Gülüp geçmediğin düne ve bir daha geçip gelmeyeceği kesin olan her güne yazık olduğunu görüyor musun sen de? Varlığı kamburdur sırtında, içi dolu taş misali büker belini, ansızın alır tüm sevincini, yaradır içinde hep kanar sen izin verdiysen insan suretinde kâinata yayılmış, nefes alan- azalsın dilerim- canlıgillerden enerji vampirlerinin açtığı kapanmaz delik, gereksiz olduğunu anlayıncaya dek yükünü artırdığın her bir nesnenin… Azaldıkça çoğalır insan oysa fazlalığından. Fazla gelen her şey ağırlaşır çünkü. Kuş tüyünün zerafeti, güzelliği, hafifliğindendir. Kini biriktirmek yerine affetmeyi, kızmak yerine kişiyi ya da anı bellekten silmeyi, üzmek yerine yok saymayı denesek mesela hıncını alamayınca bir diğerinden. Lüzumsuz ne varsa atsak içimizden, evimizden, dünyamızdan lüzumuna binaen kullanacağımız kadarı karar, fazlası zarar her nesneyi… Mevzu biriktirmekse yarına olan umut olsun en çok artırdığımız. Yarım yamalak bilgiyle tasladığımız ukalalık, çıkarımız için seviyor göründüğümüz kalabalık olsa da hoş olmasa da…