Merhaba sevgili okuyucularımız.
Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle olmak harika bir duygu. Yoğun işler bazen en sevdiğiniz eylemlerden durumlardan uzağa düşürüyor insanı, avuntum yoğunluğun azalacağı günlerin mutlaka geleceğiydi.
Kaldığımız yerden devam diyoruz ve bu hafta sizlere yürekli, kararlı, pes demeyi bilmeyen, zorluklara gülerek cevap veren, olumlu bakmayı, olumlu yaklaşmayı ilke edinmiş, yüzünü gülücüksüz görmediğim genç bir sanatçıyı tanıtmak daha doğrusu sizlerle tanıştırmak istiyorum. Kim bilir bir gün karşılaşırsanız ki bu şaşılacak bir olasılık değil. Bana hak vereceğiniz bir enerji hissedeceksiniz ondan size akan eminim. Evet, Konuğumuz ÖZLEM ATAĞ.
Özlem boyundan büyük işler yapan, sanat aşığı, sanata ve oyunculuğa olan büyük tutku ve saygısıyla örnek gençlerden biri.
EVLERDE MONOLOG OYUNLARININ KURUCUSU ÖZLEM ATAĞ’A MERHABA
— Evet, Özlem seni dinliyorum en zor soruyla başlıyoruz, gülme gerçekten zor bir sorudur ‘bize kendini nasıl tanıtırsın’ sorusu, bu sorunun içinde saklı başka sorularda vardır, dinleyenin şüpheleri inanmazlıkları vardır… Zor dur yani kendini anlatmak. Sen açık yüreklilikle anlatacaksın eminim.
Bence; Özlem Atağ hayatını tiyatro, sinema, dizi, reklam vs sahne sanatlarında aldığı rollerle, ortaya koyduğu işlerle idame ettirmeye çalışan marjinal bir oyuncudur. Bu işin Üniversitesini bitirmiş, ayrıca üniversite sonrası oyunculuk alanında kendini daha fazla yukarlara taşıyabilmek için çok değerli hocaların yer aldığı eğitim kurumlarında Oyunculuk eğitimine devam etmiş pes etmeyen bir tiyatro ve sinema oyuncusudur.
Dur dur— şu pes etmeyi biraz açalım; Pes etmemek deyince zor olduğu için mi?
Elbette çok zor bir mesleği icra ediyoruz. Sonuçta, birilerine elle tutulur bir şeyler satmıyorsunuz. Büyük fotoğrafa baktığımızda insanların özel hayatları ve iş hayatları vardır. İş hayatı, ticaretin her türlüsünü kapsar. Biz oyuncuların yaptığı ise, somut gerçekliklerin dışında bir hayatın içinde var olmaya çalışmak.
Mesela, çocuğunuzun doktor, mühendis ya da muhasebeci mi olmasını istersiniz? Ya da tiyatro veya sinema oyuncusu mu? Tercihi size bırakacak olsak, tabiki oyunculuk
demeyeceksiniz!
Çünkü toplumda oyunculukla ilgili çok fazla ön yargılar var. İyi projelerle çok ünlü
olmayı başarmış, çok para kazanabilmiş oyuncuları belki bunun dışında tutabiliriz.
Onlarında sayısı çok fazla değil. Herkes gibi sizde, para kazanırken daha garanti
olanı seçeceksiniz.
Tercihi oyuncu olmak isteyen çocuğunuza bırakırsak eğer, Onun yaptığı bu seçim
büyük bir cesaret örneğidir ki, eğer bir yerde cesaret örneği gösteriyorsanız kesinlikle
zor bir işin içindesiniz demektir.
—-Evet, haklısın Özlem‘çiğim ama bu zorlukları daha da zorlaştıran bir projenin sahibisin; Evlerde Monolog fikri nasıl oluştu? Nasıl başladınız?
Evlerde Monolog fikri, söylediklerimin biraz daha üzerinde zor bir seçimdi benim için. Bu fikrin ve projenin oluşmasında iki sebep var benimle alakalı.
Birincisi ben oyunculuk eğitimimi üniversitede aldım. Sonrasında söylediğim gibi oyunculuğumu geliştirebilmek için ilave bir çok eğitim alırken, değerli hocam Deniz Erdem’in kurslarına katıldım. Burada, aldığım ARKETİPLER konulu eğitim, ufkumu çok fazlasıyla geliştirdi diyebilirim. İnsanların bilinçaltlarındaki farklı duygu durumlarını deneyimlerken, bir nevi kendi bedeninden çıkarak bir başka bedene bürünürken şuan yapmaya çalıştığım evlerde monolog oyunlarındaki gibi, eş değer ruh hallerine girebiliyorduk. Ve bunu yaparken nerde olduğumuzun nerde bu oyunu sergilediğimizin bir önemi yoktu. Bir evin salonu, bir kafe, bir kitapçı, herhangi bir yer… İnsanların olduğu her yer sizin sahneniz olabilirdi.
