Değişik zamanlardan geçiyoruz.
Her gün hiç aklımıza gelmeyen yöntemlerle kandırıldığımızı öğreniyoruz.
İnsan insanla sınanıyor.
Güven duygumuz ağır hasarlı, adalete doğrunun kazanacağına olan inancımız ise yaralı…
Şu yeryüzünde hepimiz görevlerimizi en iyi şekilde yapmaya çalışsaydık hayat çok daha kolay ve güzel olacaktı.
Anne anneliğinin, baba babalığının, eş eşliğinin, evlat evlatlığının, sevgili sevgililiğinin, patron patronluğunun getirdiği yükümlülükleri yerine getirseydi ortada hiç sorun kalmazdı.
Yeryüzündeki tekâmül sınavımız da bu değil miydi zaten!
Bir görevini yapmayan mutlaka denk gelecekti ki yaşamımızda karşımıza, sorumluluklarını yapmanın ne demek olduğunu anlamalıydık.
Başkalarının başına gelen olayları dinlerken “ben şöyle yaparım,” “sen böyle yapsaydın,” diyenler aynısı başına gelince veryansın ediyor!
Oysa bilmiyor ki verdiği öğütleri kendi yaşamına uygulayıp uygulamayacağını görmesi için yaşatıyor Yaradan!
Başkalarına “onurlu dik dur” derken kendileri aynı hikâyeyi yaşayınca onursuzluğun dibine vuruyor.
İnsanlar, size karşı yapması gerektiği görevlerini size hediyeymiş ödülmüş gibi sunuyor, sizin malınızı size hediye ederek bir de bonus kazanıyor kandırdığı kişinin gözünde…
Ve her bu tarz olayları görünce aklıma şu hikâye geliyor:
Zamanın birinde tek oğluyla yaşayan fakir bir ihtiyar varmış. Köyün acımasız sadist köy ağası, fakir ihtiyarı, çiftliğinde kuş sütü eksik akşam yemeğine çağırmış. Eve yiyecek getiren oğlu günlerdir eve gelmeyen ihtiyar, açlıktan bitkin haldeyken gelen bu teklife sevinçle koşmuş. Masaya oturmuş, etler, yemekler meyveler karnını doyurmuş. Evine gitmek için köyün ağasına teşekkür etmiş, ağa kahkahalarla bir hediye vereceğini söylemiş, köşede duran çantayı almasını ve eve gidince içine bakmasını öğütlemiş. İhtiyar sevinç içinde evine varır varmaz çantayı açmış.
Oğlunun kellesini görünce oracıkta ölmüş.
Yemekte yediği et oğlunun eti, aldığı hediye oğlunun kellesi…
Şimdi bu köy ağası, oğlunun etini yedirdiğini gizlese, karnı doyan ihtiyarın sevinçle ettiği dualar, köy ağasına fayda mı sağlayacaktı?
Etrafınıza iyi bakın, kim sizin için yapması gerekenleri size jest yapmış gibi yutturdu?
Hayat, küçücük beyinlerinizle yaptığınız üçkâğıtçılıkla dönmüyor, sistem çok başka işliyor.
O niyetler var ya o niyetler, işte onlar tartılıyor ve size ya sevap ya ceza olarak yazılıyor.
Hele günümüzde her şey çok daha hızlı yansıyor hayatlarımıza, yaptığımız iyilik de hainlik de…
Yapmayın!
Allah’ın, halifelerine olan güvenini sarsmayın!
Lut kavminin sonuna yaklaşmak üzere bu gidişle insanlık!