Koşar mısın böyle kıyısından bakmadan yaşama, bir vapura sığdırabilir misin tüm hayallerini?Yer açtın mı bavulunda , yanında götürebilir misin dünden yarına taşıdığın hiç azaltmadigin umudunu?Yağmurla birlikte ağladığın,gün açtığında ışıldayan göz pınarların hiç solmaz mi ?Hepsini koy bir tarafa ,elini hiç bırakmadığın çocukluğun da seninle gelir mi ? Hadi kaçırma vapuru,yolculuk senin ,yolcu da hazırsa dünden…Vakit gelmis ,iskele tıklım tıklım ,ama senin yerin hep hazırsa cam kenarında, birak kendini deryaya ,deniz henüz bulanmadan ,gün kararmadan …Çok da üstünde durmadan,düşerim diye korkmadan, mavi dışında hiçbir derinliğin,kederin…
Ötesi ne keder, ne gam henüz vakit varken,mevsim kışa varmadan ,son vapur iskeleden ayrılmadan,canın sag,gücün yeterken…
Gittikçe bilinmeyene uzanan bir yolculukta,daha da derine uzanan bir deryada rotasını bulmakta zorlanan bir gemi misali meçhuldeyiz.
İçinde bogulmadan hayatta kalmaya çırpındığımiz şu son gunlerde.Hep bir bekleyiş, umudun umutsuzlukla dişe diş mücadele verdiği bir belirsizliğin ortasındayız.An olacak aydınlanacak kainat umudun ışığında ,salgının pençesinden kurtuluyor diye beklerken,an gelecek daha da çok mutasyona uğramış haline direnmek zorunda kalan birbirine tam da hasım olmaya başladığı teknolojinin kopardığı bağlarından, bir diğerine oysa mesafeli olması icabeden zamanlarda tutunma ihtiyaciyla kenetlenişini görüyoruz insanlığın. Nereye gidiyor hayat, insan, ekonomi, yol,zaman ,ömür bilinmez lakin her birimiz ayrı bir tukenişimizden, kendi yokluğumuzdan,yeni bir güçlü benle ,ama hep birlikte çıkmaya calisiyoruz , henüz yenilmedik .Bu sürecte ögrendi insanlık umudunun bittiği yerde mücadelesinin biteceğini …İdrak en büyük gücü insanın bunu biliyoruz ,inanıyoruz, o halde varız, varolmaya devam edeceğiz… Ansızın yağan yağmur, birden parıldayan güneş, dallarda umudun uykusunda hazan yaprakları, sonbahardan selam olsun…