Ve o her yerde oyunculuk sergileme fikri Evlerde Monolog projesine bu kapıları açtı.
İkinci olarak, Özellikle Corono sürecinde 2019’dan bu yana yasaklar kalkana kadar, oyuncular çok ciddi sıkıntılar çekti. Tabi bende onların arasındaydım. Sahnelerde olamamak para kazanamamak hayatını idame ettirememek demekti.
O süreçte sahneler yoksa kendini sahnede olarak kabul ettiğin her yerde tiyatro yapabilirsin diye düşünmeye başlamıştım.
Bu arada tiyatro ya da oyunculuk yeteneğini gösterebileceğin tüm sahneler, hem İşletmeciler, hem de oyuncular açısından ciddi maliyetli yerlerdi. Ki şu an daha maliyetli diyebilirim.
Bu iki sebeple herhangi bir yerde sahnelemek mantığıyla Evlerde Monolog’u başlatma kararı aldım. Elbette, projeme destek veren bana inanan kişiler ve yapım şirketleri oldu. Beni bu işi yapmamla ilgili teşvik ettiler ve kurumsal destekler sağlamaya başladılar.
— Demek fikri beğenmelerinin yanı sıra seni taktirde ettiler. Bu büyük başarı, aynı zamanda yaptığın işin ciddiyetini anlatıyor. Çevredekiler ve seyirciler nasıl karşılıyor peki?
Çok fazla olumlu tepkiler alıyorum elbette. Bu da beni çok mutlu ediyor. Genel olarak herkesin özellikle izleyicilerin benim çok zor bir şeyin içinde olduğumu düşündüklerine eminim.
Herkesin içinde biraz oyunculuk merakı vardır. Ve ben onlara oyunculuk sergilerken kendilerini benim yerime koyduklarında bunu yapabilmelerinin imkansızlığını yaşıyorlar. En azından ben böyle hissediyorum ve bana hayran hayran bakıyorlar.
Ayrıca, alkışlarda cabası. Cesaretimi takdir ediyorlar.
Ama benim yapmak istediğim ya da olmasını istediğim şey bu değil. Ben seçtiğim oyunlar ve o oyunlardaki karakterler üzerinden mesajlar vermek istiyorum.
Birinci mesajım tiyatroyu sevmelerinin gerekliliği, İkinci mesajım oyunculuğun bu kısmının yani insanlarla iç içe interaktif bir oyunculuk deneyimine izleyicilerin bu denli yakın olması… Ki bu insanların psikolojileri için bir anlamda terapi oluyor ve bunun gerekliliği konusu. Yani, takdir edilmek elbette güzel, kendilerini benim yerime koymaları, empati yapmaları, anlamaya çalışmaları çok değerli. Bunun onlar için bir şans olduğunu algılıyor olmaları da çok önemli.
Burada da bilinçli izleyicilere ihtiyaç duyuyorum elbette!
Aa bu kız ne cesur şeyler yapıyor değil, oynadığım oyundaki yüzleşmeleri insanların kendileriyle yapabilme cesaretini gösterebilmelerini arzuluyorum.
Ben onlara bu beceriyi katmaya çalışıyorum. Ve bunda başarılı olduğumu düşünüyorum!
—- Seyirci ile bu kadar yakın olmak ya da senin dediğin gibi iç içe olmak oyunculuk olarak artısı ve eksisi irdelenecek bir durum. Ben seni kutluyorum. Sahnede ve ekran karşısında oynamaya alışkın biri olarak dememek isterdim doğrusu. Oyunlar sırasında yaşadığın en ilginç durumlar neler?
Evlerde Monolog çok yeni! Bu sebeple şu ana kadar oynadığım tüm oyunlar ve izleyicilerin sanat anlamında bu yeniliğe verdikleri aşırı heyecan ve olumlu tebrik durumları bütünüyle ilginç geliyor bana…
Oyuncu ve izleyiciyi bu kadar iç içe getiren bir oyunun varlığı bütünüyle ilginç olmalı zaten.
