Toplum olarak sadece günü kurtarma derdindeyiz de, hayatın devamlılığı için ertesi günlerimizi planlamak zorunda olduğumuzu neden hala kavrayamadık anlamış değilim.
Bunu nasıl öğreneceğiz?
Nasıl öğreteceğiz?
Yaklaşık üç aydır evimin önünde yapılan dere ıslahı ve park çalışmalarını izliyorum. Derdim siyaset yapmak değil, derdim dere…
Çünkü eleştireceğim belediyenin partisi farklı, hükümet partisi farklı ama sonuç aynı, hepsinde öngörü yok, hepsi aynı davranışı gösteriyor.
A partisi B partisi, C partisi hiç değişmiyor davranışları ve tarzları aynı sonuca varıyor.
Bunu fark ettiğimden beri partileri ve siyaseti umursamıyorum. Vatanım kıymetli benim için. Bu yüzden aylardır balkonumdan izlediğim olayı yazıyorum.
Bir yağmur yağdığında gürül gürül akan derenin yatağı değiştiriliyor, genişletiliyor fakat derenin ağzı toprak yığınıyla kapatılmış bir halde aylardır.
Geçti koskoca yaz ayları, geldi yağmur ayları…
Yağmur yağdığı anda gidecek yol bulamayan yağmur suları çevreye ciddi zarar verecek, onca emek ve zaman harcanan yeni dere yatağını bile bozacak.
Günlerdir aklıma takılan en basit soru; bu işi yapanlar yağmur yağdığında neler olacağını hesapladı mı?
Bunu planladı mı?
Dere yatağına beton dökülüyor, kaldırılıyor, aynı iş tekrar tekrar yapılıyor, zaman emek malzeme israfı ve sonuç geldi yağmur ayları, dere hala yolunu bulamadı.
ÖNGÖRÜ; bu kelimenin manası içselleştirilmedi bizim toplumumuzda. Hiçbir şeyi öngöremiyoruz çok şükür.
Kader kavramımız var ya, her türlü beceriksizliğimizi, başarısızlığımızı KADER kavramı için sokup sorumluluktan kaçıyoruz.
Bana şimdi bu dere taştığında, Kader ya da doğa olayı diyen olursa ağzına inşaat küreği ile vururum.
Hiçbir şeyi hesaplamadan, olasılıkları masaya koymadan, öngörüleri hazırlamadan, en kötüsüne göre plan yapmadan işe koyul, sonuç fiyasko olunca KADER!!!
Kader değil, işi yapan kişi veya kişilerin ahmaklığı, ihmalkârlığı…
Sadece ÖNGÖRÜ kavramını hayatımıza sokmadığımız için gelişemediğimizin kimse farkında değil. Dünyada 3. Sınıf ülke pozisyonundayız ki dünya tarihine yön vermiş bir milletken bu hallere düştük.
Eski Selçuklu Mimarisinde, dam altlarında kuşlar için ev yapan, kaldırımlarda hayvanlar için yağmur suları biriksin de su içsinler diye kâse şekilli taş döşeyen atalarımızdan, yağmurun yağacağını hesaplamayıp dere yatağını aheste aheste değiştiren duruma geldik.
Sonra neden ilerleyemiyoruz?
Atalarımız der ki;
Ticaret yaparken KENDİNİ,
İş yaparken TORUNUNU,
Devlet yönetirken TORUNUNUN TORUNUNU DÜŞÜNECEKSİN!!!
Geleceği düşünerek öngörülerde bulunup planımızı ona göre yaptığımızda ilerleyeceğiz.