Sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarla birlikte, Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştüren Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arasında imzalanan iş birliği protokolüne ve sulak alan sınır revizyonu kararına karşı açtığımuz dava sonuçlandı. Bilirkişi raporları, alandaki uygulamaların Marmara Gölü sulak alan ekosistemini yok edeceğini, bu uygulamalar yerine alana su sağlanırsa bölgenin sulak alan ve göl niteliğini kazanmaya elverişli olduğunu ortaya koydu. Bunun sonucunda, Mahkeme davaya yönelik yürütmenin durdurulması kararını verdi.
Manisa Marmara Gölü, Ramsar Sözleşmesi kapsamında hazırlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre 2017 yılında 24893 hektar büyüklüğünde bir Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmişti. Göl, Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanı’ndan ve 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri. Alanda Türkiye’nin taraf olduğu Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunan kuş türleri bulunuyor. Göl, endemik tatlı su balığı türlerine de ev sahipliği yapıyor. Marmara Gölü, onu besleyen suların kesilmesiyle kurutuldu. Ancak kurutulmuş olsa da göl ekolojik önemini korumaya devam ediyor.
Gölü tarım alanına çeviren uygulamalar yasalara aykırı
Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile TİGEM arasında 4 Kasım 2022’de Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyon Üzerine İş Birliği Protokolü imzalandı. Protokol kapsamında göl TİGEM’e tahsis edilerek tarım alanına dönüştürüldü. Protokolün imzalanmasının ardından Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Ulusal Sulak Alan Komisyonu 8 Aralık 2022 tarih ve 37-2022/2 sayılı, “Manisa İli Gölmarmara İlçesi sınırları içerisinde bulunan Marmara Gölü’nün eski haline gelmesi durumunda koruma bölgelerinin yeniden değerlendirilmesi kaydıyla, Revize Sulak Koruma Bölgeleri sınırlarının onaylanması ve uygulanması” kararıyla TİGEM’in uygulamalarını meşrulaştırdı.
Doğa Derneği; S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ve göl çevresinde yaşayan kişilerle birlikte hem Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun sulak alan sınır revizyonu kararına hem de işbirliği protokolüne karşı bir dava açtı. Davanın 25 Mart 2024’te bilirkişi incelemesi ve keşfi gerçekleşti.
Marmara Gölü’ndeki uygulamalara yönelik uzmanların kararı
Keşifte gerçekleştirilen bilirkişi incelemesinin ardından, uzmanlar tarafından 1 Temmuz 2024’te mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, “Marmara Gölü’nün ilgili faaliyetler ve doğal etkenler neticesinde tekrardan sulak alan ve göl niteliğini kazanmasına elverişli olduğu, protokol kapsamında göl havzasında yapılması öngörülen tarımsal faaliyetlerin gelecekte gölün tekrardan sulak alana dönüşmesi ihtimaline olumsuz bir etkisinin olacağı, söz konusu göl havzasında yapılacak tarımsal faaliyetlerin göl havzasına, yeraltı sularına ve yüzeysel sulara, göl havzası ve çevresindeki canlı yaşamına olumsuz etkisinin olacağı, ilgili protokol ve komisyon kararının 2872 sayılı Çevre Kanunu ve İlgili Yönetmelikler ile sair mevzuata uygun olmadığı” kanaatine varıldı.
Mahkemeden Yürütmenin Durdurulması Kararı
Bilirkişi raporunun ardından verilen yürütmenin durdurulması kararında Mahkeme, sulak alanların öneminin üzerinde duran bilirkişi değerlendirmeleriyle birlikte, iklim değişikliği nedeniyle yağışsız günlerin arttığını, normal yağışların azaldığını ve şiddetli yağışların arttığını, bu durumun sonucu olarak acil durumlarda göl alanına ihtiyaç duyulabileceğini; tarım faaliyetleri için kullanılacak kimyasallar ve yapılacak faaliyetlerin, sulak alana zarar verebileceğini, gölün tarım alanına dönüştürülmesinin, sulak alanların ekolojik bütünlüğünü, dengeleyici yapısı ile ekosistem yapısını bozabilceği değerlendirmelerine dayanmış, Marmara Gölünün Revize Sulak Koruma Bölgeleri sınırlarının onaylanması ve uygulanmasına ilişkin Ulusal Sulak Alan Komisyonunun kararının ve kararın dayanağını oluşturan 04.11.2022 tarihli “Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyonu Üzerine İş Birliği” protokolüne ilişkin işlemlerde hukuka uygunluk bulunmadığını tespit etmiş, dava konusu işlemin uygulanması halinde, belirtilen alanda yukarıda detaylıca izah edilen çevresel etkilerde göz önünde bulundurulduğunda, telafisi güç ya da imkansız zararlar meydana getireceği gerekçesiyle işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Marmara Gölü yanlış su ve tarım politikaları sonucunda kurutuldu. Ramsar Alanı yani uluslararası öneme sahip bir sulak alan olma kriterlerini sağlayan bu alanın ivedilikle restore edilmesi gerekirken alanın TİGEM’e tahsis edilerek tarıma açılması kabul edilemez. Ulusal mevzuatımıza aykırı olan bu uygulamaya karşı sivil toplum kuruluşları bir arada mücadele ediyoruz. Mahkemenin belirlediği uzmanlar, göl ekosisteminin bu uygulamalardan olumsuz etkileneceğini ortaya koydu. Mahkeme heyeti bilim, hukuk ve vicdanla hareket ederek yürütmenin durdurulması kararını verdi. Mahkemeden şimdi iptal kararı vermesini bekliyoruz.
