime dokunursa dokunsun!
Gazeteciliğin ilkeleri vardır. Gazetecilik meraktır. Araştırır somut bilgilere ulaştığında haberini yapar.
Gazete sahipleri kesinlikle gazetecilik dışında başka bir yatırımı olmamalı.
Mevcut iktidar öncesi ve iktidar döneminde holdingler medya patronluğu devam ediyor. Medya sahibi holdingler kendilerine zarar veren haberleri kendi medyasında yaptırırlar mı?
Kesinlikle hayır?
İşte bu nedenle gazete sahipleri mesleğin dışında başka işlerle uğraşmamalı ki; mesleklerini özgürce yapabilsinler.
Peki, ülkemizde medya ne durumda?
Ülkedeki medyanın yüzde 95’ine iktidar hakim. Elindeki bu medya gücüyle istediği gibi gerçekleri saklıyor. Ya da istediği yalanı doğruymuş gibi yayınlıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde kendisine yakın iş adamlarına ‘Fon oluşturun medyayı satın alın’ Talimatı verdi.. İktidar medyası böyle başladı.
Sonra, Doğan Holding’e ait medya kuruluşlarını Demirören Holding’e satmasıyla iktidar medyada istediği güce ulaştı. Medya iktidarla bütünleşti diyebiliriz. Bu medya kuruluşlarında iktidarı eleştirecek bir haber göremeyiz. Ve Demirören Holding medyayı satın alırken kamu bankası olan Ziraat Bankasından kredi alarak aldı. Ziraat Bankasından alınan krediler ödenmediğinden uzun süre kamuoyunda tartışıldı. Halbuki herkes bilir ki; bankalar ödenmeyen kredilerde fazla zaman geçmeden icra işlemlerini başlatır. Bankalar vatandaşların kredi borcu ödeyemediğinde hiç vakit kaybetmez. Ama söz konusu Holding’in arkasında iktidar olunca işlemler başlamaz!
Kısaca bu medya kuruluşları ne iktidar aleyhine ne de kendi patronları aleyhine haber yapabiliyorlar.
Evrensel gazetecilik ilkelerine göre medya kuruluşlarını gazeteciler çıkarır, gazeteciler yayınlar.
Yargı
Dünyada hangi ülke olursa olsun üstünlerin hukuku yerine halkın hukuku olması gerekiyor.
Ülkemizde hukuk ne yazık ki; halkın çıkarlarını korumak yerine üstünlerin çıkarına göre dizayn ediliyor.
Ankara’nın girişinde baro başkanları coplanıyorsa burada hukuktan bahsedilemez!
İktidar mevcut anayasayı yamalı bohça yapmasına rağmen memnun olmuyor.
Bir ülkede en yüksek mahkeme anayasa mahkemesidir.
Anayasa mahkemesi anayasa hükümlerine göre karar verir.
Anayasa mahkemesinin aldığı kararlara alt mahkemeler uymak zorundadır.
Uymuyorsa durum vahimdir.
İktidar anayasa mahkemesinin verdiği kararları beğenmeyebilir, ama uymak zorundadır.
İktidarlar anayasa mahkemesinin kararlarına uymuyorsa ülkede hukuktan bahsedilemez!
Başbakanlık döneminde Erdoğan Anayasa 90. Madde ekleyerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanıyor. İmza attığı sözleşmeyi uygulamıyor. Halen 90. Madde duruyor.
Düşünün bir Başbakan kendi imzaladığı sözleşmeye uymuyor. Uluslararasında hem ülkenin hem yetkililerin itibarı yerle bir olmaz mı?
İktidar şimdi yeni anayasadan bahsediyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş mecliste temsil edilen partilerle görüşmelere başladı.
Mevcut anayasaya ve anayasa mahkemesinin kararlarına uymayan iktidar yeni anayasa yapamaz.
Yapsa dahi halkın çıkarları yerine kendi çıkarlarına yönelik bir anayasa olur.
Meclis başkanı yeni anayasa görüşmelerine başlarken, Adalet Bakanı meclise yeni yargı paketi sundu.
Bu samimiyetsizliktir.
Eğer, yeni yargı paketi meclisten geçerse hiç kimse iktidarı eleştiremez!
Eleştirdiğinde kendisini cezaevinde bulacaktır.
Anayasa evrensel hukuk kurallarına göre yapılmalı. Aksi halkın çıkarlarına değil, üstünlerin anayasası olur.
