Yaz bitti gibi, Eylül geldi. Hoş geldi! En sevdiğim ay geldi… Ağustos geçti, ay hilal, ay yarım ay sonra da dolunay. Ağustos böcekleri de gitti. Artık günler daha kısa, ama hava limonata; akşamlar daha loş, bulutlar ak değil çoğu zaman, duman…
Mangal yaktım, duman çıktı. Begonvilin dalı yandı! Ah, benim çatlak kafam, niye dikkat etmedim. Yok, yok tahmin ettim, ama dinletemedim.
Sarı lüle merak etti, duman nedir? Diye sordu. Sarı kuş hevesle yanıtladı: Esmer, gri ya da ak renkli gaz; havadaki sis, pus, yerden kalkan ince tozun bulanıklığı… Sarı kuş seviyordu, dumanın üstünden uçup, suya cup! diye atlamayı. Duman gitti keyif geldi. “Sağlığa, hayata, güzel günlere” dendi… Can geldi. Gece aydınlandı. Müzikler açıldı. Duman’ın şarkısı “ Senden Daha Güzel” çaldı, hep birlikte söylendi.
” Kimseyi görmedim ben senden daha güzel
Kimseyi tanımadım ben senden daha özel
Ay! Ne oldu? Bizim kedi ” Duman” çıkageldi. Şarkı markı derken, bir güzel köfteleri yedi… Sonra, bahçenin en güzide yerine ” kakisi”ni yaptı. Of! Bıktım senden Duman, kaç git karşı bahçeye. Fakat dikkat et, orada ” kedi tuzak” var. Kedi kapanı da neymiş, artık millet delirmiş.
Birer sigara yakıldı, keyif için içileninden, bilmem belki de dertten, hüzünden. Sigaranın dumanı, karıştı mis gibi havaya, kim bilir hangi bulutun peşine takıldı, kimlerle çarpıştı, kendine uygun bir yol bulunca da, enerjisi zamanda kayboldu. Rüzgâra karıştı. Rüzgârların içinden coştu aktı yağmur oldu, gözyaşıma karıştı. Gözyaşları beyaz bulutlarla güneşle buluştu. Günlerim aydın oldu.
“ Sigaramın dumanına sarsam, saklasam seni
Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri
Gitme gitme el olursun sevdiğim incitir beni
Akşam vakti sardı yine hüzünler
Kalbim yangın yeri gel kurtar beni senden
Akşam vakti dolaştım sokaklarda
Yırtık bir afiş seni gördüm duvarda
Ezgi’nin Günlüğü, iyiymiş. Söylenecek söz bırakmamış bizlere, lal olmuş dolmuş kadehlere… Ezgi’nin Günlüğü’ nün efsane türküsü… Ya hikâyesi? 12 Eylül ihtilalinin ardından da yaşanan, çok keskin, bir o kadar da bilindik bir trajediydi, türkünün ardında duran. “Aranıyor” afişleriyle giden, ama asla bizden gitmeyen üç fidan… “Deniz” için yakılan bir ağıttı bu mahur beste… 1980 Eylül’ünde de güzel yurdumun üzerinden bir siyah bulut geçti, sevenleri ayırdı, ateşler yandı yüreklerde, her yer dar duman…
Şarkılar bitti. Gece bitti. Herkes evine çekildi. Ay geldi, Eylül geldi. Başak geldi. Stellam, yıldızım, gökyüzünde gece gündüz parlayan yıldızım. Dumanımın içindeki tek ışığım. Hep duman, hep duman…
“ Kimseleri de takmadım, ölsem değişmem
Kimseyi tanımadım senden daha güzel”
Canım annem…