Marmara Gölü Sulak alan ekosistemi bütüncül bir şekilde korunmadığı takdirde burada üreyen, kıtalar arası göç yolculuğunda beslenmek için burayı kullanan ve kışlayan kuş türleriyle ve endemik balık türlerinin yaşam alanı yok olmuş olacak. Acilen Gördes Barajı’ndan Marmara Gölü’ne su bırakılması, Ahmetli Regülatörü’nden Marmara Gölü’ne kış ve bahar aylarında su verilmesi, göl çevresindeki alternatif su kaynaklarından göle su sağlanması, Kum Çayı’nın nehir yatağında kontrolsüz ve denetimsiz kum ocağı işletme faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve derivasyon hattında nehir yatağının düzenlenmesi, göl çevresinde tarımsal üretim kuyuları ve su çekiminin kontrol altına alınması gerekiyor.” dedi.
Göl kıyısındaki Tekelioğlu Köyü’ndeki çiftçilerden davacı Niğmet Sezen “Marmara Gölü bilerek kurutuldu. Gördes Barajı’nın su tutmasıyla gölün asıl kaynağı kesildi. TİGEM ekip biçiyor. Balıkçılık faaliyetlerimiz sona erdi, bahçelerimizde tarım yapamaz hale geldik, iklim değişti, yüzlerce kaplumbağa köy çeşmesi yolunda susuzluktan öldü, su aramaya bahçemize geldiler. Köyümüzü terk etmek istemiyoruz. Hocalarımız da yapılanların yanlış olduğu kanaatine varmış. Lütfen hocalarımızın sesine kulak verin. Yetkililerden gölümüze su sağlanmasını talep ediyoruz. Gölümüz, köyümüz ve burada yaşayan canlılar için mücadele etmeye devam edeceğiz. ” dedi.
Doğa Derneği Hukuk Danışmanı Av. Cem Altıparmak “Marmara Gölü, ulusal öneme haiz bir sulak alan. Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre, sulak alanlarda tarım yapılamaz, kurutularak arazi kazanılamaz. Bu nedenle hem uzman kuruluşlar, hem yerel sivil toplum örgütleri hem de yöre insanıyla birlikte davalarımızı açtık. Bugün verilen karar, ulusal ve uluslararası mevzuatlarla korunan bir alan için beklediğimiz bir sonuçtu. Bir an önce TİGEM’in alandaki faaliyetlerinin sonlandırılması ve göle gereken suyun, Gördes Barajı ve besleme kanallarından aktarılmasını bekliyoruz.” dedi.
Akhisar Çevre Derneği Başkanı Erdan Boşnak “Marmara Gölü’nün kurutulmasına karşı verdiğimiz mücadelemizde ilk hukuki başarımızı elde ettik. Yürütmenin durdurulması kararı göl arazisinin TİGEM’e devredilmesinin tartışmalı olduğunun mahkeme tarafından kabulü oldu. İlk raundu kazandık. Ülkemiz, doğamız, artık mücadele etmeden korunamayacak halde. Çevre örgütleri olarak birlik beraberliğimizin, birlikte mücadelemizin çok güzel bir şey olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Marmara Gölü bizim mücadelemizle yaşayacak, bizim mücadelemizde canlanacak. Mücadeleye devam.” dedi.
Salihli Çevre Derneği Avukatı Yıldıray Çıvgın konuya ilişkin “Marmara Gölü’nün Tarım İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tarıma açılmasına ilişkin açılan davada yapılan keşif sonucunda, bilirkişi raporunun projenin kamu yararına aykırı olduğunu belirtmesi üzerine İdare Mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bu karar Marmara Gölü’nü kurtarmak için önemli bir hukuki kazanımdır. Umarız mahkeme de nihai kararında söz konusu projeyi iptal eder. Biz Salihli Çevre Derneği olarak Gediz Ovasını Marmara Gölü’nü yaşatmaya, ovamızı savunmaya devam edeceğiz.” dedi.