Uzun zamandır dikkatimi çeken bir konu vefasızlık!
Etrafta öyle bir hızla artıyor ki sanki salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor. Hep bana hep bana fayda sağlasın ama iş sana fayda sağlamaya gelince ortadan yok ol!
Bakın etrafınıza ve bir gün iyilik yapmayı kesin, bakın bakalım kaç kişi gerçek dostunuz?
Veya sizin için bir şey yapmasını isteyin, bakın bakalım nasıl ölü numarası yapıyor, nasıl duymazdan ve görmezden geliyor sizi!
Bu sabah telefonuma gelen bir mesajla vefasızlığı ve vefasızları düşündüm.
Yıllar önce İstanbul’a taşınıyoruz, çocuklarımın da okuluna yakın bir ev arıyorum ve okullar da açılmak üzere, bir türlü ev bulamıyorum. Benimle birlikte ev arayan çok sevdiğim bir arkadaşımla harıl harıl araştırıyoruz. Bir türlü boş ev bulamadık. Okulların açılmasına birkaç gün kalmış, ev yok!
Öyle feci can sıkıntısı içindeyim ki, arkadaşımla okulun yakınında kahve içmek için mola verdik. Dalgın bir halde sohbet etmeye çalışıyorum, zihnim ise çözüm üretmeye çalışıyor. O esnada arkadaşımın telefonu çaldı. Amerika’da yaşayan ablası aradı, bir süre konuştular. Sonra bana döndü ve
“Ablamın evine kadar gitmem gerek, camlarında perde olmadığı için kiralık mı diye mesaj atanlar olmuş, telefonunu apartman görevlisinden almışlar. Perde ölçüsü alayım da boş görünmesin,” dedi.
Hayretle evin nerede olduğunu sordum, okulun tam karşında bir apartmanı gösterdi.
İnanamadım!
Gece gündüz okulun etrafında birlikte ev arıyoruz iki kadın çılgınca dolaşıyoruz, ablasının evi okulun tam karşısında ve üstelik boş!
“Orayı acil kiralamam lazım, ablana söyler misin hemen!” dediğimde vefasızlığın manifestosu olacak cevabı verdi.
“Ay şimdi ablama söyleyemem, yatırım amaçlı almıştı satacak mı kiraya mı verecek karar veremedi. Onunla bu konu yüzünden kötü olmak istemiyorum. Biz başka yer bakalım,”
Durdum, yüzüne baktım ve
“Ne kadar zor durumda olduğumu görüyorsun, bunca yıllık dostluğumuz var, sana yıllardır her türlü desteği vermişim şimdi zorda kaldığım için ablanın evini kiralamak istiyorum ve sen ablanla kötü olmaktansa benimle kötü olmayı seçiyorsun, öyle mi?”
Kendince açıklamalar yaptı, kendi haklılığını anlatmaya çalıştı ama bu kadar vefasızlık beni çok yaralamıştı. Orada öylece boş duran eve ne kadar ihtiyacım olduğunu en iyi kendisi biliyordu.
“O evin hayrını görmeyeceksiniz, darda kalan bir insana fayda sağlamayan yer kimseye hayır getirmez,” dedim ve dostluğuma son noktayı koyup ev aramaya koyuldum. O gün okula daha yakın çok güzel bir ev bulup kiralamıştım.
Bu olayın üzerinden yıllar geçmişti, ta ki bugün telefonuma gelen mesaja kadar.
O arkadaşım yazmış,
“Gözün aydın, ablam haciz nedeniyle o kiralamak istediğin evi çok ucuza satmak zorunda kaldı, o ev hayır getirmedi.”
Allah’ın adaleti işte, elinde imkân varken fayda sağlamazsan Allah’ta sana fayda sağlamaz. Müslümanım deyip de bunu unutanların Müslümanlığında şüphe duyarım daima.
Hemen cevap yazdım,
“Gözüm aydın değil, yüreğim de aydın olsun! Rabbim vefasızlığa izin vermiyor ve mutlaka cezasını kesiyor. İlahi adaletin varlığına sonsuz şükür olsun, hepimizin gözü gönlü aydın olsun.”
Her derdine koştuğum, dostum arkadaşım kardeşim bildiğim insan ben zora düşünce kılını kıpırdatmıyorsa, o ne dosttur, ne arkadaştır ne de kardeştir.
Vefasızlara vakit harcamak insanın kendi kul hakkına girer. Aklınızda bulunsun arada dostlarınızı sınayın ki öğrenin gerçekten dost mu yoksa sizden mi faydalanıyor.
Neyse ki Allah’ın adaleti var, sonsuz şükürler olsun!