Hayat banada kolay değil dostum…
Ben güzelleştiriyorum bir Sezen şarkısı açıp…
Sanal alemde anlık mutlu anlarımızı paylaşıyoruz, sevinçlerimizi, anda kaldığımız güleryüzlü anlarımızı ya da hayal ettiğimiz ama aslında sahip olmadığımız mutluluğu, sahte mutluluk pozlarıyla göstermeye çalışıyoruz bazen… Olsun mutluysak bu durumdan, ne mutlu bize…
Zaten bir illüzyon değil mi yaşamak?…
Sonra birileri seni mutlu görüp hırs yapıyor mutsuzluktan beslendiği için ve yapıştırıyor altına yorumu “hayat sana güzel tabi” “sende bir acıyla sınanda gör” “senin tuzun kuru tabi”… Kardeşim sen bir anadan doğdun da, bizi leylekler havadan mı getirdi, sen etten kemikten oluşuyorsun da, biz betondan mı? Nerden biliyorsun kimin neyle sınandığını, nerden biliyorsun ne yaşadığını, içindeki yangınları, uğradığı haksızlıkları nereden biliyorsun?… Hayatın herkese göre zorlukları, sınavları var… Benim hakkımda, birilerinin hakkında bilirkişi gibi yorum yapma hakkını nerden kendinde buluyorsun bilip etmeden…
Gece yatağa girdiğimde yanımda mısın?sabah uyandığımda dört duvarımın içinde misin? Paylaşmak zorunda mı herkes üzüntülerini, güçsüzlüklerini, göz yaşlarını?… Kime ne?!… Mutluluğu arşivliyoruz işte mutsuzluğa inat bazen…
Sonra da herkesin ağzında bi “insanlar çok kötü oldu” lafı, bunu söyleyen herkes kendini iyi sanıyorsa nerde kötüler, herkes çok şükür iyiyse, bu kadar kötülük neden?…
İnanmayın şu sosyal medyada çizilen profillere kanmayın, kendi kendinizi gazlamayın, hırs yapmayın… Ne doğru adam profilleri var sapık olan, ne namuslu kadın profilleri var hemde evli barklı ama gözü felfecir okuyan, ne gösterilen mutlu anlar var mutsuzluk kokan, ne acitasyon yapanlar var milleti kandırdığını sanan, biriyle oturup gözünün içine bakarak konuşmadan, dertleşmeden, dinlemeden bilemeyiz ne olduğunu, ne yaşadığını, o bile onun anlattığı kadarını bilmemizi sağlar… O sebeple kendi hayatımıza bakıp, sosyal medyayı eğlence ve haberleşme aracı olarak mı görsek en iyisi… Sadece kendi doğrularımız, yanlışlarımız, iyilerimiz, kötülerimiz, inişlerimiz, çıkışlarımız ile ilgilensek daha doğru ve sakin olmaz mı yaşamak, bize ne başkasından, like… like… like…
Bir an nefes almak… bir saniye sonra toprağın altında olmayacağımızın garantisi yok ki… O yüzden ben ne yaşarsam yaşayayım silkelenip gülmeyi seçiyorum kendi adıma, çünkü gülüşümle gülen, ağladığımda ağlayan insanlar var, sağlıklı olmak yetmiyor mu bize, koronada yitip giden canlar, bir caninin gözünü kırpmadan yitirttiği gencecik hayatlar, amansız hastalıklarla mücadele edip aylarca hastanelere taşınanlar ders olmuyor mu bize?
Enflasyon %36, gerçek enflasyon %80, elektriğe gelmiş %125 zam, doğalgaz, benzin, köprü-otoyol geçişleri almış başını gidiyor, yaşamak zaten yeterince zor, hatta imkansıza yakın bir survivor olmuş, sosyal medyada gerilip savaşa girmeyelim bari… Yüreğiyle yaşayan, sözleriyle, gözleriyle hep umut aşılayan, Ozan Sezen Aksu’nunda söylediği gibi;
Acısıyla, tatlısıyla
Ne şahane bir şey yaşamak
Dibe vurmak, dimdik durmak
Bin bahane, bin oyun kurmak
Binmişiz bir alâmate
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil
Havva ile Adem’e…
Taşlamayın şimdi benide, yapmayın…. Uzak durun kötülerden, kötü düşüncelerden, Sezen Aksu ile büyümüş kaç nesil var ve büyüyecek olan, şarkıları marş gibi dilden dile, kalpten kalbe dolaşan, siyaset kaygan zemin gelen gidiyor elbette saygımız var ama Sezen hep var ve hep varolacak, 2017’de yazılmış yaşama umudu aşılayan, eğlenceli bir şarkıdan cümle cımbızlamak, bu kadar kötü düşünmek, Sezen’e haddini bil demek, evinin önüne gitmek, hangi ara geldi bu ülke bu hale, biz toplum olarak sokakta ağlayana durup tanımadan neyin var diye soran insanlar değil miydik… “Şeytana uyup yasak elmayı yiyen Hz. Adem ile Hz. Havva elmayı yediği için cennetten kovulurlar, onlar bile hata yapabildiyse, insanız ya, yapabiliriz ya, inanmaya, sabır etmeye, şükretmeye devam edip yaşamak yinede güzel değil mi?… “ orada ki ironiyi anlamayacak kadar mı gözü kara cahil olduk anlayıp dinlemeden… bu Ülkede iki şeyi sorgulamayalım artık…
1- Din
2- Atatürk
Elhamdulillah müslümanız ve her dine saygımız var dinimizden ötürü ve ölümüne ilke ve inkılaplarına bağlı kalacak kadar Atatürkçüyüz… Çünkü; bugün yaşıyor olsa, Sezen’e “üzülme yanlış anlaşıldın doğrusunu anlatırız, kimse galeyana gelmesin” diyecek öngörü de olduğundan ötürü…
Şimdi açın avaz avaz bir Sezen şarkısı…
Ne haliniz varsa gülün be… Dalga geçmeyi öğrenin biraz yaşadıklarınızla, banada demeyin senin tuzun kuru herhalde bir doğalgaz faturası kira kadar geliyor ödede gör diye, ben onu arkadaşlara pay ettim 🙂 sarılın dört elle sevdiklerinize sizi sevenlere, hayat sevdikçe güldükçe güzel, Her şey geçip gidiyor, sağlık olsun yeter…