Yeni yargı paketini merak edenler için kendisi de hukukçu olan Artı TV ve Artı Gerçek Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz’un detaylı incelemesi alttaki linkte okuyabilirler.
https://artigercek.com/yazarlar/ali-duran-topuz
Yargıtay’da yarın seçim yapılacak. Görünün o ki; Başsavcıyı Erdoğan belirleyecek. Siyasilerin karıştığı seçim iktidara hizmet eder. Konuyla ilgili haberin linkini buraya bırakıyorum. Siyasiler kesinlikle yargıdaki seçimlere karışmaması lazım.
Ekonomi
Her şeyden önce şunu net biçimde ifade edelim. Erdoğan her ne kadar “Ben ekonomistim, ekonomi benden sorulur benden” dese de kesinlikle ekonomist değildir.
Ülkemizde ve dünyada ekonomistlerin kariyer yolculuğuna bakınız ve birde Erdoğan’ın kariyerine bakınız. Erdoğan’ın kariyeri ekonomistlerin hiç birinin kariyerine benzemiyor.
Araştıran herkes görecektir ki; ekonomistlikle alakası yoktur.
Evet, Mehmet Şimşek bir ekonomisttir. Hiç kimsenin buna itirazı olamaz.
Maliye ve Hazine Bakanı Şimşek aynı zamanda İngiliz vatandaşı ve İngiltere’de bir finans kuruluşunun üst düzeyde görev yapmakta iken Türkiye’ye gönülsüz gelmiş ve yeniden bakanlık koltuğuna oturmuş.
Bakanlık koltuğuna oturan Şimşek, “Vaziyet tahminimden de kötü” açıklamasını yaptı.
Dikkat edilirse Şimşek geldiği günden itibaren faizler arttı.
Ve Erdoğan’da Mehmet Şimşek’in uyguladığı politikaların arkasında olduğunu çaresizce söylemek zorumda kaldı.
Erdoğan daha önce “Nas” var derken şimdi ise “Nas”’ı ağzına almıyor.
Bu konuyu fazla uzatmadan konuyla alakalı daha önce yazdığım yazının linkini buraya aktarayım detayları o yazıda okuyabilirsiniz.
https://www.guncelkadin.com.tr/kemelerinizi-baglayiniz-turkiye-sahlaniyor-ahmet-caldiran/
Siyaset
Cumhur ittifakı genel seçimleri kazandı fakat yerel seçimleri kaybetti.
Yerel seçimleri kaybeden Cumhur ittifakında biriken sorunlar yumağı gün yüzüne çıkmaya başladı.
Ak Parti içerisinde Van çatlağı bariz biçimde görülüyor. AKP içinde muhafaza Kürtler Van’da Dem Parti’nin kazandığını belirterek yeni kayyum atanmasına sert şekilde yanıt verdi. Saraydaki danışmanlarsa AKP içindeki bu Kürtleri açıktan tehdit etmeye başladı.
AKP içerisinde bir başka grup ise MHP ile ortaklığın oy kaybettirdiğini ifade ederken yine saray danışmanları MHP ile ortaklığın devam etmesinden söz ediyorlar.
AKP seçmeni ise Rıza Sarraf, Sezgin Baran Korkmaz, Sedat Peker, Alaettin Çakıcı gibi sorunları sorgulamaya başladılar.
AKP seçmeni ayrıca enflasyonun yükselmesi, hayat pahalılığının sürekli artmasına tepki gösteriyorlar ki; seçmen yeter dedi.
Sonuç
22 Yıldan beri devleti yöneten iktidarın geldiği durum.
Hazine ve Maliye Bakanlığının açıklamasına göre 500 milyar dolar borç
Merkez Bankası açıklamasına göre 818,2 milyar zarar
Merkez Bankası Baş ekonomisti Cevdet Akbay enflasyon konusunda endişelerini dile getiriyor.
Yerel seçimlerde cumhur ittifakının kaybettiği belediyeler borç batağında
Emeklilerin zam talebine Erdoğan’ın “Kasa boş” yanıtı
Erdoğan Başbakan iken“ Yoksulluğu, Yolsuzlukları, Yasakları kaldıracağız” demişti.
Tam tersi oldu.
Yıllar önce şuan ismini hatırlamasam da okuduğum bir kitapta çok sevdiğim sözü buraya aktarayım.
Sovyetleri Birliği Başkanı Stalin kırsal kesimde Komünist Partinin konferansına katılır.
Konferansta
bölgenin yetkilisi sürekli gelecekle ilgili vaatler söz eder.
Stalin dikkatli dinler. Yetkili konuşmasını bitirince Stalin sorar hep gelecekle ilgili konuştun.
“Sen Bana Hasattan Haber Ver “ der. Yetkili sus pus.
Bu anlamda 22 yıldan beri devleti yönetenler önce “Hasattan” haber versinler bu kadar borç nasıl oldu?