Savaşlar, Salgınlar ve Krizler keşke hiç olmasa…
Siz değerli okurlarıma bu ay salgın ile ilgili önlemlerde yeni uygulama ile maskesiz günlere kavuşmanın sevinciyle güzel şeyler yazacağım nihayet derken; tüm dünya bir anda savaş haberleri ile sarsıldı.
Uzay turizmi ile uzaya ve Mars’a seyahati düşlerken, yaşamımıza teknolojiyi, dijitalleşmeyi, robotları, yapay zekâyı, sanal parayı ve metaverseyi hızla değişim fırtınası ile sokarken dünyamızda savaşların olması çok üzücü.
Uygarlık tarihini gözden geçirdiğimizde savaşların çıkış nedenlerinin hep aynı olduğunu görüyoruz. Çağdaşlık boyutunda tüm dünya çok yol kat etmişken savaşlar ile çözüme ulaşılamayacağı kesin.
Ben siyasi boyutta olaylara yaklaşmayı sevmiyorum ülkelerin ve liderlerin hak arayışında olduklarını haklarını korumak için gereken her adımı attıklarını düşünüyorum. Ama bu hak arayışlarında masum insanlar zarar görmemeliler artık savaşlarda çağdaş olmalı. Diyalog ve karşılıklı iyi niyet ile tüm sorunlar aşılabilir. Umarım sağduyu en kısa sürede galip gelecek ve yakında barış haberlerini alacağız inşallah.
Daha yeni komşumuz Suriye’deki savaş Yemen’de ki savaş bitmişken o savaşlarda yaşanan acıları kalemim ile dile getirmişken yeni bir savaşı yazacak acıları kaleme dökecek gücümün kalmadığını fark ettim.
Bilimsel ve teknolojik projeler üretip hayata geçirirken unuttuğumuz çok önemli üç şey vardı; hazırlıksız yakalandığımız değişim rüzgarında tüm dünyada uygulanacak hukuksal alt yapının henüz oluşturulmaması, diğer bir husus teknik alt yapının ve iş gücünün henüz oluşturulmaması. İnsanlar geçmiş ile gelecek arasında sıkışıp kaldılar. Bir rüzgâr esiyor geleceğe savuruyor ama insanlar orada ekonomik olarak yaşamlarını refah içinde sağlayamadıkları işsiz kaldıkları için geçmişe dönmek istiyorlar geçmişte de belirsizlikler gelecek kaygılarını artıran boyutta olduğunu fark ediyorlar ve çaresizlik içindeler. Tüm dünya şu anda aslında belirsizlik kaosunda anı yaşayamaz hale geldi.
Tüm bilim ve iş dünyası birlik olup; acilen harekete geçmeli. ”Sosyal, kitleleri etkileyen, olağanüstü sancılı günleri yok edecek; huzurlu, mutlu, barışa kucak açan, savaşsız, koronasız, iklim ve ekonomik krizlerin olmadığı bir dünya için neler yapabiliriz?” üzerine projeler üretmeli.
Büyük sıfırlama dendi ve bir sürü komplo teorileri öne sürüldü ama şu bir gerçek günümüzde yaşanan olağanüstü buhran günleri siyasallaştırılarak çözülemez.
“Çözüme odaklanmalıyız. Barışa kucak açmalıyız.” diyerek bu konuda siz değerli okurlarımın görüşlerini almak isterim. Sizler ne dersiniz?
Lütfen yorumlarda değerli yapıcı önerilerinizi yazar mısınız.
Nisan ayında yeni yazımda sizlerle buluşmak dileği ile şimdilik hoşça kalın!