Pertevniyal Lisesi Okul Arkadaşlığı
Okul arkadaşlığı da zaman zaman birlikte iş yapmak konusunda karşımıza çıkıyor. Pertevniyal Lisesi’nden Metin Erksan ve Ulvi Doğan gibi. Kıymetli spor tarihçimiz, araştırmacı yazar Melih Şabanoğlu beni “Musikide Öncü Kadınlarımızdan Seha Okuş – Nehir Söyleşi” projesine yönlendirmişti. Yazılı sohbetimizde şöyle bahsetmişti Metin Erksan’dan:
“Türkiye’de sinemayı genelde Metin Erksan’la başlatırım.
(Kendisiyle tanışmıştım. Sahafta karşılaşırdık sık sık. O zamanlar film çekmeyi bırakmıştı.
Tarih ve siyaset bilimine merak salmıştı. Avrupa Birliği hakkında bir kitap yazdı sanırım.
Önemli birisiydi bence ve önemli filmler yapmıştı.)
Sonra Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney, vd.”
Metin Erksan
“Metin Erksan, 1 Ocak 1929 yılında, Çanakkale’de doğdu. Babası Çanakkale Çimenlik Kalesi Kumandanı ve İttihat Terakki Partisi Çanakkale mebusu Ahmet Kazım Erksan’dı. Erksan, beş erkek ve iki kızdan oluşan ailenin en küçük çocuğuydu.
İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’daki Pertevniyal Lisesi’nde tamamlayan Erksan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden “İstanbul Hanları” konulu lisans teziyle mezun oldu. Öğrencilik döneminde Halide Edip Adıvar (İngiliz Dili ve Edebiyatı), Ahmet Hamdi Tanpınar (Türk Edebiyatı), Oktay Aslanapa (Türk-İslam Sanatı), Tahsin Öz (Müzebilim) ve Mazhar Şevket İpşiroğlu (Avrupa Sanatı-Estetik) gibi hocalardan ders aldı. 1947 yılında sinema yazarlığına başlayan Erksan, çeşitli yayın organlarında sinema üzerine yazılar yazdı. 1950’de Atlas Film için Yusuf Ziya Ortaç’ın Binnaz isimli yapıtını senaryolaştırarak sinemaya adım attı. İlk filmi, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosundan çektiği “Âşık Veysel’in Hayatı-Karanlık Dünya” (1952) oldu. Sansür kurulundan geçemeyen film, çeşitli ekleme ve çıkartmalar yapıldıktan sonra bir yıl gecikmeli olarak gösterime çıktı. Arka arkaya Beyaz Cehennem-Cingöz Recai (1954), Yolpalas Cinayeti (1955), Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi (1957) filmlerine imza attı.
Askerlik nedeniyle yönetmenliğe ara veren Erksan, yedek subaylığını İstanbul’da Ordu Foto Film Merkezi’nde yaptı ve burada merkezin arşivlerini düzenledi. 1958’de Türk Sinema Sanatçıları Derneği’nin kurulmasına öncülük etti. Askerliğini tamamladıktan sonra Dokuz Dağın Efesi (1958), Hicran Yarası (1959), Gecelerin Ötesi (1960), Şoför Nebahat (1960) gibi dönemin önemli filmlerini yönetti. Fakat Erksan’ın esas çıkış yapmasını sağlayan film 1962 yılında çektiği Acı Hayat oldu. Aynı yıl Yılanların Öcü’nü bitiren yönetmen, bir kez daha sansürle karşı karşıya geldi. Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in filmi izleyip özel izin vermesinden sonra film gösterime girdi.
Susuz Yaz’la birlikte Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan ilk Türk yönetmen oldu.
