İnsanlar evcilleştirmenin başlangıcından günümüze kadar hayvanlarla iç içe yaşamışlar, insanların temel ihtiyaçlarının giderilmesinde hayvanlar her zaman en ön planda yer almışlardır. Hayvanların beslenmemize, sağlıklı büyümemize ve hastalandığımızda iyileşmemize katkıları büyüktür. Tedavide kullanılan bazı serumlar hayvanlardan elde edilmektedir. Ayrıca tıpla ilgili bazı yeni teknikler hayvanlar üzerinde denendikten sonra insanlara uygulanmaktadır. Hayvanların yararları bunlarla da bitmez. Kedi, köpek, balık ve kuş gibi ev hayvanları hayatımızı renklendiren ve neşe veren en yakın arkadaşlarımızdır.
Ancak, günümüzde hayvanların doğal yaşam alanları olan bölgeler; ormanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edilmesi, kentleşmenin günden güne artması, insan göçü hareketlerinin kontrol edilemeyişi gibi nedenlerle deyim yerinde ise işgale uğramıştır. Bunun sonucu olarak ekosistemin en önemli parçalarından biri olan hayvanların günden güne artan sorunlarının insan yaşamına olan olumsuz etkileri toplumsal bir mesele haline gelmiştir.
Hayvan sevgisi ilk kez 1825 yılında İngiltere’de Hayvanları Koruma Birliği’nin kurulması ile resmi bir nitelik kazanmıştır. Zamanla dünyanın her yerinde Hayvanları Koruma Dernekleri kurulmuş ve tüm derneklerin ortak kararı ile 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de Hayvanları Koruma Dernekleri mevcuttur. Bu derneklerin ilki 1924 yılında kurulmuştur. Bu derneklerin amacı, hayvanları korumak, hayvan sevgisini yaygınlaştırmak ve nesli tükenmekte olan hayvanları kontrol altına almaktır.
Sokak Hayvanları konusu son günlerde ülkemizin gündeminde önemli bir yer işgal etmektedir. Gaziantep’te bir çocuğun sokakta yasaklanmış ırktan bir köpek tarafından saldırıya uğraması günlerdir medyada baş haber olarak yer almaktadır. Sokak hayvanları denilince sahipsiz ya da önceden sahipli olup sonradan terk edilen hayvanlar anlaşılır. Kentlerde sokak hayvanları tanımı içerisinde köpekler ön plana çıkmaktadır. Sokak köpeklerinin bir bölümü yaşam alanı olarak kentleri kullanmakta, bir bölümü ise yakın kırsal mahallelerden karnını doyurmak amacıyla geçici olarak kentlere gelmektedir. Hayvan severlerin sokak hayvanlarını besleme alışkanlığı kırsaldan gelen köpeklerin de hazır yemek bulma kolaylığı nedeniyle kentte kalmalarına neden olmaktadır. Son zamanlarda gerek kanıksama gerekse masraflarını karşılayamama nedeniyle sokağa terk edilen köpeklerin sayısı da azımsanmayacak bir boyuttadır.
İdeal bir kentte sokak köpekleri nedensiz olarak insanlara saldırmayan, uysal, aşıları ve parazit ilaçları yapılmış, kısırlaştırılmış, tasma ve chip ile kayıt altına alınmış olmalıdır. Sokak köpeklerinde en önemli tehlike eğer aşıları ve parazit mücadeleleri yapılmamışsa insanlara başta kuduz olmak üzere çok sayıda mikrobik ve paraziter hastalığı bulaştırmalarıdır. Bu tehlike aşılı köpeklerde ortadan kalkmışsa da kırsal mahallelerden gelen köpeklerde hala önemini korumaktadır. Sokak hayvanları kendilerine uygun koşullar sağlanmadığı takdirde insanların yaşamını sınırlandırmaktadır. Özellikle karanlıkta köpekler bulundukları alanı koruma içgüdüsü nedeniyle sokaktan geçen insanlara karşı saldırgan olabilmektedir. Toplumda hayvanlara karşı fobisi olan insanlar da yaşamaktadır. Sokak köpekleri bu insanların yaşamını daha fazla kısıtlamaktadır. Bazen de sokak hayvanlarından nefret eden, onlara işkence ve taciz uygulayan ruhsal yapısı bozuk insanlar da bulunmaktadır.
