Meslek seçiminiz kişiliğinize uygun mu?
Meslek seçimi ve kariyer danışmanlığı, gencin seçimlerini daha akıllıca ve kişiliğine uygun bir şekilde yapmasının yollarını araştıran bir disiplindir ve meslek tercihi yaparken, hem ebeveynlerin hem gençlerin özellikle dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır. Öncellikle gencin kendini tanıma yolculuğunda bir kapıdan geçmesi, kendisine dönerek hangi potansiyellere ve kişilik özelliklerine sahip olduğunu anlama gayretinde olması gerekir; yani kariyer yolculuğunda kendisine “açıl susam açıl, yeterliliklerim, potansiyellerim ortalığa saçıl!” diyerek ve merakla kişiliğine ve sahip olduğu yetkinliklere eğilmelidir.
Yüzlerce meslek var dünyada. Bunlara adını ve işlevini bilmediğimiz niceleri eklenmekte. Eskiden bir mesleği olurdu insanın, aynı işyerinde emekli bile olunabilirdi. Araştırmaların gençlerin gelecekte ortalama beş yılda bir iş değiştireceklerini, meslek değiştirme oranlarının ise yükseldiğini bildirdiğini vurgulayan Uzman Psikolog ve Kahve Kokulu Defter romanının yazarı Arzu Yıldırım, “Peki, şimdi ne olacak gençlerimize? Bir diploma yetmiyor iş bulmaya. Kaçıp gitmek de çözüm değil. Dönüp dolaşıp döneceğiz yine kürkçü dükkânına. Döndüğümüz kürkçü dükkânı, hangi mesleği seçersek seçelim, hangi işi yaparsak yapalım yine kendi yaşamımız, kişiliğimiz, yeterlilik ve yetkinliklerimiz. O sebepten biraz tilki gibi kurnaz olmak lazım belki de” diyor.
Kendini tanımanın önemi
“Biz kimiz? Ne istemekteyiz?” sorularına gerçekçi bir cevabımız yoksa çevre tarafından her an yanlış yönlendirilebiliriz uyarısında bulunan Uzman Psikolog ve Kahve Kokulu Defter romanının yazarı Arzu Yıldırım, bu nedenle gencin, doğru seçimler yapabilmesi için önce kendini tanımasının önemine ve bu kendini tanıma yolculuğunun ebeveynleri tarafından da desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor: “Bazen anne babalar, kendi hayat yollarında sahip olamadıkları meslekleri ve iş hayallerini çocuklarından bekleme hatasına düşmekteler. Ebeveynler, kendi yollarını çizmekte olan çocuklarıyla kendi yollarını ayırabilmeliler.
Zaman, para, emek, seçenekleri daraltmak ve nokta atışı yapmak artık her zamankinden daha önemli. Popüler meslekler, kuzenlerin meslekleri, falancanın falanca meslekten kazandıkları… derken bir baltaya sap olmak günden güne güçleşti.”
İyi olunan alanı seçmek
Uzman Psikolog ve Kahve Kokulu Defter romanının yazarı Arzu Yıldırım gençlerin yollarını sağlamlaştırabilmeleri için bilimin kendilerine sunduğu olanaklardan da yararlanmaları, mesleki yönelim envanterlerine başvurmaları gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Genç önce “güçlü yönleri, sınırlı kullandığı özellikleri ve potansiyel risklerinin” neler olduğunu keşfetmeye çalışmalıdır. Yaptığı bu bireysel analiz sonucunda güçlü yönlerine karşılık gelebilecek mesleklere yönelmesi, onu hem daha başarılı hem de daha mutlu kılar. Yani neyde iyiysek o alanda daha iyileşebiliriz. Potansiyelimizin yeterli olmadığı alanlara yatırım yapmak, bizi enerji, emek, para ve zaman kaybına uğratabilir. Üstelik bunu göze alsak bile mesleğin ve piyasanın beklediği yetkinliğe ulaşamayabilir, “mesleğini sevmeyen binlerce insandan biri olma” tehlikesiyle de karşılaşabiliriz.”
