En büyük kâbusumuz kendini tekrar hatırlattı.
Yer ayağımın altında kaymaya başlayınca 6 Şubat depremi aklıma geldi. Yardıma gittiğimizde gördüğüm manzara canlandı gözümde. O anları yaşamak öyle acı ve zor bir deneyim ki, Allah yaşatmasın bir daha vatanıma…
İstanbul’da bir deprem yaşanırsa başımıza neler geleceğini 6 şiddetindeki depremde anlamış olduk bence. Okulların tatil olması büyük şanstı, buna rağmen dakikalar içinde trafik içinden çıkılamaz hale geldi. İnsanlar şaşkınlıkla sağa sola koştururken oluşan gerilimin bir deprem esnasında nasıl büyük sorun olacağını düşünmek dahi istemiyorum.
Bir aksilik olursa diye arabaya benzin alalım dedik, herkes böyle düşünmüş olmalı ki yakıt istasyonunda araçlar birbirine girmiş, insanlar birbirine bağırıyordu.
Biz İstanbul’da depreme falan hazır değiliz bence…
O kadar büyük sorunlarla karşılaşacağız ki, hala hiçbir tedbirin alınmaması şaşırtıcı…
Bu şehirden mi vazgeçtiler yoksa bu kadar nüfustan kurtulmak için mi ciddi tedbirler alınmıyor anlamış değilim.
Nasıl bir planlamadır ki ülke nüfusunun yüzde 20’si İstanbul’da,
İhracatın yüzde 51’i İstanbul’da,
Ülkedeki sanayi işletmelerinin yüzde 30’u İstanbul’da,
Türkiye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzde 30.4’ünü İstanbul karşılamış 2023 yılında,
Böylesine önemli katkısı olan bir şehri depremde kaybedersek ülkemin hali ne olacak bilen var mı?
İnsanlarımızın kaybının yanı sıra büyük maddi ve ekonomik kaybı kaldırabilecek durumda mıyız?
Bu soruların cevabını bilen var mı merak ediyorum.
İstanbul’u depreme hazırlayamadık, bari deprem sonrasına hazırlayalım!
İstanbul onlarca artçılarla sürekli sallandığı için ailem hemen İstanbul’dan ayrılmamız için baskı yapmaya başladı, Silivri Çatalca Arnavutköy gibi bölgelerin köylerinde küçük de olsa tek katlı ahşap veya çelik bir evimiz olsaydı bu süreci orada geçirirdik, diye düşündüm.
Acilen tarlalara yüzde 5 oranında imar izni verilmeli, insanlar tarlalarına deprem hazırlığı olarak konteyner evlerini koyabilmeli, İstanbul ve çevresindeki tarlalar deprem riskine karşı farklı statüde değerlendirilmelidir.
Bu bölgelerde düşük bütçelerle alınabilecek küçük tek katlı bungalov evlerin yapılması teşvik edilmelidir. İnsanlar sokakta parklarda çadırlarını kurup yaşamaya başladılar kaç gündür, bu tarz evler olsa bütçelerimizi zorlayıp alacağız ve acil bir durumda oraya geçebileceğiz.
İstanbul’un Avrupa ve Asya yakasına bu tarz yerler yapılmalı, bir tahliye esnasında evi olan evine geçebilir ya da artçı depremlerden korkanlar bu süreci oralarda geçirebilir.
Pazar yerlerinin altına otopark alanları yapılmalı, acil durumlarda toplanma noktaları olarak hazırlanmalı ve buralara seyyar mutfaklar, WC’ler yapılmalı, gıda ve yardım dağıtımı yapabilecek duruma getirilmeli, tüm halk bu acil durum yerleriyle ilgili bilgilendirilmelidir.
Deprem olduğunda gıda dağıtımı hangi noktalardan yapılacak bilmiyoruz, nereye gidip yardım isteyeceğimizi bilmiyoruz. Yalnızca toplanma alanları diye birkaç nokta işaretlenmiş oralarda da hiçbir hazırlık yok!
Kuzey Marmara yoluna entegre yollar geliştirilmeli, E5 ve TEM otoyolu sirkülasyonu ve deprem sonrası oluşacak kaos için yeterli değil!
Helikopter pist alanlarının sayısı artırılmalı, havadan güçlü destek gerekecek, birçok noktaya karadan ulaşım mümkün olmayacak.
Denize kıyısı olan yerlere acil eylem gemileri planlanmalı, tahliye ve barınma için denizden de yardım yapılması gerekecek.
Halkımıza deprem anı ve sonrası ile ilgili eğitimler hem fiziksel hem de televizyon yayınlarıyla sürekli verilmeli, bu korkutma değil insanların farkındalık kazanması için gereklidir.
Binaların güçlendirilmesi, kentsel dönüşümler sürekli konuşuluyor lakin ciddi anlamda şehri kurtaracak çalışmalar yok, bu nedenle deprem sonrasına da hazır olmalıyız.
Yöneticisi, çalışanı, müteahhitleri, planlamaları yapanlar ve tüm halk olarak biz bu şehre çok ihanet ettik. Plansız bir şehrin kaosu, şimdi hepimizi birden yok edecek ve İstanbul’da bir deprem yaşanırsa Türkiye çok büyük zarar görecek.
6 şiddetindeki bir depremde dahi bu kadar bocalıyorsak daha büyüğünde ne yapacağız bilemiyorum. İşimiz Allah’a kaldı sanırım.
Allah ülkemizi korusun!
Binlerce yıldır devletlere başkentlik yapmış olan bu kadim şehir, kendisine ihanet edenlerden intikam alacak elbette ve bunu da 23 Nisan gibi milli bir bayramda bize hatırlatmış olması herkese göre tesadüf bana göre manidar bir zamanlama, sanki bir uyarı…
Tüm uyarıları ve hızla yaklaşmakta olan felaketi ciddiye almalıyız artık!