1960’ların ikinci yarısında Sevmek Zamanı (1965) ve Kuyu (1968) gibi bugün kült olarak kabul edilen filmlere imza atan yönetmen, 70’lerin ilk yarısında Eyvah (1970), Hicran (1971), Makber (1971), Feride (1971), Süreyya (1972) gibi melodram ağırlıklı filmler çekti. 70’lerin ikinci yarısında ise TRT için bir dizi orta metrajlı film üretti. 1974’te Şeytan, 1976’da Kadın Hamlet filmlerini yaptıktan sonra TRT için beş bölümden oluşan Preveze Öncesi (1982) isimli belgeseli çekti. Sinemayı bıraktıktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-Televizyon Bölümü’nde Sinema Kuramı üzerine ders veren Erksan, Cumhuriyet gazetesinde de sinema, sanat, tarih, siyaset gibi alanlarda yazılar yazdı. Yurtiçi ve yurtdışında filmleriyle pek çok ödül kazanan yönetmen, 4 Ağustos 2012 tarihinde böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede vefat etti.” Barış Saydam, Türk Sinema Araştırmaları, https://www.tsa.org.tr/tr/kisi/kisibio/792/metin-erksan
Ulvi Doğan
“Ulvi Doğan (2 Kasım 1931, İstanbul – 19 Ağustos 2018, İstanbul), Türk oyuncu, yapımcı ve akademisyen. Necati Cumalı‘nın eserinden uyarlanan ve Metin Erksan‘ın yönettiği 1963 yapımı Susuz Yaz filminin yapımcılığını üstlendi, aynı zamanda filmin ana karakterlerinden biri olan Hasan rolünde, Erol Taş ve Hülya Koçyiğit ile birlikte başrolde oynadı. Filmin özgün müziğini Yunanistan’ın Akademi Ödüllü bestecisi Manos Hacıdakis besteledi. Film, 1964 yılında Berlin Uluslararası Film Ödülleri‘nde 34 ülkeden 60’a yakın film arasından ‘Yılın En İyi Filmi’ seçilip Altın Ayı ödülünü kazanarak Türk sinema tarihinin uluslararası ödül kazanan ilk filmi oldu. Film aynı zamanda, 37. Akademi Ödülleri‘nde Türkiye’nin yabancı dilde en iyi film dalında Oscar aday adayı olarak seçilmiştir.
Ulvi Doğan, 1950 yılında lise eğitimini Pertevniyal Lisesi‘nde tamamladı. Bir süre Türk Deniz Kuvvetleri’nde görev aldıktan sonra üniversite eğitimi için Almanya’ya yerleşti, Niederrhein Üniversitesi’nde tekstil mühendisliği bölümünden lisans derecesini (BSc.) aldı. Bir süre Almanya’da özel sektörde mühendislik üzerine kariyerini sürdürdü. Ardından Türkiye’ye döndü ve liseden yakın arkadaşı Metin Erksan ile Susuz Yaz filmi üzerine çalıştı. Filmin uluslararası başarı yakalamasının ardından bir dönem Paris‘te yaşamına devam etti. Daha sonraları, akademik kariyeri için Amerika’nın Teksas eyaletine yerleşti. Texas Tech University‘de sırasıyla 1971 yılında endüstri mühendisliği yüksek lisansını (MSc.) ve 1972 yılında kitlesel iletişim bölümünde ‘8 mm Filmlerin Televizyon Yayınlarında Kullanımı’ üzerine yüksek lisansını (MA) tamamladı. Bu çalışmalarının ardından 1972 yılında New York’ta Syracuse, New York Üniversitesi’nde doktora çalışmasına devam etti.