Mesleklerin kişilik tipleri
Mesleklerin de sosyal, araştırmacı, girişimci gibi kişilik tipleri olduğunu ve bu konularda da aydınlanmanın gence seçimlerinde ışık tutabileceğini bildiren Uzman Psikolog ve Kahve Kokulu Defter romanının yazarı Arzu Yıldırım, şu önerilerini sıralıyor: “Meslek tercihi yaparken birey, iyi olduğu yönler ve dolayısıyla daha kolaylıkla yapabileceği işler ve bu özellikleriyle eşleşebilen meslekler konusunda bir çalışma yapmalıdır. ÖSYM Program ve Bölümleri üzerine düşünmeli ve araştırmalıdır. Bu konuda sorunlardan biri, gencin meslek bölümlerinden çok üniversite adlarına odaklanmasıdır.”
İşi sevmek
“İyi ve popüler olduğu düşünülen üniversiteye girilsin de hangi bölüm olursa olsun önemli değil” yaklaşımının, gelecekteki faturasının ağır olabileceğinin altını çizen Uzman Psikolog ve Kahve Kokulu Defter romanının yazarı Arzu Yıldırım, “İlk işe girişlerde üniversitenin bir nebze etkisi olsa da ki bu durum da abartılmaktadır, ilerleyen yıllarda yapmaktan hoşlanılmayan, hatta zorlanılan bir mesleğin erbabı olmak, “her gün yaşanacak bir mutsuzluğa davetiye çıkarmak” anlamına gelmektedir. Bu noktada bireyin bitirdiği üniversitenin hangisi olduğu zaten aklına gelmez; başına gelense bölümü / mesleğidir. Lise ve üniversite sınavına girecek gençlerimizin meslek seçimi yaparken, öncelikle meslek bölümlerine odaklanmaları gerekir.
Gence “sayısalın iyi, sen mühendis ol en iyisi” demek, gerçekçi bir meslek seçim planı değildir. Birbirinden farklı onlarca mühendislik seçenekleri arasından hangilerinin gencin kişiliğine uygun olabileceğini öngörmek gerekir. Yani genellikle yapıldığı gibi gence topluca mühendislik gibi bir meslek grubunu önermek, doğru bir meslek seçimi yaklaşım değildir. İnşaat da bir mühendislik alanıdır, bilgisayar da. Oysa gerektirdikleri kişilik özellikleri ve potansiyeller birbirlerinde farklıdır. Tercih yapacak gençlere topluca bir meslek grubunu önermek, sakıncalı ve gerçekçi değildir” diyor.
Arzu Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, sadece sayısal ve sözel bağlamda akademik başarıya göre tercih yapmak ve gencin sahip olduğu kişilik potansiyellerini görmezden gelmek de, o meslekte başarılı olmayı ve dolayısıyla mutlu bir yaşamı maalesef engelleyebilmektedir. Araştırmalar, akademik başarının, gelecekteki kariyer başarısıyla ancak yüzde 25 civarında uyuştuğunu söylüyor. O halde daha iyi seçimler yapabilmek için akademik başarı dışında gencin potansiyellerine göre de tercih yapabilmek zorunluluk haline gelmiştir. Sayısalı en iyi olanların tıbba yönelmesi, bir kısmının ise hızını kaybedip tıbbın çaba ve emek gerektirmeyen alanlarını tercih etmeleri veya müzikte ve diğer sanat kollarında daha başarılı olmaları bir tesadüf değildir.
