Merhaba sevgili okurlarım;
Uzun zamandır Türkiye gündeminde görme engellilerin noter huzurunda imza atmalarında hukuki prosedür ve iki tanık bulundurma konuları tartışılmaktadır. Noterlik Kanunu 73. Maddede “Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması
hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur” olarak görülse de uygulamada genelgeler gerekçe gösterilerek “isteğe bağlı” ibaresi yok sayılmaktadır. Noter, çeşitli belge ve işlemlere geçerlik kazandırmak ve yasanın öngördüğü diğer görevleri yerine getirmekle yükümlü, belli nitelikleri ve kendine özgü bir hukuk statüsü olan kamu görevlisidir. Noterlerin iletişim becerileri mesleki anlamda büyük önem arz etmektedir. Tanımından da anlaşılacağı gibi noterlik müessesesi güven tesis eder. Engellilerin hayata katılımlarını sağlamak, işlerini kolaylaştırmak, istedikleri zaman destek sunmak ve ayrımcılık yapmamak gerekir. Akli melekeleri bulunan okur-yazar görme, işitme ve konuşma engellileri için işlemlerinin noterde yapılması esnasında onur kırıcı muamele görmeleri hepimizi derinden yaralıyor. Teknolojinin bu kadar gelişmiş olması, sms, e-mail, göremeyen kişiler için ekran okuyucular, akıllı telefonlar ve farklı uygulamalar varken neden biz hala bu konuları tartışıyoruz ? Birleşmiş Milletlerin yayınladığı Noterlik Kılavuzu da baz alınarak Noterler; kendilerine başvuran, engelli kişi adına hareket eden ve onlara kurumsal destek sağlayan diğer vatandaşlarla olduğu gibi, engellilerin gerektirdiği tüm teknik ve yasal desteği sağlamalıdır.
Meslektaşım Avukat Müjgan Bilgen Özen bu konuda uğradığı mağduriyetin ardından önce TİHEK’e başvurmuş ve şu karar alınmıştır: “Önemli olan husus, engelli bireylerin ‘birer merhamet nesnesi’ değil kendi yaşamları üzerinde karar sahibi hak özneleri olduklarının anlaşılması gerektiğidir. Görme engellilerin Braille alfabesi dışında okuma imkanına sahip olmayan kişiler olarak değerlendirilmeleri, aynı zamanda kalıp yargı içermektedir. Noterlerde gerçekleştirecekleri düzenleme şeklindeki işlemlerde iki tanık huzurunda işlem yapılmasının zorunlu tutulması uygulamasının, görme engellilere yönelik farklı muamelenin nedeni olduğu açıktır. Uygulamanın, okuma yazma bilen, imza atabilen görme engellilere yönelik farklı muamelenin makul ve meşru bir nedene dayanmadığı, farklı muameleye tabi tutulan görme engelli bireye aşırı ve olağanın ötesinde bir külfet yüklediğinden eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının
ihlal edildiği kanaatine varılmıştır”. Ardından Türkiye Noterler Birliğinin 21 Mart 2014 tarihli genelgesinin iptali için Danıştay’a başvurmuştur. Kıymetli meslektaşım güçlü iradesiyle hukuki mücadelesini devam ettirmiştir.
Engellilerle iletişim konusunda anaokul çağındaki çocuklardan başlayarak kamu ve özel kurum ve kuruluşlarında farkındalığın artması için eğitimler yaygınlaştırılmalıdır. Engelli kişilerin teknolojiyi kullanarak aldıkları eğitimler ile her şeyin üstesinden gelebilecekleri, üçüncü kişiler aracılığıyla iletişime geçilerek farklı tutum ve davranışlara girilmemesi gerektiği konusunda farkındalığımızı arttırmalıyız. Toplum iklimimiz buna çok uygun, doğru bilgilendirme ile her şeyin çözüleceğine inanıyorum. Engelleyen ve engellenen olmayın !