Dijital medyada kişi ya da kurumları itibarsızlaştırmaya ve hatta iptal etmeye teşebbüs eden linç kampanyaları organize edildiğini belirten uzmanlar, sosyal medyadaki trol hesapların adeta sosyal medya mafyasına dönüştüklerini ifade ediyor. Dezenformasyonun zarar vermek amacıyla kasıtlı olarak yapıldığını vurgulayan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sosyal medyadaki şiddet mafyasının paylaşıma bir amaç yükleyip Trend Topic (TT), Hashtag (#), DM (Direct Message) gibi unsurlarla saldırıya geçtiğine dikkat çekiyor, kurşun yerine tweet attıklarını da belirtiyor. Ünal, dezenformasyona karşı kaynağı belirsiz her bilgiye şüpheyle yaklaşılmasını ve bireysel olarak dijital medya okuryazarlığının hayata geçirilmesini de öneriyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, kriz dönemlerinde sosyal medya platformlarının dezenformasyon ve saldırı amacıyla kullanıldığına dikkat çekerek bilgi kirliliğine karşı dijital medya okuryazarlığının önemini vurguladı.
Dezenformasyon şiddeti yaralar açıyor
Dünya genelinde yediden yetmişe herkesin günlük yaşamının bir parçası olan sosyal ağların kriz dönemlerinde ortaya çıkan dezenformasyon ve yalan haberler ile adeta bir mafya gibi etrafımızı sardığını belirten Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Gerçek dünyada var olan mafyalar, çeteler, kurşunlar şimdilerde dijital medyada etrafımızı sarmış durumda. Dijital medyada dezenformasyon şiddeti ve bunların açtığı yaraları an ve an görüyoruz. Kişi ya da kurumları itibarsızlaştırmaya, hatta iptal etmeye teşebbüs eden linç kampanyaları var. Artık sosyal medyada dezenformasyon mafyaları var. İnsanlar kurşun yerine tweet atıyor.” ifadelerini kullandı.
Linç kültürünün mafyadan farkı kalmadı
Bir kişinin başka insanlar tarafından şiddet gösterisi için toplu hastagler ile tt’ye (Trend Topic) taşındığında toplumdan ve toplumsal statüsünden iptal edebildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “İptal kültürü olarak bilinen linç kültürünün mafyadan bir farkı kalmadı. Artık herkes bilerek ya da bilmeyerek kendi mafyasını kurdu. Bir düşünceye karşı hunharca karşı çıkışlar, daha ötesi kişiyi toplumdan silecek derecedeki toplu saldırılar yapılıyor. Şimdilerde ülkemizde yaşanan depremin yol açtığı kriz ortamında dezenformasyon ve yalan haber dolaşımının artması ile sosyal medyanın kötüye kullanımının nelere yol açabildiğini gördük.” dedi.
Sosyal medya mafyası “trol hesaplar”
Dr. Aylin Tutgun Ünal, sosyal medyanın kişileri doğrudan etkileyen bir mekanizması olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Canı isteyen istediğine saldırabiliyor, küfredebiliyor, karşısındakinin itibarına gölge düşürebiliyor, herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan yalan söyleyebiliyor ve bununla prestij kazandığını düşünüyor. Trol hesaplar adeta sosyal medya mafyasına dönüştü. Ülke gündeminin yoğun olduğu dönemlerde, özellikle kriz dönemlerinde dezenformasyon ve yalan haber paylaşımları artıyor. Gündeme gelmek isteyen, kötü niyet besleyen, fırsatçılık yapmaya çalışan kişi ya da kişiler ve hatta kurumlar, sosyal medyada dezenformasyon yayarak prim yapmaya ya da hedefledikleri kişi ya da kurumları zarar uğratmayı amaçlıyor ve bunu ziyadesiyle yapıyorlar. Trol hesaplardan ya da gerçek hesaplardan fark etmeksizin cesaret örneği gösteriyorlar. Çünkü herhangi bir yaptırımın ve cezai uygulamanın olmadığı düşünülüyor.”
Dezenformasyon zarar vermek amacıyla yayılıyor
Dezenformasyonun zarar vermek amacıyla kasıtlı olarak yanlış bilgi yayılması olarak tanımlanabileceğini belirten Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Dezenformasyon kasıtlı yanıltma amacı taşır, manipüle eder, bağlantıdan ve bağlamdan kopuk olur. Tamamen uydurma yoluyla belli bir eğilimi olan kişiler tarafından ortaya atılan iddialar da olabilir. Kişilerin doğru ya da yanlış bilgiyi ayırt edememesi, sosyal medyada gördükleri bilgiyi nasıl bir filtreden geçirmeleri gerektiğini bilmemesi ya da bilgiyi teyit etme motivasyonlarının olmamasını dezenformasyonun yayılma nedenleri olarak sıralamak mümkün. Yani kişilerin inandıkları kaynaktan gelen bilgiye inanma eğilimleri var. Yine önceden inanılan bilgiyle çelişiyorsa doğruluğunu araştırmadan reddetme eğilimi de olabiliyor. Ayrıca, kişilerin içinde bulundukları duygu durumun da dezenformasyona etkisi vardır. Kendi duygu ve düşüncesini pekiştirme ihtiyacından dolayı da doğruluğunu teyit etmeden dezenformasyonu yayabiliyorlar. Partizanlık ya da fenomenlik gibi etkenleri de sıralayabiliriz.” diye konuştu.
