Bu aralar çevreme bakıp çok sık sorduğum sorudur bu;
Karşımda ki canlı, insan görünümlü fakat içindeki insan olabilmiş mi yoksa hala amigdalanın kontrolündeki insan görünümlü hayvan mı?
Amigdala, badem şeklinde bir yapıdadır ve beynimizin arka orta kısmında yer alan, kişinin korku, kaygı, öfke ve endişe gibi duygu alanlarını yöneten beyindeki bölgedir. Ana duygumuz olan korkuya karşı hayatta kalma içgüdüsünü çalıştırır. Amigdala görünen ve duyulan şeyleri işleyerek neyin tehlikeli olduğunu algılamaya çalışır. Aynı zamanda çoğalma üreme haz gibi duygularımız da amigdalanın kontrolündedir.
Amigdala’nın kontrolündeki canlılar, hayatta kalma içgüdüsüyle saldırgan öfkeli olur ve hayatta kalmaya çalışır. İşte bu noktada amigdalanın kontrolündeki tüm canlılar hayvan sınıfına girer.
Ve bu noktada biz insanların insanlık mücadelesi başlar. Düşüncelerimizle zekâmızla mantığımızla Allah’ın halifesi olma bilinciyle amigdalayı kontrol altına alabildiğimizde İNSAN OLURUZ.
Hazlarımızı nefsimizi korkularımızı öfkemizi zeka mantık ve vicdan karışımıyla oluşan bilincimizle kontrol altında tuttuğumuzda ilkel dürtü olan AMİGDALA’yı yeneriz ve hayvanlıktan insanlığa geçiş yaparız.
Son yıllarda popüler bir söylemle insanlar amigdalanın kontrolüne teslim edildi.
YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT!
Yürek yani kalplerimiz; arzularımızı isteklerimizi hazlarımız amigdala ile birlikte çalışarak süsler ve cazip hale getirir. Yüreğinin götürdüğü yere gitmek için yola çıkanların ilerleyen süreçlerde yaşadığı pişmanlık bu durumun ilkel bir dürtü olmasının bilinçaltına verdiği kaygıdan kaynaklanır.
Bilinç daima kazanır! Bilinç amigdalayı daima kontrol altına alır ve amigdala ile girdiği savaşı kazanmasına ve canlının İNSAN OLMASINA yardım eder.
Yüreğimizdeki vicdanın da temeli bilince dayanır.
Kutsal kitaplar ve dinler, yüzlerce yıldır iyi insan olmayı öğütleyerek cenneti vadetmiştir, kötü insan olunca da cehennemle cezalandırılacağını söyleyip korku pompalayarak amigdalanın kontrolündeki insanları birbirlerine zarar vermeyecekleri sınırlar içinde tutmaya çalışmış fakat tam anlamıyla başarılı olamamıştır.
Asya’dan Ortadoğu’dan göç edenlerin gözlerine bakın, hepsi amigdalanın kontrolündeki canlılardır. Tek amaçları amigdalanın talimatlarıyla hayatta kalabilmektir. Bunun için etrafa saldırırlar, hazları için tecavüz ederler, yemek bulmak için hırsızlık yaparlar, insan öldürürler.
Amigdalayı alt etmiş medeniyet oluşturmuş bilinçli insanlardaki özellikleri göremeyiz bu gruplarda.
Amigdalanın kontrolündeki bu insan görünümlü canlıları çok yakında robotlar ve katı kuralların uygulandığı yazılımlar ve cezalarla kontrol altına alacaklardır.
Bu yüzden tüm insanlığa mesajımdır;
AMİGDALANIZIN yap dediği hazları, nefretleri, öfkeleri, şehvetleri, yüreğinizin sizi götüreceği yerleri, insan olmak istiyorsanız daima akıl süzgecinden geçirin ve bilinçli bir halde şu soruları sorun kendinize;
Sizin için doğru bir karar mı?
Çevreniz için doğru bir karar mı?
Güzel bir yaşam için oluşturulmuş ahlaki değerlere uygun mu?
Geleceğinizi olumsuz yönde etkiler mi?
Size ne kazandırır ne kaybettirir?
Amigdalayı alt etmek öyle kolay değildir. Çok güçlüdür. Mantığınız beyniniz ve zeka süzgeciniz çok daha güçlü olduğunda amigdalanıza yani ilkel dürtülerinize yenilmezsiniz. Dünyanın en zeki insanı dahi olsanız amigdalaya yenilirsiniz. En bilinçli insan olmalıyız ki amigdalaya yenilmeyelim.
Amigdalanın yönettiği insanların felsefesi;
Pişman olsam da denemekte fayda var,
Ne kaybederim ki,
Aklımda kalacağına yapayım bari,
1 Kere geldik dünya, bir daha gelemeyeceğimize göre isteklerimizi yapalım,
Yüreğimin götürdüğü yere gideyim,
Mahalle baskısı umurumda değil,
Elalem ne derse desin benim isteklerim önemli,
Felsefe yaptığınızı zannederken ilkel dürtülerinize hizmet edersiniz. O elalem ve o toplum baskısı denilen kavramlar, yüzlerce yıllık insani davranışlardan imbiklenmiş kişileri hizaya sokan kalıplardır oysa…
Önümüzdeki yüzyıl, amigdalanın kontrolündeki ilkel dürtülü insanlarla amigdalalarını kontrol altına almış bilinçli insanların mücadelelerine şahit olacak.
Antik Sümer tabletlerinde şöyle bir anlatım geçer binlerce yıl öncesinde;
“Kader, yaşam yolculuğunda daima insanlar çıkarır karşına!”
“Bu kişilerin ışıkları ya da karanlıkları senin tekneni doğru yüzdürmen için pusuladır sana!”
Işık; insanlığa topluma kişiye hizmet eder ve bilinç gerektirir.
Karanlık; kendisine hizmet ettirir ve ilkel dürtüler hazlar şehvetler öfkeler yeterlidir.
Şimdi seçiminizi yapın;
ERDEMLİ İNSAN MI OLMAK İSTİYORSUNUZ?
İNSAN HAYVAN MI?