“Gençler endişelerini bizimle konuşabiliyorlar mı? Yoksa onlara söyleyebildiğimiz genellikle, “çalış, çalışırsan falanca gibi doktor olabilirsin” gibi klişe cümlelerden öteye gidemiyor mu?” diye soran Arzu Yıldırım şunları ekliyor: “Geçin bunları; bu düşüncelerden sıyrılıp bir de gencin zihnine geçelim bakalım; acaba akıllarından neler geçiyor: “Günler günleri kovalıyor. Sona doğru koşuyorum. Uğraşımın, çalışmamın sonu ve bir hayatın başlangıcı. Zaman öylesine çabuk akıp gidiyor ki kapağı açılamamış test kitapları, hakkında çok az şey bilinen ders konuları bir gölge gibi beni takip ediyor. Ben onlar tarafından takip edildiğimin farkındayım, ama neyin izinde olduğumu, neyi kovaladığımı bilmiyorum. İnsanın ne olmak istediği hakkında bir fikrinin olamaması, öte yandan bir şey olmak için hangi denklemleri, hangi tarihi olayları bilmesi gerektiği konusunda âlim olması ne kadar da garip. Bir gece yatarken inşaat mühendisi olayım diyorum. Sabah kalkınca “boş ver inşaatı sen ofisteki kişi, mesela müdür ol” diyor. Bir hafta sonra arkadaşımın avukat olan babasını tanıyınca, “neden olmasın?” diyorum. Derken meslekler için hangi puan türünün gerekli olduğunu gösteren ÖSYM kitapçığına bakıyorum. İşletme, hukuk, mühendislik… Ne hepsini birden isteme şansım ne de olma olasılığı var. Yıllarca çalış dediler, çalıştım. Beklenildiği kadar çalışmamış olabilirim. Bana, almam gereken puanları söyleyenler çok oldu. Büyükler, istatistikler… Fakat niye o puanı değil de şu puanı almam gerektiğini söyleyen olmadı. “Ne olmak istiyorsun?” ne kadar da bilindik bir soru. On yedi yaşındayım, duyalı çok oldu. Ancak henüz verebileceğim bir yanıtım olmadı. Bir sabah elimde çanta duruşma salonundayım. Akşam, ağır akan trafikte arka koltuğa kurulmuş bir iş yemeğine yetişmekteyim. Ertesi gün, başımda baret şantiyeyi denetliyorum. Sahi bu kafayla ben nereye gitmekteyim? Olurum, ederim nedir? Açıl susam açıl; yeterliliklerim, potansiyellerim ortalığa saçıl!”
Ebeveynler dikte etmek yerine yol göstermeli
Arzu Yıldırım, ebeveynlerin meslek tercihi konusunda çocuklarına bir şeyleri dikte etmekten ziyade, onlarla birlikte bir keşif yolculuğuna çıkmaya gönüllü olmaları gerektiğini vurguluyor: “İş ve eş hayatı, bireyin mutlu olmasında adeta belirleyicidir. Moderniteyle birlikte bireylerin görücü usulü yerine eşlerini kendilerinin seçmesi gerektiğini kanıksamışızdır. Artık meslek seçimi konusunda da ebeveynlerin ve yakın çevrenin genç için görücüye çıkmaktan vazgeçmesi; meslek göstermekten ziyade yol gösterici olması gerekir.
Toplum ve ebeveynler olarak gençlere eğer çalışırlarsa “her şeyi olabilecekleri ve herkesi geçebilecekleri” mesajını vermek, umulduğu gibi başarıyı getirmez. Kısmi olarak getirse bile, o başarının yanında mutluluktan eser yoktur. O nedenle gençleri, istedikleri her mesleği yapabilecekleri yanılsamasına düşürmemek ve kaos ortamına sürüklememek; isteklerin, sağlam temellerle desteklenmesine gayret etmek; tercih yaparlarken, mesleğin gereklilikleri, kişilik özellikleri, sahip oldukları ilgi, yetenek ve değerlerin içeriği konusunda onları bilinçlendirmek ve ebeveyn olarak da gençleri bu yönleriyle tanımaya çalışmak zorundayız.”
Yetkinlikleri bilin!
“Gençlerin gece ve gündüz düşleri, geleceklerini daha güzel kılmak için sadece onların ve ailelerinin isteklerine bağlı kalarak değil, onların güçlü yönlerini bilerek tercih yapabilmelerini mümkün kılan yöntemlere açık olmayı zorunlu kılıyor” diyen Arzu Yıldırım şu bilgileri veriyor: “Gençlerin ve ebeveynlerin meslek tercihi yaparken, bilimin hizmetimize sunduğu CharacterIX® Kişilik envanterleri gibi online olanaklardan ve mesleki yönelimle ilgili uzman danışmanlardan yararlanmaları; kariyer keşif yolcuklarını tesadüflere bırakmadan ilerlemeleri gerekiyor. Meslek seçimi sadece isteklere ve tesadüflere bırakılacak bir alan değildir.”
Arzu Yıldırım son olarak gençlere sesleniyor ve “yetkinliklerinizi bilin, potansiyellerinizi görün ve geleceğinizi ona göre şekillendirin! Tüm bunlar için de internet gibi kaynaklarda araştırma yapın” diyor.