Kadim öğretiler zamanı akan bir nehre benzetirler. Zaman hızla akan bir nehirdir ve aynı zamanda ya da suda asla iki kez bulunamazsın. Akıp gitmiştir çünkü…
Hızla akıp geçen bu zamanda kalıcı iz bırakmak ve zamana direnmek herkese kısmet olmaz. Zamanın hızı karşısında tüm izler yavaş yavaş silinir, unutulur, yok olur.
Sirklerde yaşayan fillerin öyküsünü bilir misiniz?
Doğanın o heybetli hayvanları nasıl olur da bir sirkte her söyleneni yapar hale gelmiştir?
O güçlü kuvvetli heybetli canlıların sirk hayvanı olmaları oldukça hüzünlü ve düşündürücü bir süreci kapsar.
Fil, henüz yavru iken ayağından zincirle bahçede bir ağaca bağlanır. Yavru fil her kaçmaya teşebbüs ettiğinde ayağındaki zincirin dikenleri etine batar ve canı yanar. Yavru fil bir süre sonra büyüyüp o heybetli haline ulaşmadan önce ayağında ki zincir çıkarılır ama fil kaçmaya teşebbüs etmez.
Ayağından çıkarılan zincirler artık o filin zihnindedir.
Zihnindeki zincirler yüzünden kaçıp doğal ortamına gitme fikrini unutmuştur.
İnsanlar da böyledir. Yaşadıkları ortamın kalıpları tüm insanların zihinlerini bir zincir gibi bağlamıştır.
Hayata iz bırakan insanlar ise bu zihin zincirlerini koparmış ve hızla akan zamana kalıcı bir iz bırakmışlardır.
Amerikalıların ünlü bir sözü vardır; Güney Amerika’da bir kelebek kanat çırparsa Kuzey Amerika’da kasırgaya neden olur.
Hayata iz bırakmayı en iyi anlatan sözler bunlardır bence.
İnsan bulunduğu ortamda küçücük bir değişim yaparsa eğer, o küçücük gibi görünen farklılık ya da değişim dalgalar halinde birçok insanın hayatında fırtınalara ve güzel gelişmelere sebep olabilir.
Bir insan hayatının üzerinde yapılacak olan en ufacık bir etki, iyilik söz ya da öğüt başka bir hayat üzerinde çok büyük değişimlere sebep olabilir. O başka hayatlar da bir kelebek kanadının yaratacağı fırtına gibi birçok yaşamlara etki edebilir.
Hepimiz yolcuyuz bu hayatta, bu yolculuğumuz çetin ve yol uzun, belki de tahminimizden kısa kim bilebilir ki.
Bu yaşam yolculuğunda benim hayatımda iz bırakanlar olduğu gibi ben de başka hayatlar üzerinde olumlu bir iz bırakmak için çabalıyorum.
Belki büyük işler başarıp tarihe adımı altın harflerle yazdıramayacağım fakat isimsiz kahramanların yaptığı gibi bireyler ya da topluluklar üzerinde hayatlarını olumlu etkileyecek küçük başarılarım olacağına inanıyorum.
Mark Twain, “her insan meyvesiyle tanınır,” der.
Bir Özbek Atasözü de, “bir adam köprü kurar, üzerinden bin adam geçer,” der.
Yaptıklarım, çabalarım birçok insana köprü olacak ve o köprü insanları daha büyük hedeflere ulaştıracaktır.
İnsan için iki seçenek vardır; ya hiçbir şey yapmadan bu dünyadan geçer gidersin ya da bir şeyler yapar, birilerine ışık olur, yine bu dünyadan geçer gidersin.
Seçim sizindir…