Canım vatanımı yavaştan bir seçim telaşı sarmaya başladı. Gayrimenkul sektörü dahi seçime odaklanmış durumda ve beklemede. Kimse bu puslu havada yatırım yapmak istemiyor. Oysa gerçek yatırımcıların sessizce çalıştığı bir ortam oluştu ve onlar satranç tahtasında kazanma pozisyonlarını çoktan aldılar bile.
Zannediyor musunuz ki seçimlerden sonra mucizeler gerçekleşecek?
Ertesi sabah aynı hayata aynı şartlarda devam edeceğiz.
Sadece koltuklarda oturanların adları değişecek geri kalan her şey aynı devam edecek.
Siyasette sistemin aynı şekilde işlediğini çözerseniz, isimlerin ve partilerin öneminin kalmadığını fark edersiniz.
Milattan önce 427 yılında doğan Platon’un Devlet adlı kitabını okumadan siyaseti anlayamazsınız.
Dünyada üniversite düzeyindeki ilk kurumlardan biri olan Akademi’nin kurucusu Platon, felsefe ve bilim tarihine yön vermiş, Hristiyanlık ve İslam dinini de derinden etkilemiştir. İslam coğrafyasında Eflatun olarak bilinen Platon, hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte felsefe tarihinin en etkili ismidir bugün hâlâ önemini koruyan düşünceleri tartışılmaktadır.
1332 yılında Tunus’ta doğan İbn-i Haldun’un, Mukaddime adlı eserini okumadıysanız siyaset hakkında hiç konuşmamanızı öneririm. 60-70 yıllık ömrünüzde gördüklerinizle değerlendirdiğiniz siyaset, gerçeklikten çok çok uzak olacaktır.
İbn-i Haldun, “Mukaddime” adlı eserinde, “Bir devletin kuruluşunda vergiler düşük, gelirler yüksek olur. Yıkılışlarında ise vergiler fazla, gelirler az olur,” der ve devletlerin çöküşünü şöyle tarif eder;
Birinci dönem: Zafer ve kuruluş,
İkinci dönem: Otorite ve yükseliş,
Üçüncü dönem: Refah ve ümran,
Dördüncü dönem: Duraklama,
Beşinci dönem: İsraf, bozulma ve yıkılma dönemi.
Bu dönemi; sefahat, şehvet ve hırsların egemen olduğu, devletlerin yıkılmaya ve çökmeye başladığı dönemdir, diye anlatır.
Niccolò Machiavelli’nin 1513 yılında yazdığı Prens adlı kitabını da okumadan siyaseti çözemezsiniz. Bir yönetici hangi yollara başvurur, çok güzel anlatır.
Devlet yönetmek öyle zannedildiği gibi seçimlerle şekil olan bir organizma değildir. Kadim devletlerin binlerce yıl süren geleneği vardır. Bu gelenekler görünmez, sessizce kuşaktan kuşağa aktarılır ve yaşatılır bunun farkına dahi varamazsınız.
Bir devleti yönetmek için tarih bilmek gerekir, süreci bilmek gerekir, toplumsal işaretleri okumak gerekir ve o toplumsal işaretlere göre devletin devamlılığı için gerekli tedbirleri almak gerekir.
Sizler, oyumu kime vereceğim diye tartışırken her şey hazırlanmış ve planlanmıştır bile çoktan.
Amerika başkanlık seçimlerinde herkes Hillary Clinton kazanacak derken ben Trump kazanacak diyenlerdendim ve Hillary kazanmış gibi bana burun kıvıranlar Trump kazanınca şaşkınlık yaşadı. Amerika’nın devlet yapısını ve tarihini bilseydiniz ülkeyi bir kadına emanet edecek kadar cesur olmadıklarını görürdünüz ve Trump’un kazanacağını anlardınız.
Şimdi gelelim canım vatanıma; o taraf kazanırsa ülkeyi terk edeceğim, bu taraf kazanırsa intihar edeceğim triplerine hiç girmeyin. Bir kahve koyun kendinize ve seyredin. Hangi taraf kazanırsa kazansın veya hangi taraf kaybederse kaybetsin bizlere bir faydası yok!
Kazanan taraf, kendi zenginlerini ve tiranlarını yaratacak, kaybeden taraf da hırsla tekrar kazanmanın derdine düşecek.
Öyle vasat insanları öyle makamlarda gördüm ki, ne anlatayım. Eşeğini versen şuraya bağla diye onu dahi bağlayamayacak insanların altında 5-6 trilyonluk arabalar var. Alın teri değil, miras değil öyleyse o para nereden gelmiş diye sorguluyor insan. Bir süreliğine kazandığı makamların getirdiği haksız zenginlikler içindeki fani olduklarını unutan küçük tiranlar…
Biz İran olur muyuz diye korkanlara söyleyeyim; dinler, toplumlar üzerindeki etkisini dindar görünen muhafazakârların eylemleri söylemleri ve şatafatlı yaşam tarzları nedeniyle yitiriyor hızla. İran dahi özgürlük diye haykırırken biz olur muyuz hiç sanmıyorum.
Seçim sonucu ne olur diye merak ediyorsanız, İbn-i Haldun’un anlattıklarından yola çıkarak sonucun ne olacağını tahmin edebilirsiniz.
Okurlarım kehanet diyebilir, ben ise bir ayağı gelecekte bir ayağı geçmişte olan ve şu anda yaşayan biri olarak gördüğüm bir rüyayı not düşeyim buraya sadece;
Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girerse kazandığını fakat Meclis çoğunluğunu kaybettiğini, “orayı bir daha sayın, bir daha sayın!” diye talimatlar verdiğini gördüm.
2019 Belediye seçimlerinde gördüğüm rüyayı yakınlarım iyi bilir, onu da bir ara anlatırım. Çok enteresan olaylarla gelişen bir süreç yaşandı lakin hepsinin sonucunu bilmenin rahatlığıyla çok kişiyle bahse girip kazanmıştım.
Rüyamı yazmamın sebebi şu an ki zaman dilimi için değil geleceğe bir mesaj bırakmak içindir.
Atalarının emanetini teslim alıp Türkiye’yi zirveye taşıyacak olan liderin hazırlığı için rüyayı özellikle yazdım. 2030 sonrasına selam olsun!!!
Boşuna bu güzel ülkeyi terk etmeyin!
Gidenlerin hepsi geri dönmek için can atacak.
Burası Anadolu, kutsal ve kadim topraklardasınız kıymetini bilin isterim…
NOT: Bu üç kitabı gençlere mutlaka okumasını tavsiye ediniz veya hediye ediniz.
1.Platon, Devlet
2.İbn-i Haldun, Mukaddime
3.Niccolo Machiavelli, Prens