En tehlikelisi amaç algısı yaymak
Doğru ya da yanlış fark etmeksizin paylaşılan bir tweet içeriğinden çıkarımlar, algı yönetimleri, niyet okumalar ile karşı saldırıya geçildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Paylaşıma bir amaç yükleniyor ve bu amaç giderek gerçekleşiyor. Amaç algısı yayarak fitil ateşleniyor. Bir topluluğu, bir görüşü, dini inanışı, kültürü işe dahil ederek çıkarım yapmak, toplu ateş açmak gibidir. Amaç algısı yayılırken Trend Topic (TT), Hashtag (#), DM (Direct Message) gibi sosyal medya bileşenleri ile saldırılıyor.” dedi.
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, saldırı unsuru olarak kullanılan sosyal medya bileşenleri hakkında değerlendirmelerde bulundu:
Trend topic yapmak: Ülkemizde ve dünya genelinde oldukça yaygın bir saldırı tekniği olduğunu söyleyebiliriz. Siyasilerin yoğunluğunu hedef alan troller, her buldukları boşlukta çete savaşları yapıyorlar. Gerek hedeflerine gerek birbirlerine saldıran çeteler yer bulma telaşına giriyorlar, bu işler için para alıyorlar, aldıkça saldırıyorlar. Hashtag mekanizması ile yayılıyorlar.
DM’ye gel!: Troller kendi içinde örgütleniyor, toplu saldırıyorlar. Böylece etki gücü yükseliyor. ‘DM’ye gel’ gibi kendi içinde şifreleri var. Saldırı stratejilerinde reklam ajanslarından, sosyal medya uzmanlarından destek alabiliyorlar. Kim hangi görselden ve ifadelerden etkileniyor diye araştırma yapıyorlar. Burada, sosyal medyadaki duygusal yayılımdan yararlanma söz konusu oluyor. Hatta bir görsel ile algı yönetimi gerçekleştirmek mümkün. Akabinde gerçek olmayan anlamlar ile olayın öznesine saldırı gerçekleşiyor.
Bireysel dijital medya okuryazarlığı hayata geçirilmeli
Sosyal medyadaki şiddet mafyasında Twitter’ın daha çok kullanıldığını ifade eden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Medya, eğer toplumsal farkındalık ve uzlaşı sağlanamazsa, şiddet sarmalına ve mafya ortamına dönüşerek varlığını sürdürecektir. Bireysel önlem olarak dijital medya okuryazarlığını hayata geçirmek çözüm sürecinin olmazsa olmazlarından diyebiliriz. En etkili çözüm kişinin bilinçli kullanıcı olmasını sağlamaktır ve bunu kişinin öz denetim ile kendisi yapması gerekir. İkinci çözüm yolu ise, yasal uygulamalar olacaktır. Avrupa ülkelerinde örnekleri yıllardır olan sosyal medya yasasının ülkemizde de uygun şartlarda, özellikle kriz dönemlerinde uygulanması diğer bir önlem olarak ele alınabilir.” dedi.
Sanal dünyadaki saldırılar ciddi zararlar veriyor
Genel olarak her şartta güvenlik konusunda farkındalık yaratmak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Sosyal medyaya düşen, caps yapılan görseller bir daha silinmiyor. Sorgulamayan, araştırmayan milyonlarca sosyal medya kullanıcısı sahte bilgileri gerçek sanabiliyor. Sanal dünyada yapılan suikastlar insanlara ve kurumlara ciddi zararlar veriyor. Bu yüzden, teknolojinin faydalı kullanımına kişi, kurum ve kuruluşlar özendirilmeli ve bilinçlilik çalışmaları yaygınlaştırılmalı. Bilinçsizce yapılan paylaşımların yol açtığı zararlar ve yaşattığı aksaklıklar, kriz dönemlerinde doğru sosyal medya kullanımının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.” ifadelerini kullandı.
Kaynağı belirsiz bilgilere şüpheyle yaklaşılmalı
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, dezenformasyona karşı önlem amacıyla İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından hazırlanan “Kriz Anında Teyit Kiti” nin pratiklik sağlaması açısından faydalı olabileceğini söyledi ve tavsiyelerini şöyle paylaştı:
– Sosyal medyada kaynağı belirsiz her bilgiye şüpheyle yaklaşın.
– Paylaşılan her bilginin kaynağını sorgulayın.
– Resmi kaynakları takip edin.
– Paylaşılan Whatsapp ekran görüntülerine şüpheyle yaklaşın.
– Bir iddiayı pek çok güvenilir kaynaktan sorgulayın.
– Referans alınan güvenli kaynaklar edinin.