“Çok sevme!!! En sevdiğim kırmızıyı mesela… Diyebilir misiniz şimdi Denmez dense de hükmü olmaz içimdeki kırmızı tutkusuna… Kurallar insanın fiziksel ve sosyal hal ve tavırlarına, söylem ve eylemlerine, dış dünyasina,insanın insanla olan ilişkisine dair anlam bulur ve de hüküm sürer.İnsanın içinden geçene hissettiğine ya da hissetmeyişe ,empatiye ,sempatiye ya da antipatiye engel olabilir mi hiçbir kuvvet?Sınırlarını kalbiyle çizer insan…Insanı sever ,eşyayı sever ,doğayı sever ,hayvanı sever …Bir resmi ,bir kitabı ,bir takıyı ,bir tabağı,bir gömleği,gölgesinde dinlendiği ağacı ,aklın alamadığı sonsuzluğu bile insan gönlüne sığdırır da kendi sonu geldiğini anlayınca vazgeçer herşeyden gönüllüce teslim eder nefesini bir sonsuz uykuya …Ne kadarına ,nasılına , hiçbirine, herşeyine,aslasına sadece ve sadece kendisi karar verir her yolun başında da sonunda da …Kendine dahi hüküm geçiremeyeşine de bakmaz da karar yetkisini elinden aldığını hissettiği an bir başkasına had bildirmeye yeltenir, hırçınlaşır ve artık uzaklaşır insanlığından ,insanlığına müdahale edildiği yerde …Oysa kocaman bir dünya içinde milyarlarca insan varken bırakınız insanları bildiği gibi ,dilediğince ,elden geldiğince gönlünce yer yettiğince , sizin sınırlarınızı zorlamadığı müddetçe sevsinler… İster yeşili, pembeyi, ister moru, ister her neyi ve de kimi olursa…
Herkes bir hükmetme sevdasında, güç savaşında… Sahibiyim sanıyor insanın, yerin, göğün; oysa en çok da yerin, sınırsız, sonsuz ve de sahipsiz göğün bedeli yoktur satın alamazsın tüm var’ını versen de… İnsan, insan sınırlı ve de sonlu… Sınırlı olanla sorunu var Habil ile Kabil’den bu yana insanlığın. Paylaşamadığı, bölünemeyen hersey için ağır bedeller ödemeye hazırdır ve kaybedince gelir ancak kendine çünkü hırs insanın zehiridir .Ve tüm zehirler gibi öldürür. Oysa sonsuzu sahipleneceksin ki kimseyle yarışmayasın savasmayasın .Haddini aşıp ,sınırını çiğnetip kimseyle hasım olmayasın.Herseye hükmedebilecek GÜÇ sendeyken, ve fırsat elindeyken atabiliyorsan bir kenara ;sen olmuşsun, hamlığın geçmiş , baktığın yerde tüm güzellikler…. Kalbinle, arınmışlığınla, samimiyetinle baktınsa işte o an senindir yeryüzü, gökyüzü ve hep mavidir.
Aramızdan genç yaşta ayrılan Didem Madak şiiriyle satırlara veda, yeni haftaya merhaba diyelim o vakit…
AŞK-I HAYAL
Annem çok sevmelerin kadınıydı..
Daldaki kirazları,
Yazmasındaki oyaları,
Fistanındaki çiçekleri,
Asmadaki üzümleri,
Evin kedisini,
Sokağın delisini..
Babamın gömleğini..
Beni, bizi, mahalleyi..
Bildiğim her şeyi severdi..
Bana da sevmeyi öğretti..
Öyle az buz değil “çok sev” derdi..
Annem gibiyim artık..
Az sevme bilmiyorum ben..
Çok sevdiğimdendir
bu kadar incinmem..
Ah annecim..
Senin sütün ak, yüreğin pak..
Ama inan şimdilerde;
senin bildiğin gibi değil hayat..!