Nafaka; ARAPÇA Kökenli kelime anlamından yiyecek parası, hukuki terim olarak da bakmakla yükümlü olan taraftan alınıp ihtiyaç sahibi diğerine verilmek üzere diğer tarafa verilmek üzere devletin miktarını ve ölçüsünü belirlediği aylık geçim masrafı olarak anlaşılmalıdır.
TÜRK HUKUKUNDA ÖZELLİKLE BOŞANMA DAVALARINDA SIKÇA KARŞIMIZA ÇIKMAKLA BİRLİKTE ASLINDA KANUNDA DA YER ALDIĞI ÜZERE SADECE TARAFLARIN BİRBİRİNE VE MÜŞTEREK ÇOCUKLARA VERMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU NAFAKA ANLAŞILMAMALIDIR.
TMK Madde 364- Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler.
Genel olarak Boşanma davalarına bağlı nafaka hakkında, Medeni kanun, Yargıtay kararları ve uygulama ışığında ana hatlarıyla nafakayı açıklamak gerekirse…
Boşanma davası devam ederken eş ve müşterek çocuk- çocuklar için TEDBİR NAFAKASI ve dava sonunda İŞTİRAK VE YOKSULLUK NAFAKASI olarak adlandırılır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998/656-688 sayılı kararında; “Yoksulluk ekonomik ve sosyal koşullarla doğrudan ilgilidir. O nedenle bunu ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları altında belirlemek gerekir. Şu halde, bu temel hakkın tabii sonucu yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek yerinde olur” tanımı yapılmıştır.
Nafaka yükümlüğü konusunda kadın erkek arasındaki ayrım kaldırılmış, aile yaşamında kadın ve erkeklerin eşitliği ilkesine dayanan yeni düzenleme yaşama geçirilmiştir.
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder. Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
Tedbir Nafakası Dava tarihinden boşanma veya ayrılık hükmü kesinleşinceye kadar devam eden nafakaya tedbir nafakası denir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan eşlerin barınmasına malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) alır.
Mahkemece dava tarihinden geçerli olmak üzere hüküm kesinleşinceye kadar tarafların kusur durumuna bakılmaksızın geliri olmayan eş ve müşterek çocuk yararına kimin yanında kalıyor olması kıstası ile uygun bir miktar nafakaya hükmedilir. Reşit çocuk için, eş nafaka isteyemez, REŞİT ÇOCUK kendisi dava açabilir Tedbir nafakasının miktarı tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre saptanır. Tedbir nafakasının miktarı tarafların evlilikleri devam ettiği için, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olmak kaydıyla, evlilik içinde birlikte yaşadıkları zamandaki, yaşam düzeyini sürdürecek oranda olmalıdır.
Tedbir nafakasına Türk parası olarak hükmedilir. Ancak taraflar arasında anlaşma varsa yabancı para olarak da ödenmesine karar verilir.
Yoksulluk Nafakası Boşanma neticesi yoksulluğa düşen eşin diğer taraftan isteyeceği nafaka türü olup Boşanma konusunda kusuru karşı taraftan daha ağır olmaması (eşit kusurlu olabilir)durumunda süresiz olarak isteyebileceği nafaka türüdür. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde nafaka mahkeme kararıyla kaldırılır.
Nafaka talebinden feragat edilirse yeniden istenemez. Boşanma davasında istenilen nafaka talebinin reddine karar verilir ve karar kesinleşirse; sonradan nafaka istenemez. Nafaka konusunda hiç talep ve karar yoksa boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde (Türk Medeni Kanunu m.178) nafaka istenebilir.
İştirak Nafakası Boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar çocuklara verilen nafakaya tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra verilen nafakaya ise iştirak nafakası denilmektedir.
İştirak nafakası kamu düzeni ile ilgilidir. Bu nedenle; boşanma, ayrılık veya evliliğin iptali davalarında, hakim; bu hususta bir karar vermek zorundadır.
Nafaka davası boşanma davasından ayrı olarak da açılabilir.
Tutuklu, hükümlü, işsiz veya akıl hastası olan eşin başka bir geliri, paraya çevrilecek malvarlığı varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür.
Tarafların durumlarının değişmesi halinde TMK 200. maddesi gereğince ve eşlerden birinin talebi üzerine hâkim tedbir nafakasının arttırılıp, azaltılmasına veya tamamen ortadan kaldırılmasına karar verebilecektir.
Tedbir veya iştirak nafakası alan küçük çocukların 18 yaşını doldurup ergin hale gelmeleri halinde nafaka borcu sona erer. 18 yaşında olan çocuk koşulları varsa yardım nafakasına hak kazanır. Nafaka borçlusu veya alacaklısının ölümü halinde de nafaka yine sona erer.
İştirak nafakası belirlenirken yargıç tarafından nafaka yükümlüsünün sosyal ve ekonomik durumunu, çocuğun gereksinimlerini ve velayet kendisine bırakılan tarafın da ekonomik bakımdan çocuğa yapabileceği katkıyı göz önünde tutmalıdır.
Birden çok çocuk için iştirak nafakası istenmişse dava dilekçesinde her çocuk için ne kadar nafaka istendiğinin belirtilmesi gerekir.
Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebep olan tam kusurlu eş, boşanma yüzünden yoksulluğu düşüyor olsa bile yoksulluk nafakası alamaz.
6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin Kanun’un 18. maddesine göre de şiddet mağduruna koruma amaçlı bir nafaka bağlanmaktadır. Bu Kanun’a göre verilen nafaka kararı alacaklısının ve borçlusunun yerleşim yeri icra müdürlüğüne re’sen gönderilmektedir. Ayrıca nafaka ödemekle yükümlü olan kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.
Genel olarak nafaka davalarında Nafaka alacaklısının geçimini sağlamaktan öteye refah içinde yaşamayı amaçlayan talepleri mahkemece dikkate alınmayacağı gibi normal yaşam standardını düşürecek bir nafakaya hükmedilmesi de kabul edilemez…