KADININ DURUMU TARİH VE ZAMANLA TERS ORANTILI OLDU. ZAMAN VE MEDENİYET İLERİ AKARKEN KADIN HAKLARI SÜREKLİ GERİLEDİ…
Bir gün Cengiz Han, yanında eşi ile birlikte bir savaş öncesi komutanlarını toplar ve konuşur. Sonra komutanlarına seslenir.
“Ben Cengizhan, sizin hanınızım. (Karısını gösterir.) Bu da benim Han’ım!”
O günden sonra Türkler eşlerine hanım derler. Eşlerine hanım diye seslenen kaç erkek bu kelimenin gerçek anlamını bilmektedir…
Ve günümüze geldiğimizde,
Dünya kadınlar günüyle ilgili bir kadın gazeteci, yolda rastladığı erkeğe “ev hanımı nedir sizce?” diye sorar. Bir hayli yaşlı olan adam cevap verir:
“Parasız yatılı…”
İşte kadın…
Günümüz erkeklerinin gözünde budur.
Parasız yatılı…
Kiminin parasız yatılı dediği, Nazım Hikmet’in ise “sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen,” diye tarif ettiği kadınlar…
1857 yılında ABD’de fabrikada işçi hakları için mücadele ederken çıkan yangında yanan 129 kadın işçinin anısına Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1977 yılında, Kadınların siyasi ve sosyal bilinçlerinin gelişmesi için 8 Mart tarihinin, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak her yıl anılmasına karar verir.
Her yıl eğlencelerle kutlanır bu büyük DRAM…
ABD’de FBI ajan eğitimlerinde, ilk önce kadınları vurun, diye eğitim verilir, çünkü bir kadının azmi karşısında yenik düşer herkes.
Ekonomik sıkıntılarda ilk erkekler evi terk eder. Kadın, eve ve çocuklara bakar, direnir.
1994’lü yıllarda Balkanlarda korkunç bir soykırım yapıldı en yakın tarihimizdeki bu dramda en büyük acıyı kadınlar yaşadı, eşlerini oğullarını kaybetti, tecavüze uğradı ve öldürüldüler.
Günümüzde ise Afganistan’da Işid’in, kadınları pazarlarda satması günlerce haber oldu. Yezidi kadınların dramı sürekli basında ve ekranlardaydı.
Ve şimdi Ukrayna, basına yansıdığı kadarını biliyoruz oysa arka planda gözü dönmüş paralı askerlerin kadınlara tecavüzleri konuşulmuyor henüz.
Bu olaylar dünyanın gözü önünde yaşanıyor ve durdurulamıyor…
The New York Times gazetesinin haberine göre 21.yy da şiddet sonucu ölen kadınların sayısı, 20.yy da savaşlarda ölen erkeklerden çok daha fazla.
Peki, binlerce yıl önce Anadolu’da kadın hakları ne durumdaydı?
Kayseri’deki Kültepe’de yapılan kazılar, Anadolu’da 4 bin yıl önce kadınların bazı haklarının yazılı olarak varlığını ortaya koydu. Bulunan tabletlerde kadının evlenme, boşanma, miras ve nafaka konularındaki hakları yazıyordu.
Arkeologların verdiği bilgiye göre, MÖ 2000’lerde okuma yazma oranının yüksek olduğu Anadolu topraklarında, 23 binin üzerinde ticari anlaşma ve hukuksal belge bulundu kazılarda. Bugünkü şirketlerin muhasebe kayıtlarını aratmayacak tabletler, UNESCO dünya bellek listesi tarafından koruma altına alınmayı bekliyor.
Kültepe tabletleri arasında evlenme, boşanma, miras, nafaka ve evlat alma gibi aile içi hukukuyla alakalı belgeler de bulundu.
M.Ö. 2000’lerde Anadolu halkının evlilikleri sonlanırsa, boşanma sözleşmesi karşılıklı anlaşma esasına dayanıyor.
Tabletlerde ikinci bir eş almanın yasak olduğu, alındığı takdirde de erkeklerin para cezasına çarptırılacağı bilgisi yer alıyor.
Boşanma sonrası tarafların din veya ırk fark etmeden evlenebileceği, herhangi bir kısıtlamanın olmadığı belirtiliyor.
Evli bir çiftin boşanması durumunda, evin her ikisinin de olduğu, öldükleri zaman evlerinin çocuklarına kalacağı gibi bilgiler bulunuyor.