İdeal bir kentte sokak hayvanı bulunmamalıdır. Çünkü Avrupa’da ve Amerika’daki kentlerde sokak hayvanı yoktur. Hayvanlar ya sahiplidir ya da barınaklarda ve rehabilitasyon merkezlerinde koruma altındadır. Türkiye’de iyi denetlenmek koşuluyla rehabilite edilmiş sahipsiz köpekler mahalle yüzölçümüne göre belli sayılarda sokaklarda yaşayabilir. Fanatik hayvan severler buna karşı çıkabilirler ama serbest bırakıldığı takdirde de saldırgan köpekler sokaklardaki insanları rahatsız edebileceklerdir. Ancak betonarme binalarla dolu, yeşil alanları sınırlı büyükşehirlerde köpeklerin sokakta yaşaması istenmeyen bir durumdur.
Sokak hayvanları sorununun önemli bir yanı da bir kısım hayvan severlerin olumsuz davranışlarıdır. Çok sayıda dernek ve platform çatısı altında örgütlenen hayvan severlerin beslendiği damar sokak hayvanları ve hayvan haklarıdır. Çoğu hayvan sever anlamsız bir
sahiplenme duygusuyla sokak hayvanlarını koruma altına almakta ve karşıt görüşlere olumlu bir yaklaşımda bulunarak sorunun çözülmesine değil daha da karmaşık hale gelmesine neden olmaktadırlar.
Çözümler:
1) Çeşitli adlar altında kurulmuş olan dernekler ve platformlar bir federasyon çatısı altında birleştirilmelidir. Yasal düzenlemelerle hayvan severlerin kontrol altına alınması ve devletin ilgili kurumları ile işbirliği içerisinde çalışmaları sağlanmalıdır.
2) Klasik barınaklar yerine sahipsiz hayvanların özgür olacakları doğal yaşam alanlarının merkezi yönetimin de katkıları ile belediyeler tarafından oluşturulması şarttır. Bu bağlamda hayvan sever dernekleri ile ortak projeler hazırlanıp hayata geçirilebilir. Hayvan severler ya bu alanları ziyaret etmek suretiyle hayvanlarla birlikte olabilirler ya da hayvanlarına evde bakamayan hayvan severler bu alanlara bıraktıkları hayvanlarını zaman zaman ziyaret edip görebilirler.
3) Evinde hayvan bakmak isteyen insanların tıpkı Çocuk Esirgeme Kurumunda uygulandığı gibi belli koşullara sahip olmaları istenebilir. Buna rağmen yine de hayvanlarını sokağa terk eden insanlara ceza uygulanabilir.
4) Belediyelerde Veteriner işleri Daire Başkanlıkları ya da Veteriner İşleri Şube Müdürlükleri kurulmalı ve bu birimlerde yeterli sayıda veteriner hekim istihdam edilmelidir. Bu kurumlar kuracakları hayvan hastaneleri ve rehabilitasyon merkezlerinde hayvanların aşılanması, kısırlaştırılması ve kayıt altına alınması (küpeleme, chip takılması) gibi işleri yapmalıdır.
5) Belediyeler hayvan severlerle veteriner hekimleri karşı karşıya getirmemek adına serbest veteriner hekimlerden hizmet alımı suretiyle yararlanmalıdır.
6) Belediyeler 5199 sayılı yasada verilen yetkileri etkinlikle kullanmalı ve hayvan severlerin belediyelerin işlerine karışmaları engellenmeli ve ortak çalışmaları sağlanmalıdır.
7) Yasaklı ırk köpeklerin kayıt altına alınması ve insanlara verdiği zararlardan sahiplerinin sorumlu tutulması şarttır.