Kadın olarak yaşayabilmek için emek vermemiz gerekiyor hep bir şeylere…
8 Mart 1857 tarihinden beri sürüyor haklı mücadelemiz…
ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi.
1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın (Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oy birliğiyle kabul edildi.
Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’in önerisiyle 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda günümüzün adı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi.
Emek yoksa Kadın olmak da yok…
Peki 1857’den bu yana KADIN olmanın zorlukları Ülkemizde ne kadar değişti?
Ev işlerini yapması gereken KADIN…
Çocuğun sorumluluğunu alması gereken KADIN…
Kadınlar eşitlik istiyor ya, o sebeple her türlü işi yaparken, meslek sahibi olup işe girip çalışması ve ev ekonomisine katkıda bulunması gereken de KADIN…
Dayak yiyen…
Mobing gören…
Hor görülen…
Hayatın içinde yer edinebilmek için erkeğe göre bin kat fazla fedakarlık yapıp yinede ezilen KADIN…
Çok süslenince HAFİF MEŞREP…
Evinde oturunca VASIFSIZ…
Hakkını arayınca EDEPSİZ…
Dışarı çıkınca GEZENTİ…
İşinde yükselince TORPİLLİ…
Her türlü bir sıfata maruz kalan KADIN…
Emekçi erkekler günü var mı peki?
Kadın olabilmek için emek vermek lazım…
Ama erkek zaten erkek?!
Günümüz var ama hala adımız yok…
Milyonlarca kadın hayatı ve hakları için evlerinde, mahallelerinde, işyerlerinde sonsuz bir mücadele veriyor.
Türkiye, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü yine kara bir tabloyla girdi..
2020 yılında 269 kadın öldürüldü…
2021 yılında 280 kadın öldürüldü, 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.
2022 yılının ilk iki ayında 98 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Yasalar yeterli gelmeyebilir fakat zaten bir adam yapılan istatistiki araştırmalar gösteriyor ki bir kadını öldürmeyi kafasına koyduysa, sonucu ne olursa olsun öldürüyor…
En başta yapılması gereken şey aile içinde eğitim.
Çocuklarımızı eğitirken ötekileştirmemek ve kadın erkek eşitliğini anlatmak…
ihtiyacımız olan şey zihniyet dönüşümü.
Ne kadar yasa çıkarsa çıksın, en acil işimiz Türkiye’de toplumsal cinsiyet farkındalığını arttırmak.
Çocuk yetiştirme sorumluluğu hem annede, hem babada olmalı, bu sorumluluk neden sadece Kadına maal ediliyor… Bizler eğitimli insanlar bile yaptığımız programlarda bir kadın cinayetini anlatırken onuda bir anne yetiştirdi, onuda bir kadın yetiştirdi diyoruz… Halbuki anne ve babanın eşit görevi olmalı bir çocuğu temelden ahlaklı, doğru ve kadın erkek eşitliğini bilen bir birey olarak yetiştirmek…
– “Kadının yeri evidir”
– “Kadının aklı kısa, saçı uzundur”.
– “Kızını dövmeyen dizini döver
-“Erkek adam ağlamaz”
-“Yakışıklı oğlum çok canlar yakacak”
Bu gibi kalıplaşmış cümleleri hayatımızdan çıkararak başlamalıyız öncelikle…
Fiziki denge olarak kadın erkek tabi ki eşit değil…
İlk çağlardan beri erkek Avcı, dişi yavrularını koruyandır… Ama hayatın içinde özellikle kentlerde sosyal medya ve internetin de etkisiyle kadınlarımız artık daha bilinçli daha sesli… Bu da bazı erkeklerin işine gelmiyor tabi… önce biz kadınlar gücümüzü keşfetmeye ve susmamaya devam edeceğiz, şiddet gördüğümüzde haklarımızı bileceğiz, işim yok, gücüm yok, onun eline bakıyorum, ortada kalırım demeyeceğiz…
Sözlü, psikolojik, fiziki, her türlü şiddete uğradığımızda haklarımız neler bunları bileceğiz…
Başvuru yaptığınızda, sığınakların adresleri gizli tutulur ve bu bilgilere kimse ulaşamaz.
Şiddet durumunda en yakın Karakola, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (KOZA), Cumhuriyet Başsavcılığına, Kaymakamlığa, Valiliğe ve Aile Mahkemeleri’ne başvurabilir ve sığınma talep edebilirsiniz. Önemli olan nokta ise ŞÖNİM, Karakol ya da Kaymakamlık/Valilik şiddet gören kadını sığınağa yerleştirmekle görevlidir ve bunun için herhangi bir mahkemenin kararı gerekmez.
Acil durumlarda 183, 156, 155’i arayabilir, kadın örgütlerinden yardım isteyebilirsiniz. Hukuki destek için ise Baro’yu arayabilirsiniz, bulunduğunuz bölge karakolundan koruma talep edebilirsiniz.
Evet yine bir kadınlar gününde onaylanan 6284 nolu kanun, şiddete uğrayan veya uğrama riski bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takibe maruz kalan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri içermektedir ama dediğim gibi ne bu kanun, ne başka kurallar…
İlk önce Kadın olarak yaşama hakkının önüne arkasına bir sıfat eklemeden, hayatın içinde gücümüzü ve eşitliklerimizi, hatta üstünlüklerimizi farkederek nefes almaktan geçiyor güçlenmenin yolu…
Peki; Hep erkeklerde mi hata?…
Kadın kadına dost olmalı en başta… Birbirimizin kurdu değil, Yurdu olmayı becermeliyiz en önce…
İstediğimizde bir erkeğide biz doğurabiliyorsak, yine istediğimizde birbirimizi anlayabilir ve içimizdeki gücü keşfedip yaşamımızı eşit şartlarda yaşanabilir kılabiliriz aslında…
Kadın kadını sevdiğinde…
Erkek kadının değerini bildiğinde…
Kadın olabilmenin önüne bir sıfat eklenmediğinde…
Her şey çok daha güzel olacak!
Haftaya başka bir yazıyla görüşmek üzere…
Sevgi ve Aşkla kalın…