Merve Dizdar’ın etkileyici performansıyla bağımlılık ve kimlik arayışını derinlemesine ele alan, Duncan McMillan’ın ödüllü oyunu “People Places and Things”den uyarlanan “İnsanlar Mekanlar Nesneler”, Zorlu PSM’de sanat severlerle buluşmaya başladı. Ödüllü oyuncu Merve Dizdar’ın yanı sıra Nihal Koldaş, Selçuk Borak, Kerem Arslanoğlu, Bora Akın ve Ferhat Güneş rol aldı
2025’in merakla beklenen tiyatro oyunu “İnsanlar Mekanlar Nesneler”, perde açtı. 3, 4, 24 ve 27 Şubat tarihlerinde Zorlu PSM’de sahnelenecek oyunun biletleri Türkiye’nin etkinlik biletleme platformu Biletinial’da satışa sunuldu.
Emma adlı bir oyuncunun alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle yaşadığı çöküşün ardından rehabilitasyon sürecine odaklanan, Merve Dizdar’ın etkileyici performansıyla bağımlılık ve kimlik arayışını derinlemesine ele alan sürükleyici oyun, geçmişin yüklerinden kurtulmaya çalışan bir insanın hikayesini tiyatro severlere etkileyici bir sahnelemeyle aktarıyor.
Yapımını idPRo ve Zorlu PSM’nin, yürütücü yapımcılığını Omnia’nın üstlendiği İnsanlar Mekanlar Nesneler’de Yönetmenliğini İbrahim Çiçek’in üstlendiği “Yutmak” oyunuyla 2017 yılında Afife Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Merve Dizdar, Nihal Koldaş, Selçuk Borak, Kerem Arslanoğlu, Bora Akın ve Ferhat Güneş rol alıyor.
Sahne ve kostüm tasarımını Ceyda Balaban’ın üstlendiği oyunun ışık tasarımı Yakup Çartık, koreografisi ise Taner Güngör’e ait.
Oyun Hakkında
İnsanlar Mekanlar Nesneler cesaret üzerine bir oyun.
“Biz sınırlara inanmayız. Biz öncülüğe inanırız. Biz vizyona inanırız.
Herkese imkânsız görünse de biz evet diyoruz.
Yaşamak ne güzel şey.
Denizde yüzmek, gökyüzüne bakmak, güneşi teninde hissetmek…
Bir dağa tırmanmak ya da bir tanecik merdiven çıkmak.
Sevmek ve sevilmek.
Ne güzel şey…
Şimdi benim! Şimdi sensin! Şimdi biziz!
Bu ise sadece bir başlangıç.”
İnsanlar Mekanlar Nesneler geçmişin yüklerinden kurtulmaya çalışan bir insanın hikayesi.
Nina’nın, Emma’nın Sarah’nın veya şimdilik Sarah’nın hikayesi.
Kim bilebilir?
Korkularımızın üstüne gidebildiğimiz, gerçekle yüzleşebildiğimiz ve en önemlisi kendimizi sevebildiğimiz sürece varız.
Eğer bir varoluş savaşıysa hayat, Ve eğer varoluş ailede başlıyorsa, bazen tüm bağımlılıklarından kurtulman gerekir.
Annenden bile.
“Çakal sadece aşağı baktığında düşer. Yani aslında havada koşabiliyor ama ne zamanki aşağı bakıyor ve düşmesi gerektiğini anlıyor işte o zaman yer çekimi devreye giriyor. Benim ruhsal aydınlanmam bu.”
Bu oyun bize özlenen kardeşleri, aileyle yenilmeyen akşam yemeklerini ve aşağı bakmamamız gerektiğini anlatıyor.
Aşağı bakmadan yola devam edebilecek miyiz?
Bilmem.
Belki.