Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması bölümünde yer alan “Kum Zambağı” filminin dünya prömiyeri 12 Aralık Salı günü, Atlas 1948 Sineması’nda yapıldı.
Gösterim sonrası gerçekleşen söyleşiye filmin yönetmeni Mehmet Demir Yılmaz, oyuncu Mert Turak ve film ekibi katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise gazeteci Ali Demirtaş yaptı.
Bazı Hikayeler Mekândan Beslenir
İlk sözü alan filmin yönetmeni Mehmet Demir Yılmaz; “Kadın erkek ilişkilerindeki aynı noktada olma meselesi kafamı kurcalıyordu. Filmdeki mekân Adana Yumurtalık Lagünü Millî Parkı tesadüfen bir belgesel yaparken gördüm. Kafamdaki meseleyi mekânı görür görmez senaryoya dökmeye karar verdim. Bazı hikâyeler mekândan beslenir. Bu da öyle bir film. Kum Zambağı filmi temel itici gücünü mekândan alıyor. Kadın erkek meselesindeki açmaza tam bir zemin oluşturdu.” diyerek filmin çıkış noktasından bahsetti.
“Dengeyi Sağlamak Gerekiyor”
Yılmaz; “Filmde müzik kullanımının yerinde olması gerektiğini düşünüyorum. Filmde karakterler kendini yeteri kadar ifade ediyordu. Bu yüzden gereksiz müzik kullanmadık. Dengeyi sağladık. Ayrıca drama filmlerinde mizahın dozunu arttırmak tehlikelidir. Karşıtlıktan beslenir. Yine burada da dengeyi sağlamamız gerekiyordu. Bu yüzden filmde yerinde bir mizah var.” diye konuştu.
Mert Turak ise; “Senaryo çekimden 6-7 ay önce elime ulaştı. Kum Zambağı kendinden kısmetli bir iş oldu. Ekip sevmeye çok gönüllüydü. Çok mutluyum bu işte çalıştığım için çok içime sinen bir iş oldu. Özge Borak’la oynamak benim için çok büyük bir şans ve deneyimdi.” dedi.
Mehmet Demir Yılmaz’ın yönettiği Kum Zambağı Filmi; anlaşmalı bir evlilik yapmayı planlayan Afife ve Yunus’un karmaşık hislerini anlatıyor.
11. Boğaziçi Film Festivali’nde Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda Yarışan “Banu” Filmi İzleyicilerle Buluştu!
Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması bölümünde yer alan “Banu” filminin gösterimi 12 Aralık Salı günü, Atlas 1948 Sineması’nda yapıldı.
Gösterim sonrası gerçekleşen söyleşiye; filmin yönetmen, senarist ve başrol oyuncusu Tahmina Rafaella, yapımcısı Katayoon Shahabi, oyunculardan Zaur Shafiyev ve Deniz Tajeddin katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise 11. Boğaziçi Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Programcısı Elif Kahraman Bulut yaptı.
İlk sözü filmin yönetmeni Tahmina Rafaella aldı. Rafaella; “Üzücü ve çok kafa karıştırıcı bir savaş yaşadık. Kadınlar savaş sonucunda çocuklarını kaybetti. Tüm kadınların, tüm annelerin mikro ve makro ölçüde çocukları için savaştığını görüyoruz. Filmin temasını birçok kadının savaşta çocuğunu kaybetmesi fikriyle birleştirdim.” diye konuştu.
“Savaş Aklı Başında Olan Kimsenin İstemediği, Desteklemediği Bir Şeydir”
Senarist ve yönetmen Rafaella; “Filmde Banu karakterinin hayatının savaşını ve günlük hayatının dışında yaşanan her şeyden daha büyük bir savaşı ele aldık. Banu karakteri savaş konusunda oldukça çelişkili. Ülkesini seviyor, savaşın kazanılmasına seviniyor ama bir yandan da birçok insanın hayatını kaybettiği bir savaşın kazanılmasını desteklemekte zorlanıyor. Savaş aklı başında olan kimsenin istemediği, desteklemediği bir şeydir.” ifadelerini kullandı.
Tahmina Rafaella; “Çelişkili duygular birçok insandan gördüğüm bir durum. Kimileri filmimi savaş karşıtı bir film olarak gördü, kimileri ise vatansever bir film olarak gördü. Bu algı bence kişinin kendi düşüncesiyle ilgili. Sorulması gereken soru şu; savaşı kazanabilirsiniz ama bu kadar insan hayatını savaş uğruna kaybetmişken bu kazanmak mıdır?” sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Tahmina Rafaella’in yönettiği Banu Filmi; Cavid Banu’nun psikiyatrik sorunları olduğunu öne sürerek oğulları Ruslan’ın tam velayetini almaya çalışmaktadır. Banu, herkesin dikkatinin devam eden savaşla meşgul olduğu bir zamanda kendisine yardım edecek birini bulmak için bir yolculuğa çıkar.
11. Boğaziçi Film Festivali’nde Ulusal Belgesel Yarışması’nda Yer Alan “Kedi Adam” ,“Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı” ve “Game Over” Belgeselleri Seyirciyle Buluştu!
11. Boğaziçi Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması bölümünde yer alan “Kedi Adam”, “Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı” ve “Game Over” belgesellerinin gösterimi 12 Aralık Salı günü AKM Yeşilçam Sineması’nda yapıldı.
“Kedi Adam” belgeseli sonrasında gerçekleştirilen söyleşiye; belgeselin yönetmeni Seyid Çolak, senaristi Güven Adıgüzel ve görüntü yönetmeni Çamran Azizoğlu katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise 11. Boğaziçi Film Festivali’nin artistik direktörü Samed Karagöz yaptı.
