Haziran ayı geldi çattı ve yaz mevsimi sevincimiz, bulutlu ve yağmurlu günler ile kursağımızda kaldı. Acaba tarım sektörü için bu yaz yağmurları yararlı mı? Zararlı mı? Öğreneyim derken kendimi sektörün sorunlarının içinde buldum.
İlk merak ettiğim şeyin yanıtı: Yaz yağmurları sele ve doluya dönüşmedikçe yararlıymış ama yörelerdeki hasat durumuna göre bu yararlılık durumu değişebiliyormuş.
Mazota yapılan zam en büyük sorun tarlada ekin hasadı yapılıyor ve traktör kullanılıyor ve traktörün yaktığı yakıtın fiyatı her gün hızla artışta.
Gübre ve ilaçlama keza aynı şekilde her gün artan fiyatlar.
Tohum keza çok pahalı tüm bu artan fiyatlara karşı köylümüzü çiftçimizi korumamız endişelerini yok etmeliyiz. Hepsinin ortak açıklaması tarladan hasadı kaldırıncaya dek harcanan maliyetleri ürünlerin satışından elde edilen gelirle karşılayamıyorlar. Üstelik tarla icarsa kolu kanadı kırılıyor köylümüzün.
Her ürünün fiyatlamasını yaparken hasat zamanlarının göz önünde bulundurulması gerekir.
Mısır üreticilerinin sorunları ile buğday üreticilerinin sorunları farklı. Mısır’ın nem oranı ile fiyatlanması çok büyük adaletsizlik. Köylümüzün mısır hasadındaki nemi kurutması için destek olmalıyız ki ürününden kazanç sağlayabilsin. Ürünün fiyatı belirlenirken köylümüzün ve çiftçimizin maliyetlerinin iyi hesaplanması ve artan gider kalemlerinin fiyatlarında istikrar sağlanması gerekir. Çiftçi köylü kendi ürününün fiyatını belirleyebilmeli. Aracıların cebine para girerken köylümüzün alın teri ve hasadı heba oluyor.
Köylümüzün çiftçimizin ürettiği ürünlerin fiyatının maliyet ve karlılık oranında korunması gerekir.
Köylümüzün çiftçimizin eskiye duyulan özlemlerini siyasi boyutta algılamamak gerek. Köylümüz ve çiftçimiz eskiden pancar ekerek üründen elde edilen para ile her türlü ihtiyaçlarını karşıladıklarını kimseye muhtaç olmadıklarını ve borç almadıklarını anlatıyorlar.
Sonuç olarak; Aracıyı yok etmek konusunda çiftçilerimizin birlikte hareket etme şansı bulunmamakta ve de kooperatif gibi köylülerimiz kendilerine çok yararlı olacak kurumları maalesef kullanamamaktadır. Bu sebeple çiftçi bireysel olarak yalnız kalmaktadır. Fiyat konusunda söz sahibi olmamaktadır.
Çiftçilikte para kazanmak için en önemli etken doğru uygulamalar ve yüksek verimliliktir. Örneğin mısır eken bir çiftçi dönüm başı ortalama 1000 kg altında verim aldığında zarar etmektedir. Verim azlığının en büyük nedeni yapılan yanlış uygulamalardır, iklim değişikliği ise daha küçük bir neden olarak görülebilmektedir. Harman zamanında ise düşük verim alan çiftçi zarar etmekte ve üretim miktarını ortalamasını düşürmektedir.
Harman zamanı öncesi açıklanan fiyatlar ortalama olarak aynı fiyattan satılmaktadır fakat enflasyon dolayısıyla ortalama 3-4 ay sonra fiyatlar çok artmaktadır.
Demek ki, bir yerlerde büyük hatalar yapılıyor.
Hayvancılık üzerine araştırmalarımda beni fazlası ile kaygılandırdı.
Hepimizin tükettiği süt ve süt ürünleri, çok az karla fedakar köylümüz tarafından üretilmektedir. Köylümüzün üretimlerine devam edebilmeleri için sorunlarını çözmemiz gerekir.
Markette raflarda sütün neden her gün fiyatının arttığını bu sorunları dinlerken öğrenmiş oldum.
Köylümüzden aracı sütü 6 TL den alıyor şu an ama bize rafa gelen fiyatı en uygun olanı 20 TL civarı arada korkunç fark var oysa bu 20 TL nin en az 10 TL si köylümüzün kazancı olmalıydı.
Bıldırcın yumurtası üreticisi neredeyse ücret almadan elinden bıldırcınlarını çıkarmaya çalışıyor neden? diye sorduğumda artan yem fiyatları ile bu işi devam ettiremeyeceğini söyledi.
Peynir üretimi keza maliyeti ve meşakkati çok olan bu ürün içinde köylümüz emeğinin karşılığını maalesef alamamakta.
Aracı kurumların işi tekelleştirmiş olduğu gerçeği aşikar. Köylümüz bu kurumların elinde mağduriyet yaşamaktadırlar.
Bu aracı kurumların fiyatı kendi lehine belirlemesi önlenmeli ki köylümüzün kazancı hakkaniyetle olsun köylümüz refaha kavuşsun.
Köylümüzün daha sayamadığım o kadar çok sorunları var ki; bu yazım ile inşallah onların sorunları ile ilgilenilmesine yardımcı olmuş olurum. Siz değerli okurlarıma hızlı fiyat artışları konusunda kısa ve öz bilgi aktarmaya çalıştım. Yazımın ekinde bir mini araştırma raporunu daha fazla bilgi almak isteyen okurlarım için paylaşıyorum.
Tüm dünyada salgın nedeni ile hissedilir şekilde artan ekonomik sorunlar ülkemizde de hızla artışa geçtiği şu günlerde birbirimize duyarlı olmak önceliğimiz olmalı.
En az zararla ekonomik krizi atlatabilmemiz dileği ile siz değerli okurlarıma Hayatın içinden biri olarak sağlıklı, mutlu, bereketli yarınlar diliyorum.
Savaş haberlerinin bitmesini barışın müjdelenmesini dileyerek…
Temmuz ayında tekrar yeni yazımda sizlerle buluşmak dileği ile şimdilik hoşça kalın!