Selamlar Ocak ayından itibaren yeni yılda köşe yazılarımda yenilik yapmaya karar verdim.
Girişimci ve başarılı kadınlarımızı köşemde tanıtırken toplumumuzda eksik olan bir şeyi fark ettim.
Ön yargımızı maalesef kıramıyoruz empati kuramıyoruz ve hep çatışma içindeyiz bu yüzden anı yakalayamıyoruz. Tüm dünyada keza çok hızlı bir şekilde başlatılan değişim sürecinde geçmiş ve gelecek arasında geçiş yaşanırken ne kadar kırıcı olduğumuzu ve uzlaşıdan uzak adeta yaptırım şeklinde ilerlemeye çalıştığımızı fark ettim.
Keza tüm dünyada 3. Yılına giren pandemi salgın sürecinin sorunları ile tetiklenen ağır bir ekonomik kriz sürecinde güvenli dürüst herkese saygılı, her görüşe değer veren, siyasetten uzak tarafsız, ekonomiyi hobi olarak bilinçli ve isabetli takip edebilen, yaşam ve kariyer koçu olan ve yeniliğe açık bir yazar olarak yazılarım ile barış elçisi olmaya karar verdim.
Yeni kitabımı bir yandan bitirmeye çalışırken köşemde siz değerli okurlarım ile buluşmak ilaç gibi.
Bir anda hayatımız altüst oluverdi. Salgının ilk başladığı zamanlarda hatırlıyorum maske takmak çok zor geliyordu. Ve maske takmak ya da takmamak üzerine bir sürü haber okuduk ve bugün maske takmayı koruma aracı olarak gördüğümüz için zorunluluk olmasa da takıyoruz.
Okulun bahçesinden geçerken baktığımda yüreğim sızladı maskeli küçük öğrencilerin teneffüste bahçede oyun oynadıklarını gördüğümde. Ne kadar şanslıymış benim nesil diye düşündüm. Doya, doya çocukluğumuzun öğrenciliğimizin tadını çıkarabildik.
Yeni yıl ile birlikte ekonomik sıkıntılarda artmaya başladı. Her gün ağırlaşan geçim şartları insanları sanırım mutsuzluğa itiyor. Yol boyunca hep mutsuz dalgın üzgün kaygılı insan profili ile karşılaştım. Salgın, değişim ve ekonomik kriz bir anda hayatımızı alt üst etti. Akrabalarım ve arkadaşlarım ile buluşmayı, maskesiz alışverişi, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerimi, yüz yüze seminerlere katılmayı, sinemaya ve tiyatroya gitmeyi, restoranda yemek yemeyi, kafede oturup çay içerek arkadaşlarım ile sohbet etmeyi, ofiste çalışmayı, korkusuzca kalabalığa karışarak alışveriş yapmayı ve özetlersem insanca anı kaygısızca özgürce yaşamayı çok özledim.
Değişim yeryüzüne uğurlu gelmedi bu kez sanırım bir yerlerde hatalıyız.
Sabahları erkenden yaptığım yürüyüşlerim sağlığım için çok iyi oluyor. Sahilde denizin maviliği ve kordonun yeşil yürüyüş ve dinlenme yeri martıların çığlıkları ve kediciklerin balıkçıların yanında heyecanla bekleyişleri insanın ruhunu dinlendiriyor.
Artık balıkçılara uğrayamıyorum zira fiyatlar eskisi gibi balık alınacak cinsten değil.
Markete girip girmemeye tereddüt ettim adeta kapalı ışıkları yanmıyordu neyse camı hafifçe tıklattığımda marketçi seslendi abla gel buradayım diye seslendi. Hayırdır dediğimde gelen elektrik faturasını gösterdi gülüştük. Kat kat giyinmiş soğuktan korumak için kendini tasarruf yapmaya çalışıyor.
Fırına sıcak ekmek almak için uğramaya karar verdim ve yolda devasa bir kuyruk gördüm ve sorduğumda ucuz ekmek kuyruğu olduğunu öğrendim. İçim cız etti.
Fırından çıktığımda yolda çöplerden çöp toplayan gencin çöp konteynerinin yanına oturmuş mendil gibi mini bir çıkın üzerine koyduğu plastik poşetteki zeytin ve peyniri katık yaparak ekmek atıştırdığını gördüm. Ekonomik krizde mutlu bir insan nihayet dedim. O ne elinde cep telefonu ile farklı bir dilde birileriyle konuşuyor.
Kafam bir anda allak bullak düşündüm biz nerede hata yapıyoruz diye?
Hayatın içinden kesitler sorunlar ile kesiştiğinde ön yargılarımızdan önce duygularımız devreye giriyor ama ön yargılarımız duygularımızı adeta allak bullak ediyor.
Tam dalgın, dalgın düşünürken o ne tam önüme bir ceviz düşüyor başımı kaldırıyorum etrafıma bakınıyorum ceviz ağacı yok ki; o ne birden önüme karga çıkıyor. Daha önce hayatını kurtardığım karga vefalı dost diyerek gülümsüyorum. Hemen cevizi kaldırıma yanaştırıyorum ve kabuğunu hafif ayağım ile vuruyorum kırılınca karga dostuma buyur diye bakış atıyorum. Karga dostum seke, seke geliyor ve cevizi yemeğe başlıyor.
Ve tüm olumsuz kaygı ve düşüncelerden arınmış olarak mutlu evde soluğu alıyorum. Derin bir iç çekiyorum ve hayat her şeye rağmen güzel diyorum neşe içinde kahvaltı hazırlamak için mutfağa koşuyorum.
Evet değerli okurlarım hayatımızda çok zorlu günlerdeyiz. Hangi bir sorunun üstesinden geleceğiz? Der gibi isyan ediyoruz. Ama hayatımız anlardan ibaret anlarımızı mutlu yaşamalıyız. Unutmayalım hayat kısa ve devam ediyor. Hayat sevdiklerimizle güzel.
Şubat ayına veda ederken, Mart’ta yeni yazımda sizlerle buluşuncaya dek sağlıcakla kalın!