Dünya tarihinde bir ilki yaşıyoruz yaklaşık bir senedir. Evlerin içinde, dışında maskesiz ya da maskeli zor nefeslerimizle sıkça tekrar etiiğimiz bir cümle var. “ Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”.
Bu zorlu dönemin yarattığı ekonomik ve de en önemlisi psikolojik hasarların sonuçlarıyla tabi ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Her şeyin sadece ve sadece kendi gücü ve kararlarına bağlı olduğuna inanan insanoğlu ilk defa yanıldığını anladı. Evet hiç bir gücümüz yokmuş meğerse tek gücümüz kendimizi besleyip, uyuyup uyanıp, gelecekteki umuda bağlanıp, yaşadığımıza, hayatta kaldığımıza sevinmek.
Ve beklemek.
Kuşkusuz bu dönemi en zor geçirenler çocuklar, 65 yaş ve üstü olanlar.
Online eğitimle o güzel zamanlarının çoğunu beyaz ışıklı ekran önünde geçiren ve iki kelime daha fazla öğrenmek çabasında olan çocuklar ve tabi ki onlara nasıl daha fazla yararlı oluruz çabasıyla çırpınan öğretmenler. İşleri çocuklardan kolay değil.
O çocuklar ki, ölüm kavramını, yakınlarını kaybetme korkusunu zamanından çok önce yaşamak zorunda kalmışlar. “ nasılsa öleceğiz, bu kadar ders çalışmaya ne gerek var, oyun oynayalım eğlenelim” diyen bir çocuğun karşısındaki anne babanın nasıl bir cevap bulacağı gerçekten ciddi, travmatik bir sorun. Çocukların yaşadığı bu durum tüm dünyanın sorunu. Umarım kaybettiklerini en kısa zamanda geri verecek bir sistemin oluşması için kafa yorar eğitimle ilgili sorumlular.
Ölüme ne kadar yakın olduklarını her durumda, tekrar tekrar ve her an hatırlatılan “yaşlılar” gurubunun maruz kaldığı ötekileştirme ve bence insanlık dışı uygulamalar üzgünüm sadece bizim ülkemize ait.
Bu arada bir istatistikten de söz etmeden geçemeyeceğim. 60-70 yaş insan birikiminin tepe noktasıdır. Nobel ödülünün kazananların yaş ortalaması 62 dir. Dünyanın en büyük yüz şirketini yönetenlerin yaş ortalaması 63 dür. Ayrıca ülkemizdeki siyasi parti liderlerinin yaş ortalaması, geçmişten bu yana 65-70 dir.
Nedense politikacılar hiç emekli olmazlar benim güzel ülkemde.
Sözün kısası bilim, ekonomi, ededbiyat ve de politika “yaşlıların” elinde.
Akla gelen sorular; Dünyada sadece biz mi bu konuda duyarlıyız. Dünyanın neden herhangi bir ülkesinde böyle bir uygulama yok?
Tam da bu nedenle, 65 ve üstü yaşı olan insanları “yapay” bir korumayla evlere kapatmak, seyahat özgürlüklerini ellerinden almak nasıl bir uygulamadır ki pandemi travmasını yaratan bu virüsün yaş tanımadığı, adeta programlanmış bir gen tarayıcı gibi kimi nerede ve nasıl ödüreceği bilim tarafından açıklanamaz bir durumdayken, bu uygulamanın nedeninin ne olabileceğini düşünmekten kendimi alamıyorum.
Yanılmıyorsam sayın Ataol Behramoğlu bu konuyla ilgili bir dava da açmıştır haklı olarak. Keşke bu davalar fazlalaşsaydı. Ama her şeyde olduğu gibi tepkisiz ve ittatkar kalmayı tercih eden bir yapımız olduğundan şaşırmak gereksiz.
İnsanın, tüm hastalıklara karşı bağışıklığını düşüren en önemli nedenlerinden birinin moral ve yaşama sevincinin yok olması olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.(kronik hastalığı olanları tabi ki dışında tutuyorum)
O zaman bu haksız ve insanlık dışı uygulamanın kime neye yararı olabilir?
Diye sorduğumda söyle bir cevapla karşılaşıyorum kafamın içinde.
Ekonomi.
Devlete neredeyse ortalama 30-35 sene pirimini ödemiş ve emekli olmuş “yaşlılar”ın artık ekonomiye bir katkıları kalmamıştır.
Hasta olmaları durumu, ekonomiye hizmet sunan kesimden daha fazla zarardır bütçeye. Hemen ölseler sorun yok.
Aslında çocukların da durumu onlardan farklı değildir bu açıdan bakıldığında.
O yüzden tasarruf onları evde tutmak, sadece açlık sınırındaki maaşlarını vermenin dışında artı bir harcama yapmaktan kurtulmak.
Biraz septik bir cevap görünebilir bu yorum ama ben yetişkin aklımla başka bir neden bulamıyorum bu koyu “ötekileştirme”durumuna.
Kısıtlayıcı uygulamaların kesin bir koruma mantığıyla yapılmadığına eminim çünkü ölüm istatistiklerine bakıldığında kronik hastalığı olan yaşlıların dışında oran her yaş için aynıdır.
Aslında bir çok şeyin açıklaması artık yok kafamda örneğin bu virüs yarasadan mı yoksa labrotuvardan mı çıkmış?
Bu kadar hızlı Dünyanın en ücra köşesine nasıl yayıldı?
Dünyada olabilecek önemli değişiklikler pandeminin sonuçları mı? Yoksa pandemi bu uygulamaların hayata geçmesi için bir araç mı?
Gerçekten bilmiyorum
Türlü yorumlar var sosyal medyada. Ama benim bir şeye inanmam için yorumlara değil bilimsel açıklamalara ihtiyacım var.
Eğer bu konuda düşündüyseniz ve başka cevaplarınız varsa lütfen beni de aydınlatın.
Buna gerçekten ihtiyacımız var.
Ya da yaşayıp bakalım neler göreceğiz.