Söyleşide Suriye’de çekim yapmanın zorluğu sorulduğunda sözü alan yönetmen Seyid Çolak; “Suriye’de çekim yapmaktan çok daha zor olan o bölgeye giriş yapma süreciydi. Yardım kuruluşuyla girsen bile çok rahat hareket edemiyorsunuz. Biz de bu yüzden daha rahat olacağımız bir ortam oluşturduk.” diye yanıtladı.
Belgeselin senaristi Güven Adıgüzel ise belgesel hakkında “Kedi romantizmi peşinde değildik. Orada bir savaş var ve insanlar dışında başka canlılar da bulunuyor. Olay esnasında insanların aklına başta hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılar gelmiyor. Savaşın bu noktasını göstermek istedik.” ifadelerini kullandı.
Seyid Çolak’ın yönettiği Kedi Adam Belgeseli; Celil (Kedi Adam) savaşın bulunduğu İdlip ve Azez’de ambulans şoförlüğü yapmaktadır. Bombalama nedeniyle tahrip olan yerlerden kedileri kurtarma görevini de üstlenir. Azez’de kendine hayvan rehabilite merkezi kurarak tüm dünyaya faaliyetlerini duyurur.
“Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı” belgeseli sonrasında gerçekleştirilen söyleşiye; belgeselin yapımcı ve yönetmeni Behçet Güleryüz, senaristi Ezgi Bakçay ve belgesel ekibi katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Genel Koordinatörü Enes Erbay yaptı.
Belgeselin yönetmeni Behçet Güleryüz; “Van’da öğretim görevlisiyken filmde de yer alan Mete Kaptan’ın hikâyesi ile kafamızdaki canavar imgesini düşündüm. 90’lı yıllardan kalma, karikatür tarzında, dalga konusu olan, var mı yok mu? şeklinde spekülasyon yapılan bir olgu olarak karşımızdaydı. Fakat araştırmalarla aslında bunun binlerce yıl öncesine dayandığını, mitolojilere dayandığını görünce Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden bilimsel araştırma desteği aldık. Van’da filmin çekimlerini tamamladık.” diyerek belgeselin doğuşundan bahsetti.
Behçet Güleryüz’ün yönettiği Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı Belgeseli; Urartu mitolojisine ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sine konu olan canavarın göz ardı edilmiş geçmişi, günümüzle bağ kurularak ‘Seyirlik Bir Gariplik’ vadediyor. Van Gölü Canavarı’nın çağları aşan mitolojik geçmişini canavar imgesiyle birleştiren film, yaşamın tüm canlılara sunduğu açıklığın içinden, insanların birbirini başkalaştırıp canavarlaştırması yerine farklılığının bir aradalığını savunuyor.
“Game Over” belgeseli sonrasında gerçekleştirilen söyleşiye; belgeselin yönetmen ve senaristleri Miriam Carlsen ve Saeed Mayahy katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü ise 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Genel Koordinatörü Enes Erbay yaptı.
Söyleşide ilk sözü alan Saeed Mayahy; “Afganistan’la ilgili her şeyin yaşandığı yıl sanırım 2022’ydi. İstanbul’daki yasa dışı Afgan mülteci sorununu bilmiyordum. Miriam beni aradı ve bu sorundan bahsetti. Daha sonra birlikte Zeytinburnu’na gittik. Orayı anlamaya çalışmak için keşif yaptık ve daha sonra bu belgeseli çekmeye karar verdik.” diyerek çıkış noktalarından söz etti.
Miriam Carlsen ise “10 yıl önce Norveç’in kuzeyinde Afganlı çocuklarla çalışıyordum. Avrupa’yı dolaşan çocukların gelip entegre olacağı Ramp adlı bir organizasyondaydım. Bir toplum inşa etmek için insan olarak neyin önemli olduğu ve Norveç ile Afganistan arasındaki farkların neler olduğu vb. hakkında konuşurduk. O zamanlar zaten kişisel olarak bundan, onların hikayelerinden çok etkilenmiştim. Yani Türkiye’ye gelmek sanki o yolculuğun diğer tarafı gibiydi.” şeklinde konuştu.
Miriam Carlsen ve Saeed Mayahy’ın yönettiği Game Over Belgeseli; İstanbul’daki bir bodrum katında, bir grup yasa dışı Afgan genç erkek, kendilerini çok uzak bir ütopya olan Avrupa’ya kaçırmaya kararlıdır. Hepsi o kadar çok şey kaybetmiştir ki, rüya gibi güvenlik ve özgürlük ödülünü kazanmak için her şeyi tehlikeye atmaya hazırdırlar. Ama acaba neler pahasına?
Festivalde 13 Aralık Programı
Atlas 1948 Sineması’nda saat 11.00 seansında Marie Amachoukeli’nin “Àma Gloria”, saat 13.00 seansında Abdallah Al-Khatib’in “Little Palestine”, saat 16.00 seansında Alice Rohrwacher’ın “La Chimera”, saat 18.30’da Macar yapımcı, yönetmen ve senarist Kristof Deak “On How To Make An Oscar Winning Short Film” isimli masterclass verecek, saat 21.00 seansında Umut Evirgen’in “Annesinin Kuzusu” filminin özel gösterimi yapılacak.
Hope Alkazar Sineması’nda saat 11.00 seansında Mehmet Demir Yılmaz’ın “Kum Zambağı”, saat 13.00 seansında Alix Delaporte’nin “On The Pulse”, saat 16.00 da Isabel Fernández’in “The Builders of Alhambra” filminin özel gösterimi yapılacak.
Cinema Pink’te saat 21.00 seansında Abu Bakr Shawky’ın “Hajjan” filminin özel gösterimi yapılacak.