2008 yılında, Susuz Yaz’ın 61. Cannes Film Festivali ‘Jüri Özel Gösterimi’nde sunulması için, filmin orijinal negatiflerini Dünya Sinema Vakfı (World Cinema Foundation) ile paylaştı. Film Fatih Akın, Martin Scorsese ve Almanya’da bulunan Friedrich Wilhelm Murnau Foundation, 29 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Destekleri ile Cineteca di Bologna/L’Immagine Ritrovata laboratuvarlarında restore edilerek World Cinema Foundation tarafından koruma altına alındı. Ulvi Doğan, Fatih Akın ve Hülya Koçyiğit ile filmin 2008 yılında Cannes Jüri Özel Gösterimi’ne katıldı. Ulvi Doğan, hayatının son yıllarını Türkiye’de geçirdi. Doğan 19 Ağustos 2018’de, 86 yaşında İstanbul‘da hayatını kaybetti. 21 Ağustos’ta Zincirlikuyu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı‘na defnedildi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ulvi_Dogan
Türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film: Susuz Yaz
“Susuz Yaz 1963 yapımı dramatik Türk filmidir. Yönetmenliğini Metin Erksan‘ın yaptığı filmin senaryosunu yine Erksan, Necati Cumalı‘nın 1962’de yazdığı aynı adlı hikâyesinden uyarlayıp yazmıştır. Filmin başlıca rollerinde Erol Taş, Hülya Koçyiğit ve aynı zamanda filmin yapımcısı da olan Ulvi Doğan oynamışlardır. Hülya Koçyiğit’in sinemadaki ilk filmidir. Susuz Yaz, aynı zamanda Erol Taş’ın yardımcı rolde değil de başrol oyuncusu olarak oynadığı ilk filmidir. Filmin özgün müziğini Yunanistan‘ın Akademi Ödüllü bestecisi Manos Hacidakis bestelemiştir. Hacidakis aynı yıl Topkapı filminin müziğini de yapmıştı. Çekimleri Necati Cumalı’nın hikâyesinin geçtiği yerde, yani İzmir‘in Urla ilçesinin Bademler köyünde 9 ayda gerçekleştirilen film susuzluk ve kadınsızlık temasını işler. Necati Cumalı’nı avukatlık yaptığı yıllardaki gözlemlerine dayanan bu psikolojik – toplumsal filmde çiftçi Osman (Erol Taş) arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister, ancak suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır. Bu çatışmada hapse düşen kardeşi Hasan’ın (Ulvi Doğan) karısı Bahar’a da (Hülya Koçyiğit) göz koyar.
Türkiye’de sansür engeline takılan, bu nedenle de ilk gösterimi Haziran 1964’te Berlin Film Festivali‘nde yapılan “Susuz Yaz”, bu festivalin büyük ödülü olan Altın Ayı‘yı kazanmış ve Türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olmuştur.
Film, uyarlandığı öykünün yazarı Necati Cumalı‘nın bir zamanlar avukatlık yaptığı yerde, yani İzmir‘in Urla ilçesinin Bademler köyünde çekilmişti. Öykü, yazarın o yıllardaki gözlemlerine dayanmaktadır. Su ve arazi anlaşmazlıkları temasını işleyen filmde figüran olarak köylüler rol aldı. 1963 yılında başlanan çekimler kalabalık bir ekiple dokuz ayda bitirildi. Sansür Kurulu tarafından filmin gösterimine izin verilmemiştir. Bunun üzerine film rafa kaldırılmış ve yönetmen Metin Erksan‘la yapımcı ve aynı zamanda başrol oyuncularından biri olan Ulvi Doğan arasında hiç bitmeyecek olan sürtüşmeler başlamış oldu. Sinemaya bir heves için girmiş olan aslında tekstilci ve stilist Ulvi Doğan filmi otomobil bagajında gizlice Avrupa’ya kaçırmış ve afişteki Metin Erksan ismini uyduruk bir isimle değiştirerek Berlin Film Festivali‘nde yarışmaya sokmuştu.
Film festivalin büyük ödülü Altın Ayı‘yı kazanıp Avrupa’da büyük sükse yapınca devlet bu kez filme itibarını iade etme kararı vermiş, ama buna rağmen film geri gelmemişti. Avrupa’da Hülya Koçyiğit’e benzeyen bir figüranla çevrilen birkaç pornografik parça filme eklenerek film “I Had My Brother’s Wife” (Tr: Kardeşimin Karısına Sahip Oldum) adıyla yeniden piyasaya verilmiş ve daha çok erotik film gösteren sinemalarda gösterilmişti.
Oyuncular: Hülya Koçyiğit – Bahar (ses. Alev Koral), Ulvi Doğan – Hasan (ses. Sadettin Erbil), Erol Taş – Kocabaş Osman (ses. Sami Ayanoğlu), Hakkı Haktan – Veli Sarı (ses. Mümtaz Ener), Yavuz Yalınkılıç – Köylü, Alaettin Altıok, Zeki Tüney – Köylü, Yavuz Yalınkılıç – (ses. Osman Alyanak), Niyazi Er – Ağır ceza üyesi, Ercan Yazgan – Mahkûm, Adnan Uygur, Selahattin Genç, Hamit Türker.
