Gündüz süresinin uzunluğu güneye gittikçe artıyordu. Benim gecem ise sana doğru geldikçe uzuyordu.
21 ARALIK 2021 SALI
Kıpkırmızı bir akşamdı geceye doğru.
Bazı düşlere sıkı sıkıya saplamış olduğum düşüncelerimle sulu boya gibiydim uyandığımda, sabahından belliydi kızıla çalacağı gecenin. Bu hissi inkar etmek Âma bir insanın görüyorum demesi kadar saçmaydı. Karanlıktaki biri ışığı nerden bilebilirdi ki?
Sanki duygularım ‘’yağmalanmış yerler’’ gibiydi. Güneş batmıyordu, gözü kararmıştı benim gibi.
Sadece pencereden sızan sokak ışıkları ve kırmızı ışıkta bekleyen arabaların ruhları vardı.
Bir de ambulans sirenleri.
Zaman sen yanımdayken 3890 km hızla gitse de sarhoşken insanın vitesi boşa düşüyordu.
Zamanın kestirme yol olmadığını bilme gibi bir yeteneği vardı, ancak hiçbir özlem’e onun hızı bile yetişemiyordu.
İlk günkü huzur ortamı hep vardı ama aynı zamanda da hüzün.
Anıların tortularının ağırlığı
Geçmişe gülmek
Geçmişe sövmek
Hatta bir ara geçmişe umut bile bağlamak vardı şiddetli kalp seslerimiz susturmak için.
Bir de hayat devam ediyor hissi.
En uzun gece ya ruhlarımız yoldan çıkmış ve anayoldan sapmıştı bir kere
Ateş suyla çoktan karışmış,
Gerçekleri görmezden gelerek notalara basılmış.
22 Aralıkta gün doğduğunda bizi birbirimize tutkal gibi yapıştıran zamanın ağzından
‘’Ben çok daha fazla yoldan çıkmak için yeni yollar, yeniden tekrar başlamak için yeni gündoğumları,daha fazla gülmek için birçok saçma sebepler, daha fazla tutku daha fazla gece istiyorum’’damlıyordu.
Sayfamız hep açık kaldı ve yine öğrendiklerimize minnettar olmadan ayrıldık.