Zor olan bir merdiveni inmek değildi, bir hayatın omzunda yüküyle yürümekti tüm yolları… Hiçliğine kanmaksızın her şeyi kabullenmekti…
Göçenleri unutmadan, tüm anıları, en çok özlediğini hep gözünün ucunda bekleyen bir damla yaşla savurmaktı cihana…
Ve her yeni güne dünden daha dirençli, daha kabullenmiş, daha kanıksamış, daha bir kendinle çıkabilmek…
Olan biteni anlamak anlarken de olacakları heyecanla beklemek adına umut diyebilmekti… Çıktığın her basamakta bir inişin olduğunu aklından çıkarmadan; ancak kabul edebileceğin kadar yükselmek, azalmayı da göğüslemekti her çoğalışında, şehrin büyüsüne kapılmadan andan ana en gerçekliğiyle yaşamın akabilmekti…
İnsansın ya ne kadar uzanırsa göğe yere bir o kadar yakın olduğunu da her an bilmekte kanatlarının olmadığını her an ayağının taşa değip yuvarlanacağını öngörebilmekti yaşamak…
Adına kim ne derse desin, sen yasadım diyebiliyorsan ne mutlu o hissi tadabilmekti…