Eylül deyince nedense aklıma hep Alpay’ın “Eylül’de Gel” isimli şarkısı gelir. Vefasız sevgiliye seslenir hüzünlü bir Eylül gecesinde ona dönmesi için…
Sonbaharı hep sevmişimdir. Canım Van Gogh’un Çiğdem çiçeklerinin, sarı yapraklarının sözünün geçtiği bir aydır
Eylül… O yaprakların hışırtısı, çıtırtısıyla kalbimizi küt küt attıran, içimizdeki kuşu
Havalandırıp sonsuz diyarlara uçuran arsız bir çığırtkandır Eylül…
Doğa maskeli bir şenlik düzenler bizlere kızıl kahvelere dönünce… Bolluk ve bereketin tamtamlarıdır çalan duyabilene!
Yeni başlangıçların ayıdır güzelim Eylül, yazın deli coşkusunun derin denizlerde kaybolduğu… Hayal edilen bembeyaz kış günlerinin çok yakında olduğu, sakin bir aydır Eylül.
Bazen canımızın çok sıkıldığı, tükenmişliklerin, açmazların bizi sıkıştırdığı solgun bir aydır Eylül.
İnleyip toprağa karışan, yeni tohumların filizlendiği, çiçekli bir aydır Eylül…
Pencerenin kenarından yağmuru izlerken çok sevdiğimiz ve kaybettiğimiz kişiler için ruhumuza akıttığımız gözyaşlarının buğusunda “o”
İsmi cama yazmaktır Eylül…
Yatağa yattığımızda huzur ve anlayış için Tanrı’ya yalvardığımız bir duadır
Eylül.
Arkadaşlıkların, dostlukların, paylaşılmışlıkların tazelendiği, şen kahkahaların yüzümüzü güldürdüğü, daha çok hoşgörünün ve şefkatin bizden doğacağı güzel günlere gebedir Eylül.
Kalplere yepyeni sevgilerin akacağı, aşk titreşimlerinin, ateşli tutkuların içimizi yakacağı; yavaş yavaş sönen o ateşin içinde duyguların kül olacağı yalnız bir
Ay’dır Eylül.