Babamın eve getirdiği ilk renkli televizyonu hatırlıyorum, kumandası olmayan, üzerinde sekiz tane tuşun olduğu ama sadece bir kanalın gösterdiği o televizyonu ve o an yaşadığım tarifsiz mutluluğu…
Sonra ilk özel televizyon kanalının açıldığı günü hatırlıyorum, televizyon ekranına yapışıp, TRT’yi sevip, seni izlemekten asla vazgeçmeyeceğim üzülme dediğimi çocuk duygusallığı ile…
Perilerin yaşadığını düşündüğüm için gitmek istemediğim, eniştemin Paşa dedesinden kalma konağa beni götürdüklerinde büyülendiğim Türk sineması çekim ekibini hatırlıyorum hala dün gibi ve o günkü kalp atışlarımı…
İlk aşkım, ilk acım, ilk ağlamam, ilk sınavım, ilk hayal kırıklığım, ilk galibiyetim, ilk mağlubiyetim…
Geçmişin akılda kalan anıları geleceğini oluşturuyormuş insanın…
Ben yaşadıklarımdan dersler çıkararak, öğrenmekten, deneyimlemekten ve birilerine hala güvenmekten vazgeçmeyerek, hata yaptığımı bildiğimde ve aynı hatayı tekrar yapmak istediğimde çatır çatır tekrar yaparak, geçmişi asla unutmadan ama takılmadan yaşıyorum…
Çünkü bu benim hayatım…
Hatırladığımda yüzümüzde tebessüm oluşturan ya da hatırladığımda canımı yakan her ne varsa unutmadan…
“Geçmişimiz geçmişte kalırsa geleceğimiz bizim olabilir mi?”
Hep ileriye bakarak yaşayacağız evet…
Ama; İçimizde ki savaşçı güç geçmişimizden geliyor…
Sevgiyle kucaklayın geçmişinizi her ne yaşadıysanız onlar sizi bugünkü siz yaptı…
Ve hiçbir zaman unutmayın bu sizin hayatınız…
Mutlu haftalar