Ödüller: 1964 – Berlin Film Festivali – Altın Ayı Ödülü. 1964 – “Acapulco Film Festivali” (Meksika) – “Altın Maya Ödülü”. Hülya Koçyiğit, Yılın kadın sanatçısı, Türk kadınlar birliği tarafından. Metin Erksan, Özel ödül, Venedik Film Festivali Merito Biennale. Adaylıkları: 1964 – Film, 37. Akademi Ödülleri‘nde Türkiye’nin yabancı dilde en iyi film dalında Oscar aday adayı olarak seçilmiştir. Ev sineması: Film, Martin Scorsese‘nin Dünya Sineması Projesi No. 1 kapsamında 2013 yılında Criterion Collection tarafından restore edilerek DVD olarak tekrar yayınlandı. Film, Criterion’un arşivindeki iki Türk filminden biridir. Tekrar gösterim: Susuz Yaz filminin restore edilmiş bir versiyonu, 2008’de, 61. Cannes Film Festivali’nin “klasik filmler” bölümünde gösterildi. Festivalin “Un Certain Regard” isimli bölümünün jüri başkanlığını Fatih Akın yapmıştı. Gösterime filmin başrol oyuncusu Hülya Koçyiğit ve yapımcısı Ulvi Doğan da katıldı.
Filmin Toplumsal Etkisi: Filmde işlenen Necati Cumalı’nın Susuz Yaz hikâyesinde toplumsal ve bireysel temalar işlenmiştir. Bir yandan tarıma dayalı üretimin ekonomide egemen olduğu bir toplumdaki toprak ve suyun üzerinden yükselen mülkiyet kavramı ve iktidar mücadeleleri, kadının bu toplumda metalaştırılıp değersizleştirilmesi gibi toplumsal bir çatışma, bir diğer yandan da insanın kendi kendine zamanla yabancılaşmasını konu alır. Film, 1960’lar Türk sinemasının karakteristik toplumsal gerçekçi özelliklerini taşır.
Halihazırda Necati Cumalı toplumsal gözlemlerinden yola çıkarak hikâyeyi kaleme almıştır. Buna rağmen film, toplumsal çatışmayı sınıfsallık bakımından ele almadığı için eleştirilerin odağında olmuştur.
Filmin açılışı “Osman: Su bizim değil mi, ne şekil istersek öyle kullanırız.
Hasan: Su toprağın kanı ağa, kimse razı gelmez (Erksan, 1963)” şeklindedir. Mülkiyet sahibi iki kardeş arasında geçen bu konuşmanın ana unsuru su mülkiyet kavramını temsil eder. Bir yandan suyu kendi tarlasındaki havuzda toplayıp köylüye vermek istemeyen ağabey Osman ve bir diğer yanda da köylüyü susuz bırakmak istemeyen küçük kardeş Hasan nihayetinde suyu kendilerine saklayarak köylüyle karşı karşıya kalır. Kocabaş kardeşler ve köylüler arasında iktidar mücadelesi hem hukuki hem de şiddet içeren yollarla anlatılır.” https://tr.wikipedia.org/wiki/Susuz_Yaz
“Metin Erksan – Dry Summer “
“Winner of the prestigious Golden Bear at the 1964 Berlin International Film Festival, Metin Erksan’s wallop of a melodrama follows the machinations of an unrepentantly selfish tobacco farmer who builds a dam to prevent water from flowing downhill to his neighbors’ crops. Alongside this tale of soul-devouring competition is one of overheated desire, as a love triangle develops between the farmer, his more decent brother, and the beautiful villager the latter takes as his bride. A benchmark of Turkish cinema, this is a visceral, innovatively shot and vibrantly acted depiction of the horrors of greed. Dry Summer was restored in 2008 by the Cineteca di Bologna/L’Immagine Ritrovata laboratory, in association with The Film Foundation’s World Cinema Project, Ulvi Dogan, and Fatih Akin. Additional elements provided by the Friedrich Wilhelm Murnau Stiftung. Restoration funded by Armani, Cariter, Qatar Airways, and Qatar Museum Authority.” https://www.criterion.com/films/28410-dry-summer
“Susuz Yaz” filmi ile ilgili Martin Scorsese’nin videosunu izledim. Oggusto’nun aylık mailleri geldiği ve aşina olduğum için Oggusto’nun yazısından alıntıları takdim ediyorum:
“The Irishman filmi ile yeniden dikkat çeken İtalyan-Amerikan kökenli, Oscar ödüllü film yönetmeni Martin Scorsese’in hayatını, en iyi filmlerini ve hakkında az bilinen gerçekleri inceledik.