Bayramlar eski tadını yitirdi diye konuşmaya başladık yine, bayram geldi çünkü ve ekonomik krizler, ülkemin yaşadığı birçok üzücü olay hayatın tadını yok ettiği için sanıyoruz ki sadece bayramların tadı yok!
Oysa şu aralar, dünyanın hiç tadı tuzu yok!
Ve yaşamlarımızı bu hale yine bizler getirdik, şimdi düzeltmeye gücümüz yetmiyor.
İnsan gelişen bir varlıktır lakin herkes gelişir mi, günümüzde bu soruyu çok sorar oldum ve anladım ki üç tür insan var;
İleriye doğru gelişen insan,
Gelişimini tersine yaparak gerileyen insan,
Gelişime kapalı insan,
Uzun uzun yaptığım gözlemler sonucunda öğrendim ki, zirveye çıkana kadar susmak, göze batmamak gerekiyor. Eğer birileri için tehlikeli olduğuna karar verilirse, başına nelerin geleceği belirsiz…
Bu hale geldik sonunda…
Hayat bana öğretti ki, insanların sözlerine değil yaptıklarına bakmalıyız.
İnsanların yaşamlarına bakmalıyız, beden dillerini dinlemeliyiz. Çünkü, o kadar profesyonel yalan söyleyip gerçekte farklı olabiliyor ki, gerçekler ortaya çıktığında, söyledikleri yalanları sahtekarlıkları sindirmek kabullenmek zaman alıyor.
Hayat bana öğretti ki, doğru sandığımız birçok insanın büyük yanlışlarını nasıl ustalıkla gizlediklerini göremiyoruz.
Toplum karşısında imajları çok iyi noktalarda olan birçok kariyer koltuk makam mevki sahibi kişilerin sefil ve zavallı yaratıklar olduklarını öğrenmek derinden sarsıyor.
İnanmak istediklerimiz değil, gerçeği görmemiz gerektiğini öğrenemiyoruz bir türlü…
Ve hayat insanlara fazla anlam yüklemememiz gerektiğini de öğretti. Şu son olaylarda sessizliği tercih etmemin nedeni de hayatın öğrettikleriydi.
Daima erken konuşanlardan oldum, erkenden uyarılarımı yaptım, anlattım. Vaktinden önce konuşunca insanların alaycı üslubuyla karşılaştım ama dediklerim yaşanınca da ilk ben arandım.
Bana da anlam yüklemeyin elbette, insanız sonuçta, insan beşer, kuldur şaşabilir.
İnsanların yaptığı bir iki küçük hata telafi edilebilir de büyük yanlışlar asla telafi edilmemelidir.
Anlatmak istediğim çok şeyler olmasına rağmen bu kargaşada anlaşılamayacağı için susmak en güzeli…
Hayat vaktinde susmayı, vaktinde konuşmayı da öğretti ARTIK!
Canım vatanımın şu kargaşa içindeki gündeminden ve yaşanılanlardan bir ay önce olacakları rüyamda görmüştüm ve yakın çevreme de anlatmıştım. Bu nedenle gündeme dair fazla bir şey yazmayacağım.
Atatürk’ü de gördüm bu yıl birkaç kez rüyamda, önce bana ne anlatmaya çalışıyor bu rüyalar diye düşünürken, günümüzde yaşananlar ne anlatmaya çalıştığını açıklar nitelikte oldu.
Atatürk’le özdeşleşen bir partinin durumu ortada, neresini yazayım?
Adalet desen terazisinin ayarını bozdular, onun neresini anlatayım?
Birkaç soru sormak istiyorum yalnızca, son günlerde yaşananları, henüz yaşanmadan önce bazı insanların rüyasında görmesinin nedeni nedir?
Ben ve benim gibi bazı insanlara olacakları rüyada gösteren kimdir?
Neden erkenden göstermiştir?
Bu sorulara cevap verebildiğinizde gerçeği fark edebilirsiniz.
Bu sorulara cevap veremediğiniz sürece anlatacak bir şey yok…
Anadolu, kadim topraklardır ve sahipsiz değildir. Siz sahiplerini hükümetler sanırsınız, insanlar dersiniz lakin ben, bilemediğimiz boyutlardaki varlıklar derim susarım.
Yılanların, başkasını ısıracaklarını düşünerek başlarını okşuyorsanız yanılırsınız!
Doğrudan, adaletten, dürüstlükten ayrılmadan, kaşımız ayrı, gözümüz ayrı oynamadan yaşamalıyız ve bu şekilde yaşayanların yanında durmalıyız.
Bu nedenle insanların ne anlattıklarına değil, ne yaptıklarına bakın ve yılanların başlarını başkasını ısıracak diye keyifle okşamayın!
O başını okşadığınız yılan gün gelir başını okşayan eli de ısırır, yılanın fıtratıdır.
İnsan olabilmeyi başarmış tüm güzel ruhların bayramını yürekten kutlarım, sevgiler…