Bir çiftin boşanma belgesinde, erkeğin kadına ekonomik yardım sağlayacağı sözünün verilmesi, kadın erkek eşitliğinin o yıllarda da varlığını gösteriyor. Kadınların o yıllarda nafaka hakkı var.
Kadınların bu kadar ezildiği yeryüzünde hiç mi güçlü kadınlar olmadı?
Oldu elbette, mesela Tomris Han
M.Ö. 6. yüzyılda Kırım ve Orta Asya’da yaşadığı düşünülen ve bugün de Yakutlar olarak bilinen İskitler yani Sakaların, ilk ve tek kadın Türk hakanı Tomris Hatunun, dünyada bilinen ilk kadın hükümdar olduğu birçok kaynakta yazar.
Tomris, demir anlamına gelir
İskitler, Perslerle sürekli savaşmaktadır. Pers (günümüzde İran) kralı Kiros, Tomris’e karşı sefer düzenler.
İskitlerle sürekli savaşmaktan bıkan Büyük Kiros, Tomris Hatuna kendisine tabi olmasını ve kendisiyle evlenmeyi kabul ettiği takdirde Tomris Hatun ile uğraşmayacağını vaat eder.
Tomris Hatun bunun bir oyun olduğunu anlar ve teklifi ret eder. Reddedilmeye çok kızan Kral Kiros, büyük bir ordu toplayarak tekrar İskit-Saka topraklarına girer.
Savaştan önceki gece Büyük Kiros bir hile düşünüp iki ordunun arasına bir çadır kurarak içine güzel kızlar, yiyecekler, şarap koyar. Çadıra saldırı düzenleyen Tomris Hatun’un oğlu ve askerleri çadırdaki birkaç Pers askerini öldürüp eğlenceye dalar.
Bu anı bekleyen Pers askerleri, çadırı basıp Tomris Hatun’un oğlunu ve yanındakileri öldürür.
Tomris, çok sevdiği oğlunun ölümüyle yıkılır ve acıyla yemin ederek şöyle haykırırır;
“Kana susamış Kiros! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama güneşe yemin ederim ki seni kana doyuracağım!”
Ertesi gün yapılan savaşı Tomris kazanır.
Tomris Han sözünde durur ve Büyük Kiros’un kesik başını kan dolu bir fıçının içine atıp,
“Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni kanla doyuruyorum!” der.
Tomris Han’ın heykeli günümüzde Almanya’nın Saksonya eyaleti Dresden şehrindeki bir parka dikilmiştir ve heykeli kendi kültürlerine aitmiş gibi tasarlamışlardır.
Oysa bu heykelin bizim topraklarımızda olması gerekirdi.
Neden bizim topraklarımızda kadın kahramanların heykelleri her yana dikilmez?
M.Ö. 2000’lerde tamamen kadın savaşçılardan oluşan kesinliği tespit edilemediğinden şimdilik varsayım olarak kayıtlara giren Samsun bölgesinde hüküm süren savaşçı KADIN topluluk AMAZONLAR, İlyada destanında, Homeros’un yazdıklarında sürekli başarılı kadın savaşçılar olarak geçer.
Ve Kurtuluş Savaşının Kadın Kahramanları, Halide Onbaşı, Halime Çavuş, Kara Fatma, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, adı hatırlanmayan nice kadın kahramanlar…
Günümüzde ise işi hediye almaya çevirmiş, 8 Mart’ta tüm gün müzikli eğlenceli mekânlarda göbek atan diğer kadınlar…
Kadınlar ikiye ayrılır:
Mücadele ruhu taşıyan, tüm yanlış gördükleriyle savaşan bir avuç kadın,
Ve dişiliğini kendi çıkarlarına hizmet ettirmek için kullanan, hediyeler peşinde koşan, dünya yansın umurunda olmayan, kendilerini yetiştirmemiş, koca olsun da başımda dursun, para getirsin, hediyeler versin, yedirsin içirsin gezdirsin diyen diğer kadınlar…
Savaşçı kadınların yüreği, Ukrayna’da veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan zorbalıklar nedeniyle acıyla yanarken diğer kadınlar 8 Mart’ta istedikleri hediyeleri seçip akşama müzikli bir mekana rezervasyon yaptırdı bile…