Keşke dememek için…
Elimizdekinin kıymetini bilmeyiz çoğu zaman…
Hayatın rutin karmaşası, sağlık, geçim derdi, kendi hayatım, günün yoğunluğu, başka arayışlar, doyumsuzluk derken, bencillik eder, bizim yanımızda olanı ihmal ederiz “Nasılsa benimle.” Diye…
Neden yaparız bu yanlışı?
Oysa insanı en çok motive eden duygudur sevildiğini bilmek ve ilgi…
Esirgeriz bunu ondan…
İçimizdeki gücü çıkarsız yanımızda duran insandan alırız kendimizden sonra halbuki…
Alışırız…
Ve alışkanlık; Sevgi, aşk kadar kuvvetlidir.
Teslim oluruz bütün zayıflıklarımızla yanımızda olan kişiye, partnerimiz bir süre sonra bizim diğer yarımız, elimiz, ayağımız olur…
Kaybedince fark ederiz yitip gidenin ne olduğunu…
İş işten geçince, tüketince anlamayalım, değerini kaybetmeden bilelim yanımızda bizimle her koşulda yürüyenin.
Hep ne diyoruz? “Hayat zaten yeterince zor ve ne zaman son bulacağı meçhul…”
İlişkide gözüne üzüntü kaçtı mı insanın, zordur bir daha gülmesi de güvenmesi de.
O zaman mutlu olmak için mutsuz etmemeli birlikte mutlu olmayı denemeliyiz.
İyinin iyisi, güzelin güzeli, yakışıklının yakışıklısı, gencin genci,
yani, herkesin bir alternatifi hep vardır hayatta maksadınız günü geçirip sadece eğlenmekse…
Ama dimdik, ayağı yere sağlam basarak, huzurla yaşamaksa amaç, önemli olan; İyi günde, kötü günde her daim sizinle olacağını bildiğiniz, kendinizi yanındayken, çocuk saflığında güvende hissettiğiniz insanı kaybetmemekte mesele…
Hayat, bir elmanın yarısı gibi uyumlu olduğunuz, sizinle gülen, sizinle ağlayan insanı çok nadiren verir mükafat olarak size, kıymetini bilin yamacınızda böyle biri varsa…
Keşkesiz bir hafta dilerim.