İlk insan ile ilgili yazdığım yazıya gelen eleştiriler nedeniyle tekrar yazayım dedim. Günümüzde dinle ilgili yapılan her söylem mutlaka olumsuz karşılanıp hemen karşı tepki oluşmaktadır. Siz çok başka bir şey anlatmak isterken konu çok başka bir noktaya gider. Din konusu çok hassas olduğu için bu konularda asla yazmam.
Mitoloji ile ilgili anlattığım yazımda Enki tanrı mı diye bir tepki gelince açıklayayım dedim. Sümer tabletlerinde anlatılanlara göre yazıyorum, ben uydurmuyorum kısaca. O tabletlerde anlatılan bazı sıra dışı olayları, bazı kişiler onların hayal gücü diye açıklamaya çalışsa da günümüzde o hayal gücüne yalnızca Marvel filmlere ulaşabilmiştir.
Mitolojiye göre Enki bir bilim insanıdır fakat gökyüzünden ateş saçan arabalarıyla geldiği için tanrı olarak kabul edilmiştir. Enki’nin Lübnan Baalbek bölgesinde kurduğu laboratuvarında dünya yaşamıyla ilgili deneyler yaptığı yazar. Enki tanrı ya da yaratıcı değildir, Nuh tufanında Nuh’un tufandan kurtulduğunu Enlil ile konuşurken, yaratıcının Nuh’a yardım ettiğini konuşurlar. Yani demek ki Annunakiler de bir yaratıcı kavramına inanmaktadır.
Günümüzde bilim insanları 3D yazıcılarla yapay kalp ürettiği ve yakın bir zamanda insanlara da nakledileceğinin anlatıldığı bir belgesel izlemiştim. Bu 3D kalp yapanlar yaratıcı mıdır?
Hayır,! tabi ki değildir
Onlar da Enki gibi araştırmalar yapan bilim kişileridir.
Başlıkta da yazdığım gibi Rahman ve Rahim olan Allah cümlesinde olağanüstü bilgiler vardır. En küçük nöronlara kadar yaratan ve sonsuz kâinatı kucaklayan yaratıcıyı ret etmek için insan ya geri zekâlı olmalıdır ya da şeytani boyutta kibirli olmalıdır. Muhteşem işleyen bir kâinat sistemi vardır. Gün içinde dahi bu muhteşem sistemin işleyişine çok kez şahit olurum ve başımı kaldırıp Yaratıcının varlığına şükrederim. O olmasa yeryüzündeki azgınlıkların boyutları nerelere varırdı tahmin dahi etmek istemiyorum.
Dinler, insanların Yaratıcıya dua etme yöntemlerinde farklılıklar gösterse de özünde aynı inancı taşır. Semavi dinlerin ortaya çıkışı Hz. İbrahim ile başlar ve günümüze dek devam eder. Arkeoloji, Hz. İbrahim öncesindeki inançları da kapsadığı ve anlattığı için benim yazılarım da sanki din ile ilgili bir eleştiri varmış gibi algılanmaktadır. Dinlerin, Sümer tabletlerine göre Nibiru gezegeninden gelenlerin indiği bölge olan Mezopotamya da ortaya çıkmasının nedenini hep merak etmişimdir. Bu merakımı dahi söylememin tepkiyle karşılanması semavi dinler ile çelişmektedir.
Hani hoşgörü diniydi?
Cihatçıların, aşırı dincilerin söylemleri dışında bir şey konuştuğunuzda öldürülürsünüz. Bir Müslüman kadın bile olsanız, onların Müslümanlığının dışında kaldığınız için tecavüzü öldürülmeyi hak edersiniz.
Günümüzde Afganistan’da Suriye’de İran’da Irak’ta en büyük acıyı şiddeti tacizi tecavüzü kadınlar ve çocuklar yaşıyor ve bu din adına yapılıyor. Fakat bu bölüm asla sorgulanmıyor, karşı durulmuyor, ses çıkarılmıyor. Ben bu sessizliğe çıldırırken, mitoloji yazdığımda tepki verenleri gördükçe daha da öfkeleniyorum.
Konumuz mitoloji değil, konumuz Allah’ın, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere halifesi olarak yarattığı ve ilahi emirlerini yaşama görevi verdiği insanların yaptıklarıdır.
Eyüp Sultan ve Hacı Bayram Veli türbelerine çok sık giderim. Özellikle Eyüp Sultan türbesine gün doğarken veya gecenin karanlığında çok gitmişimdir. O alanda oturmak, Yaratıcı ile zihnen kalben bağlantı kurmak en sevdiğim anlardır. Fakat Hacı Bayram Veli Türbesinin duvarının dayandığı Roma dönemine ait olan Agustus tapınağı ile neden aynı yerde olduğunun sorusunu sormazsanız bilgileriniz eksik kalır. Sorarsanız da dinsizlikle itham edilirsiniz.
Al sana çelişki!
İnsanları kendi zihinlerinize göre yargılamaktan vazgeçin artık!
Rahman ve Rahim olan Allah, yüreğinizdeki imana ve niyetinize bakar, şeklinize gösterilerinize değil…