—- Haklısın izleyici açısından oyuncu açısından çok ilginç. Şimdiye kadar nerelerde oynadın? Ve nerelerde oynamayı düşünüyorsun?
Önce kendi evimde, salonumda başladım. Sonra başka arkadaşlarımın evlerinde, kafelerde, yakın zamanda Kitapçılarda sahnem olacak. Bu konudaki planlamaları destek aldığım yapım şirketi yapıyor. Yakında duyurusunu yapıyor olacağız.
Benim için en heyecanlı ve dikkat çekici olan yer ise, kadınlar cezaevinde oynadığım oyundu…
Oradaki kader mahkûmlarının oyun sırasında oynadığım karakterle bütünleşip onu yönlendirmeye çalışmalarına bayıldım…
Onların oyunla ve karakterle bütünleşmeleri çok güzeldi. Benim istediğim seyirci profile aslında bu. Yakında bu oyunlarla ilgili yeni şeyler deneyeceğiz ve bu tür seyirci profiline çok ihtiyacım olacak.
—-Anladım….. Arkadaşlarına ve seyircilere söylemek istediğin neler var?
Tiyatroyu sevin diyorum onlara. Tiyatroya gidin, Canlı canlı oyunları izleyin.
Oyuncuları destekleyin. Tiyatroyu destekleyin. Tiyatroya çocuklarınızla gidin onlara sanatı sevdirin. Tiyatronun yaşamasına destek çıkın.
Tiyatroya gidemiyorsanız, tiyatro size gelsin diyorsanız. O zaman bana ulaşacaksınız
— Yani bize gel bizim salonda oyna, ben de televizyonu kapatıp kahvemi içerek seni izliyim desem olur mu?
Evet… Evlerde Monolog turneleri için tarih belirleyeceğiz. Ben geleceğim sizlere…
Herkesten, sanatseverlerden Evlerde Monolog’un büyümesine katkı sağlamalarını istiyorum. Sanatsız kalan toplumların hayat damarlarından biri kopmuş demektir unutmayın. Hayat damarlarınıza sahip çıkın… Ayrıca, yeni oyunlar yazdık. Ve çoğu kadın temalı, ilişkileri sorguluyor, kadınların duygu durumlarına ayna olabilecek değerde güzel şeyler. Kadın olmak zor bu ülkede, kolaylaştırın diyorum hayatı kadınlara. Daha ne diyim..!
–Daha bir şey söyleme sen oyna oynayarak anlat bize, oynarken düşündür güldür, gülerken diz battaniyemin püskülleri katılsın bize ya da üst komşumu çağırayım, çatlatayım onu. Tiyatroya çok gidiyoruz biz diye hava atıyor bana. Peki Sanat senin için neyi ifade ediyor Özlem;
Sanat benim için insanın bilinç düzeyini belirleyen bakış açısı farkındalık hali… Farkındalığı yüksek insanlar, algıları gelişmiş insanlar, duyguları merhamet ve vicdanları yüksek değerlerde olan insanlar sanatla bir şekilde uğraşan insanlardır benim gözümde.
Ve Sanatla uğraşan insanların kötülükle işi olamaz. Albert Camus böyle söylemiş ve ne güzel söylemiş. Kötülükle işi olmamak yeterli değil, iyilikle haşır neşir olabilmek lazım.
— Sormayı unuttum tekrar önceki konuya dönmek zorundayız. Evlerde Monolog oyunlarında kadın olmanın zorluğu yaşanıyor mu?
Kadın olmanın zorlukları da var, kolaylıkları da var. Tiyatro sahnesi dışında bir yerde sahne almak bütünüyle zor.
Ancak, kadınların iletişimdeki gücü ve dertlerini anlatma biçimi ve detaycılığı bu oyunun insanlara daha çabuk geçebilmesine yardımcı oluyor bence…
Genel olarak kadınlar için bir Jan Dark’lık yapmak gibi bir şey bu, ya da Don Kişot gibi yel değirmenlerine doğru ilerlemek gibi. Savaşıyorum resmen, bu yel değirmenlerini birinin yenmesi gerekiyor. Sanırım bunu bu kadınlardan biri yapacak.
Ve bu kadınlardan biri neden ben olmayayım!
Bu genç kıpır kıpır kızımıza dikkat çok özel şeyler yapacak ben eminim, yolu açık olsun. Arkadaşlarına da hem örnek olacak hem yüreklendirecek çalışmaları.
Evet, Özlem le tanıştınız sevgili okurlarımız, inşallah buluşmalarınız yarınlara kalmaz.
Sizler sevgiyle kalın.