Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ev sahipliğindeki Yüzde 30 Kulübü Türkiye’den 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapılan açıklamada, Türkiye’deki yönetim kurullarının değişim ihtiyacına ve kadınların bu değişimin aracı olma potansiyeline dikkat çekildi.
Yüzde 30 Kulübü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Melsa Ararat, “Avrupa Birliği ülkelerinde yönetim kurullarında yüzde 33 kadın kotasının hayata geçmesi için verilen süre 2026’da doluyor. Türkiye’de yetişen ve deneyim kazanan kadınların giderek artan oranda Avrupa şirketlerinin üst yönetim pozisyonlarına atandığını gözlemliyoruz. Türkiye’de ciddi bir yönetim sorunu olarak karşımıza çıkan kemikleşmiş yönetim kurulları yapılarını dönüştürecek bir kota düzenlemesi ve yönetim kurullarının ortalama görev süresi kısıtlaması gelmediği takdirde, yetkin ve deneyimli kadınlar göç ederek cam tavanı kırmaya devam edecek” değerlendirmesini yaptı.
İş hayatının her seviyesinde toplumsal cinsiyet dengesini iyileştirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ev sahipliğindeki Yüzde 30 Kulübü Türkiye, Türkiye’de yönetim kurullarında ve üst yönetimde kadın oranlarında kaydedilen çok yavaş ilerlemenin son iki yılda durma noktasına geldiğini açıkladı.
Yüzde 30 Kulübü Türkiye ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yayınlanan ‘2023 Türkiye’de Yönetim Kurulunda Kadın Raporu’ verilerine göre, halka açık şirketlerde yönetim kurullarındaki kadın oranı yüzde 18’e dahi ulaşamadı.
AB ülkelerinde yüzde 33 kadın kotası için şirketlere tanınan sürenin 2026’da dolması nedeniyle Avrupalı şirketlerin üst yönetim pozisyonlarına da giderek artan oranda Türkiye’den yetkin ve deneyimli kadın yöneticiler ataması da Türkiye’nin yetenekli kadın yöneticileri elinde tutamaması sorununu gündeme getiriyor.
Yüzde 30 Kulübü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Melsa Ararat, Avrupa’da kadın yönetici ve yetenek talebinden kaynaklanan cinsiyet temelli beyin göçünün ekonomimizi ve toplumsal refahı olumsuz etkilemeye devam ettiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kadınların şirketlerin karar mekanizmalarında yer almaları; hem şirketlerin karar kalitesini arttırdığı ve kadınların kalıcı olarak istihdama katılmalarını teşvik ettiği için bir ekonomik amaç, hem de şirketlerin cinsiyet eşitliği ve kapsayıcılık konusunda toplumsal dönüşüme katkıda bulunmaları açısından sosyal bir mesele olarak tüm dünyada kabul görüyor. Maalesef Türkiye’de yönetim kurullarında ve üst yönetimde kadın oranlarında kaydedilen çok yavaş ilerleme son iki yılda durma noktasına geldi. 2012 yılında SPK tarafından yayınlanan ve yönetim kurullarında en az yüzde 25 kadın temsilinin hedeflenmesini öneren düzenlemeye rağmen halka açık şirketlerde yönetim kurullarındaki kadın oranı yüzde 18’e dahi ulaşamadı. Halka kapalı şirketlerde kadın temsil oranlarının daha düşük olduğunu tahmin ediyoruz. Yeni halka açılan şirketlerde kadın üye oranının ortalamadan çok daha düşük olması bu düşüncemizi destekliyor.”
CİNSİYET TEMELLİ BEYİN GÖÇÜ EKONOMİYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Türkiye’de yönetim kurullarında görev alacak yetkinlikte kadın arzı konusunda bir eksiklik olmadığının araştırmalarla ortaya konduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Melsa Ararat, şöyle devam etti: “Türkiye’de yetişen ve deneyim kazanan kadınların giderek artan oranda Avrupa’da şirketlerin üst yönetim pozisyonlarına atandığını gözlemliyoruz. Belli mesleklerdeki beyin göçünün yanı sıra Avrupa’da kadın yönetici ve yetenek talebinden kaynaklanan cinsiyet temelli beyin göçü ekonomimizi ve toplumsal refahı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Avrupa Birliği ülkelerinde yönetim kurullarında yüzde 33 kotanın hayata geçmesi için verilen sürenin 2026’da dolduğu dikkate alınırsa bu göçün hızlanacağını tahmin edebiliriz. Türkiye’de ciddi bir yönetim sorunu olarak karşımıza çıkan kemikleşmiş yönetim kurulları yapılarını dönüştürecek bir kota düzenlemesi ve yönetim kurullarının ortalama görev süresi kısıtlaması gelmediği takdirde, yetkin ve deneyimli kadınlar göç ederek cam tavanı kırmaya devam edeceklerdir.”
DÜZENLEYİCİ OTORİTELER KARARLI MÜDAHALE ETMELİ
Prof. Dr. Melsa Ararat, “Yüzde 30 Kulübü Türkiye olarak, 2026 yılının yönetim kurullarında kadınların temsili konusunda Avrupa Birliği ile hizalanma yılı olmasını diliyoruz. 12 yıldır SPK’nın yüzde 25 olarak öngördüğü kadın oranı hedefine şirketlerde gücü elinde tutan yönetim kurullarının gönüllülüğüyle ulaşılamaması düzenleyici otoritelerin AB’de olduğu gibi daha kararlı şekilde müdahale etmesi gerektiğini gösteriyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sadece çalışan kadınların değil, ücretli çalışamayan veya ücretli istihdamda kalamayan tüm kadınların ve kadınların dışarıda kalmasından olumsuz etkilenen tüm toplumun cinsiyet eşitliğini ve kapsayıcılığını savunacağı ve harekete geçeceği bir gün olarak kutlanmalı” dedi.