Gitmem gereken yer başka; boşa kulaçlarla gitmek istediğim yere gidememekle meşgulüm.
Savaşıyorum… Kazanan olmayacağım ama kaybeden de olmayacağım bir savaşta.
Ben hiç pes etmem ya, burada da inat ediyorum. Akıntı güçlendikçe daha bir sert atıyorum kulaçlarımı akıntıya karşı.
En azından sürüklenmemem gerek. Bu savaşta, olduğum yerde kalsam kâfi.
Ne kadar dayanırım kendim bile bilemiyorum, gücüm yettiğince, umudum bitmedikçe.
Yoruluyorum, gücüm tükeniyor, gücüm tükendikçe umudum azalıyor. İstemediğim o yere doğru sürüklenmeye başlıyorum.
Bir süre sürükleniyorum. Biraz su yutuyorum. Sonra gücümü toplayıp, umudumu da var olan son gücümle yeşertiyorum. Kendime gelmem lazım. Biraz daha sürüklenirsem nereye döküleceğini bilmediğim şelale yutacak beni.
Bu kadar güçlü olduğumu bu savaşa girmeden anlayamazmışım, bunun farkındalığını yaşıyorum.
Sürükleniyorum yeniden.
Sonra bir dala takılıyorum. Kökü toprakta sağlam bir dala. Adı UMUT. Şelaleye çok az kala o dalla hayata yeniden tutunuyorum.
Peki ya bitmeye yüz tutmuş umuduma karşılık başka umutlar da olduğunu bilmeseydim❓Gücüm değil umudum evet. Çünkü gücüm değildi beni savaşmaktan vazgeçirmeyen, umutlarımdı.
Ya umut etmek ya ölümdü.
Ben seçimimi hep umuttan yana yapmıştım, bu kez de yanılmamıştım 🤗
MFÖ’nün de dediği gibi Güzel günler bizi bekler 😍
Müzik Önerisi : @mazharalanson – Benim Hala Umudum Var 🎶