Son zamanlarda her gün duyduğunuz kalp krizi haberleri sizi de endişelendiriyor mu? Tüm medya kanallarında sıkça yer alan kalp krizi haberleri, toplumda haklı bir endişe iklimi yarattı ve bu durum, bireysel sağlık kaygılarının yanı sıra halk sağlığı açısından da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaya başladı.
Kalp krizi ve ani ölüm vakalarındaki bu büyük artışın olası nedenleri üzerine birçok araştırma yapılıyor ve özellikle son yıllarda yaşanan Covid-19 pandemisinin bu durumla olan potansiyel ilişkisi konuşuluyor. Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes “Son zamanlarda artan kalp krizi haberleri hepimizi derinden üzüyor ve endişelendiriyor. Kalp krizi vakalarında yaşanan bu artışın altında, pek çok neden yatıyor olabilir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kalp-damar hastalığı tanısı konuluyor ve maalesef bu hastaların 150 bini yaşamını kaybediyor. Dünya Kalp Federasyonunun hazırladığı rapora göre, her yıl yaklaşık 18 milyon kişi kalp hastalıkları nedeniyle erken ölürken bu rakamın 2030’da 23 milyona yükseleceği tahmin ediliyor. Sosyal medyada da sıkça yer alan Covid-19 pandemisinin bu tablodaki etkisini incelediğimizde, Covid-19 mikrobunun doğrudan kalp kası ve damarları üzerinde zararlı etkileri olabileceği söyleyebiliriz. Ayrıca Covid-19’un vücutta tetiklediği iltihaplanma süreçleri de kalp krizi risklerinde artışa sebep olabiliyor. Covid-19 geçiren kişiler uzun dönemde kalp ritim bozuklukları ve kalp yetmezliği gibi sorunları da yaşayabileceği öngörüsü bugünlerin yine tartışma konularından. Bu durum sadece ülkemizde değil, tüm dünya genelinde en önde gelen ölüm nedenleri arasında yer alan kalp ve damar hastalıklarının ciddiyetini ortaya koyuyor.”
Uzm.Dr. Demet Erciyes pandeminin dolaylı etkilerine de dikkat çekerek, “Pandemi sürecinde değişen yaşam alışkanlıklarımız, fiziksel aktivite düzeyindeki düşüş, sağlıksız beslenme ve artan stres gibi faktörler de kalp sağlığımızı olumsuz yönde etkiledi. Covid-19 döneminde yaşanan zorluklar ve ertelenen sağlık kontrolleri de kalp sorunlarının zamanında teşhis ve tedavisini geciktirmiş olabilir.” şeklinde konuştu.
“Covid-19 Enfeksiyonunu Klinik Olarak Belirgin Semptomlarla Geçirmemiş Kişiler Bile, Bu Virüsün Potansiyel Olumsuz Etkilerine Maruz Kalmış Olabilir”
Covid-19’un kalp sağlığı üzerindeki etkisine de değinen Uzm.Dr.Demet Erciyes “Unutmamalıyız ki, Covid-19 enfeksiyonunun kendisi doğrudan kalp kası ve damarları üzerinde ciddi hasarlara yol açabilen ve ölümcül sonuçlar doğurabilen bir hastalıktır. Covid-19 enfeksiyonunu klinik olarak belirgin semptomlarla geçirmemiş kişiler bile, bu virüsün potansiyel olumsuz etkilerine maruz kalmış olabilir. Yani pandeminin başlangıcından bugüne toplumun büyük bir çoğunluğunun Covid-19 mikrobuna maruz kalmış olduğu düşünülürse bu mikrobun kalbin üzerinde çeşitli etkileri olabileceği ve uzun vadede kardiyovasküler sistemde bozukluklara yol açabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.” diye uyardı.
“Resveratrol gibi Doğal Bileşiklere Sahip Gıda Takviyeleri ile Kalp Sağlığını Korumak Mümkün”
Kalp sağlığını korumak ve olası riskleri en aza indirmek için bütüncül bir sağlık yaklaşımının benimsenmesi gerektiğinin altını çizen Uzm.Dr. Erciyes “Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, dengeli beslenmek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, sigara ve alkolden uzak durmak ve stres yönetimini öğrenmek kalp sağlığımız için hayati önem taşıyor. Tüm bunların dışında, bazı araştırmalar da gördüğümüz resveratrol gibi doğal bileşiklerin de kalp sağlığına destek olabileceğini gösteriyor. Fransa’da yapılan gözlemler, yüksek doymuş yağ tüketimine rağmen ılımlı şarap tüketiminin koroner kalp hastalıklarından ölüm oranlarını düşürebileceği yönünde bir paradoks oluşturmuştur. Bu durum, şarapta bulunan resveratrolün potansiyel koruyucu etkilerine bağlanmıştır. Resveratrol, özellikle kırmızı üzüm kabuklarında, böğürtlende, ahudududa, yer fıstığında ve bazı bitkilerde bulunan güçlü bir antioksidan polifenoldür. Japonya’da ise bitkisel tedavilerde resveratrolün etkili olduğuna inanılmaktadır. Bu inanç, resveratrolün iltihaplanmayı önleyici özelliklerinin kalp sağlığı ve damar sertliğine karşı koruyucu olabileceği düşüncesini desteklemektedir. Bilimsel çalışmalar, resveratrol’ün kan basıncını düşürmeye, LDL (kötü) kolesterol seviyelerini iyileştirmeye ve damar sertliğini azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Anti-inflamatuar özellikleri sayesinde kardiyovasküler hastalık riskinin azalmasına ve kan pıhtılaşmasının önlenmesine yardımcı olabilir. Resveratrol, besinlerin yanı sıra gıda takviyesi olarak alınabilir. Gıda takviyesi olarak alınan resveratrol, kapsül formu sayesinde dince bağırsakta daha iyi çözünebilir ve emilmesine yardımcı olabilir. Ancak bu tür takviyelerin etkileri kişiden kişiye değişebileceğinden, kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmak büyük önem taşıyor” dedi.